Dün atamadığımız ve bu gece de 25 dakika geç attığımız bu bölüm için özür dileriz, devamı gelecek, sadece nasıl devam ettirmemiz gerektiğine karar veremedik ve bunu düşünürken de yine zamanı geçirmek istemedik; bir önceki bölüm ve bu bölüm gecikmemiz için özür amaçlı geldi. Bölümün nasıl devam etmesi gerektiği hakkındaki düşüncelerinizi buraya yorum yapabilirsiniz. Son olarak, paragraflara yorum yapıp o paragraf hakkındaki düşüncelerinizi belirtirseniz ve hikayeye oy verirseniz çok seviniriz... Teşekkürler ve tekrardan özür dileriz!
***
Birkaç gündür çok fazla tozlu ve tüylü ortama girmem, ilaçlarımı daha sık kullanmama neden olmuştu. Nereye gidersem gideyim sürekli yanımda taşımaya başlamıştım. Annemler bir krize girmemden korktukları için üzerime çok fazla düşüyorlardı. Masal, Enes'ten arta kalan zamanda yanıma gelip arkadaşlık vazifesini yerime getiriyor; Asal ise belirli aralıklarla yanıma gelip kontrol ediyordu.
Hani derlerdi ya sana bir şey olmadıkça değerini kimse anlamaz, diye, hakikaten de öyleydi. Eğer öksürmeye başlamasaydım ya da ilaçlarımı daha sık kullandığımı fark etmeseydiler yine rutin olaylar yaşanacaktı. Ben, bir köşede kendi halime çekilip iyi olmaya çalışacak, Masal'la birlikte Enes'in peşinden koşturacak ya da olan bazı olaylardan sorumlu tutulacaktım. Hayat böyleydi işte... Sana bir şey olmadıkça varlığını bile fark etmezlerdi.
Şu an, şirkettin önünde Asal'ın aşağıya inmesini bekliyordum. Masal yanına gelebilmem için beni bekliyordu ve ben babamın yanına uğramak istemiştim. Tesadüfen Asal da şirketteydi ve beni bırakabileceğini söylemişti. En az on dakikadır bekliyordum ama görünürlerde yoktu beyefendi. Resepsiyonun önünde bekliyordum fakat orası biraz kalabalıktı ve insan içinde fazla bulunmak istemediğim için dışarıya çıkmıştım. Şimdiyse hem burnumu çekiyor hem de kollarımı birbirine kavuşturarak ısınmaya çalışıyordum.
Dakikalar geçtikçe daha da üşürken içeriden bir adam buraya doğru geliyordu. Asal olmasını dilerken başka biri olduğunu gördüm ve sinirle ayaklarımı yere vurarak beklemeye devam ettim. Beyefendinin ne işi vardı da beni bu soğukta bu kadar bekletiyordu? Gerçi dışarıda beklemeyi ben istemiştim ama içeride olsaydım da kalabalıktan dolayı şikayet edecektim. Beklemekten sıkılınca kenardaki kapıyı iterek içeriye girdim. Sıcak bedenimi gevşetmeye başlamıştı. Ama kalabalığın çıkardığı ses daha ilk saniyelerden kulağıma işkence etmeye başlamıştı.
Asansörlerin oraya geldiğimde bütün asansörleri zemin kata çağırdım. Şanssızlığım yine ve yine kendini belli ederken bir asansör hariç diğerleri bozuktu, bozuk olmayan asansör ise en üst kattaydı ve aşağıya inmiyordu. Büyük bir ihtimalle kapıyı tutuyorlardı. Gözlerimi devirerek merdivenlere yöneldim. Bu kadar katı merdivenle çıkacak olmam tam bir işkenceydi ama aşağıda beklemeye devam edersem de ya kafayı yiyecektim ya da soğukta donacaktım. Yukarıya çıkmak şu an için en cazip seçenek gibi gözüküyordu.
Yedinci kata geldiğimde nefes nefese kalmıştım ve önümde çok uzun bir yol vardı. Korkuluklardan tutuna tutuna çıkmaya devam ettim. On yedinci kattan sonra nefes alamıyordum. Merdivenlere oturup ilacımı çıkarttım. Asal'ın gelmeyişi daha da sinirimi bozarken telefonum çalmaya başladı. Masal arıyordu. Açıp dinlemeye başladım.
"Hale! Nerede kaldın? Soğuktan dondum! Enesler içeriye girdi bile. Seni bekliyorum!"
"Ben de hâlâ Asal'ı bekliyorum bal böceği. Geleceğim dedi, gelmedi."
"Atla bir taksiye gel o zaman! Çabuk ol!"
Cevap vermek için ağzımı açtığımda kapadığını fark ettim. Telefonu çantamın içine koyup ayağa kalktım. Hadi Hale. Dayan kızım. Birkaç kat kaldı, diyerek kendimi teselli etmeye çalıştım. Merdivenleri çıkmaya devam ederken böyle bir hastalığım olduğu için kendime kızıyordum. Merdivenleri bile doğru düzgün çıkamıyordum! Tozlu ortamlarda bulunamıyor, hayvanları sevemiyordum. Ayrıca çoğu şeye alerjim vardı. Sanki lanetlenmiş gibiydim. Öksürüklerim tekrar sıklaşmaya başladığında bu sefer durup ilaç kullanamazdım.
Zorlukla nefes alırken sonunda merdivenleri bitirmiştim fakat o kadar kötü bir duruma düşmüştüm ki yürümekte bile zorlanıyordum. Ah be Asal, dedi zihnimin derinliklerindeki bir ses. Belki seni bu kadar beklemeyip, merdivenleri çıkmasaydım şu an zorlukla nefes almazdım, ama olsun. Senin için her şeye razıyım.
Koridorda yürürken bana dikkatle bakan insanlar belki de ilk defa umurumda değildi. Bakışlarım bu denli üzerimde olmasını belki de ilk defa umursamıyordum. Şu an tek derdim daha rahat nefes alabilmekti. Ah be Asal... Bu halimi göremeyecek kadar mı daldın işlere? Beni aşağıda unuttuğunu fark edemeyecek kadar mı yoğundun? Telefonum tekrar çalmaya başladığında açacak halim yoktu. Zorlukla yürürken sendelemeye başlamıştım. Göğsüm hızla inip kalkıyor, nefes alabilmek için çırpınıyordu. Koridorun sonunda, görüş alanımdaki odanın kapısı açıldı ve Asal dışarıya çıktı. Kapıyı kapattıktan sonra yüzünü bana çevirdi ve birkaç saniye sonra göz göze geldik.
Özür dilerim Asal. İlk defa senin gözünün önünde pes edeceğim için, özür dilerim.
Nefes alabilmek adına harcadığım gücüm, ayaklarımdan çekilmişti sanki. Ayakta durabilmek için bir güç gösteremiyordum. Bedenim yere yığılırken; gücüm tamamen tükenip, göz kapaklarıma siyah bir perde inmeden önce bana doğru koşmaya başlayan Asal'ı görmüştüm.
***
Genç kız, bedenini yere teslim etmeden önce Asal'ın ona doğru koştuğunu görmüştü. Asal, Hale'yi gördüğü ilk saniye onda bir farklılık olduğunu anlamıştı. Hafif çıkarttığı kamburunu, sürüdüğü ayaklarını, solgun yüzünü gördüğü ilk saniye anlamıştı. Aradan saniyeler geçerken Hale'nin yere doğru düşüyor olduğunu gördü ve ona doğru bağırarak koşmaya başladı. Koridordaki insanlar hızla genç kızın etrafına ilerlerken Asal hemen yanına çökmeden önce, "Ambulans çağırın!" diye bağırdı.
Asal'ın bağırışına odadan çıkan Bora, Demir ve diğerleri Hale'nin yanında oluşan kalabalığa doğru yürümeye başladılar. Bora sanki hissetmiş gibi adımlarını hızlandırarak diğerlerinden daha önce gördü kızının adeta ölü gibi yerde yatan bedenini. Asal'ın, kızının kendine gelebilmesi için yanağına vuruşlarını, kalabalığın öylece dikilip meraklı bakışlarını... Herkesi iterek Asal'ın yanına çöktü. Hale'nin hızla inip kalkan göğsüni gördüğünde nefes alabilmek için çırpındığını fark etti. Kızının çok küçük yaşta geçirdiği kriz aklında canlanmaya başlarken hızla alnına dokundu genç kızın. Hafiften yükselmeye başlayan ateşi aslında bu krizinin büyüyeceğinin işaretiydi.
Asal genç kızın yerde öylece yatmasına dayanamayarak ayağa kalktı ve peri kızını kucakladı. Asansörlere yürürken Bora da peşinden geliyordu. Demirler ise daha geriden geliyor ve endişelerini saklamaya çalışıyorlardı. Öz kızları kadan yakın olan bu genç kızın şu anda Asal'ın kollarında baygın yatıyor olması onları da endişelendiriyordu. Asansörün kapısı açılınca Asal ve Bora asansöre bindi. Diğerlerini beklemeden hızlıca aşağıya inerlerken Asal Hale'ye bir şey olacak korkusuyla çabuk olmaya özen gösteriyordu. Saniyelerin bile önemli olduğu şu dakikaları yanlış bir şey yaparak harcamak istemiyordu.
Kapılar açılınca aşağıya indiler. Holdingin yakınında bir hastanenin olması, ambulansın daha hızlı gelmesine sebep oldu. Dışarıya çıktıktan saniyeler sonra sesi duyulan ambulans, yine saniyeler sonra önlerinde durdu. Asal peri kızıyla ambulansa bindi ve sedyeye yatırdı genç kızı. Bora da onunla birlikte bindi. Hale'nin öylece yatıyor olması Asal'ı endişelendiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkı | Hasal
RomanceTuğçe Aksal'ın şu an yayımlamakta olduğu Veliahtlar hikayesindeki Hale ve Asal karakteri için yazılan ve içerisinde birbirinden bağımsız hayal etlerin bulunduğu bir fan kitabıdır. •İzin almadan, etiketlemeden ya da haber vermeden paylaşmayın, al...