Ah cidden mi? Kampa mı gidecektik. Benim sevgili dostum! Masal sayesinde okulun yaptığı iki günlük kapma gidiyoruz. Oysa hafta sonu evde yatıp yeni kitaplar ve filmlerle vakit geçirmek istiyordum. Hem orada yılan olur bö- ay bakteri olur. Adını bile söyleyemediğim o şeyler yanıma gelirse sanrım kriz geçirir orada ölürdüm. Aman yarışmaya katılayım ondan sonra ne olursa olsun. Ya da benim aklım işte ilk imkansız birşey dilemem lazım. Asal'la sevgili olalım ondan sonra öleyim. Aslında Asal'la sevgili olduktan sonra yaşamayı tercih ederim. Kafamda kurduğum delice şeylerden başka delice fikir gelince onu düşünmeye başladım. Babam ve Demir amcam nasıl oluyor da bizi sadece okuldaki öğretmenler eşliğinde o kampa yolluyor anlamıyorum. Yanımızda Asal'da olmayacak. Kamp haberini duyduğundan beri Masal onunla ne kadar konuşsa da işe yaramamış ve gelmek istemediğini belirtmişti. Masal'a 'ben gitmiyorsam sizde gidemiyorsunuz' demiş ve başından savmıştı. Az önce Masal'ın beni aramasıyla şok olmuştum. Sadece ' kıyafetlerini al bebek gidiyoruz.' dedi ve ardından çayır çimen geze geze ooooo diyerek suratıma kapattı. Bu kızı anladığım gün şarkı söylemeyi bırakacaktım. Bavulumu çıkarıp içine elime gelenleri koydum. İki şort, bir pantolon, dört tişört, iki eşofman takımı ve bir de yazlık elbise. Saate baktığım da 07.00 olduğunu gördüm. Okul otobüsü 09.00 da kalkıyordu. Ayrıca biz okula gideceğimizi bile söylememiştik yani ben öyle biliyordum. Bavulumu yatağa bıraktıktan sonra hızlı bir duşa girdim. Saçımı kuruturken annem içeriye geldi. "Hazırlandın mı? Baban da seni bekliyordu."
"Beni babam mı bırakacak okula? "
" Evet bebeğim hadi gel. Sinirlenmiş bir Bora Erdem görmek istemeyiz. Zaten oraya gitmenden yana değil ama Masal yalnız olmasın diye izin veriyor. Neyse ki başınızda Asal olacak. " Asal? Başımızda? Gelmiyorum diyen o değil miydi? Sanırım Demir amcam olaya karışmıştı ve Masal'ın vazgeçtiğini görmeyince Asal'ın yanımızda olmasını söylemişti. Oğluna güvenmesi hoşuma gidiyordu. Asal ile bir kez daha gurur duyuyordum. Yanıma fazla makyaj malzemesi alma zahmetine girmeden masamdan sadece çilekli parlatıcımı aldım. Asal'ın en sevdiği şey çilek olabilirdi ama benimde en sevdiğim şey çilekli parlatıcılarımdı. Normalde çileğe çok fazla düşkün değildim ama parlatıcılarına kesinlikle düşkündüm. Ayrıca tadı çok güzel. Tabii hiçbiri kırmızı rujlarım edemezdi, kampa almak için fazla olduğundan onlara elveda ettim. Bavulumu alıp merdivenlerden indim. Babam hadi çıkalım demişken aklıma kitap almadığım gelmişti. Çığlık atıp odama doğru koşturmaya başladım. Yatağımın baş ucunda duran Karanlık Aşk kitabına sarıldım. Aşağıya indiğimde babam tek kaşı havada bana bakıyordu. Elimdeki kitabı gösterip büyük bir gülümsemeyle
"Kitabımı unuttum babam istersen şimdi gidebiliriz. " kitabımı kol çantama hiçbir zarar gelemeyecek şekilde koyduktan sonra annemin yanına doğru ilerledim. Ona sarılıp;
" çok özleyeceğim çok çok çok. "
" Bende seni kızım. Hadi ben ağlamadan git yoksa başlarsam durmam. " annemin yanağına öpücükler bırakıp babamın çoktan çıktığı kapıdan çıktım. Asansörde beni bekliyordu. Aklıma Asal geldi. Asansöre asla binemezdi. Hafif bir tebessüm suratıma yerleşti.
" Gideceğin için çok mutlusun galiba kızım. " doğru ya babam buradaydı.
" Tabii ki hayır baba. Siz olmadan bir yere gitmeyi sevmediğimi biliyorsunuz. Sadece aklıma birşey geldi. " babam bir şey söyleyecekken asansör kapısı açıldı. Sanırım bu asansörü daha sonra sevgilere boğmalıydım. Araba sessiz bir yolculuk eşliğinde okula geldik. Kapıya uzanırken babamın seslendiğini duydum;
" Hale. " kafamı babama doğru çevirirken gözlerinde endişe gördüm. Onsuz bir yere gitmemi sevmiyordu.
" Efendim baba. "
" Seni yalnız bir yere göndermekten nefret ediyorum." gözümün sulandığını hissediyordum. Babamı ne kadar çok sevsemde onun bana bu şekilde ilgili ve sevgi dolu davranması hoşuma gidiyordu.
"Baba istersen yani Mas-"
"Hayır, seni ne kadar sonsuza kadar yanımdan ayırmak istemesem de bu kampa gitmelisin. Son zamanlarda yarışmaya kafanı çok taktın. Biraz kafan dağılır kızım." gözümden bir damla yaş düşerken iyiki diyordum. İyiki Bora Erdem benim babamdı. Yanağımda babamın elini hissettiğimde kafamı kaldırdım.
"Neden ağlıyormuş benim melek kızım."
"Seni çok seviyorum baba" dedim göz yaşlarım arasından. Babam beni kendine çekip sardı. Baba şefkatiyle, baba sevgisiyle, elle tutu bir sevgi alanındaydım sanki. Sanki babama sarılırsam herşey geçecek gibi. Sanki babam yanımda olursa dünyayı karşıma alabilecekmişim gibi. Bora Erdem yani benim babam bana bu etkiyi veriyordu. Camın tıklatılmasıyla babamdan ayrıldım. Ağladığımı birinin görmesini istemiyordum. Güçlü biri olduğumu bilmelilerdi. Melek ve Bora Erdem'in kızıydım sonuçta değil mi? Babam kendi kapısını açarken bende kafamı cama çevirip bana çatık kaşlarıyla bakan Masal gördüm. Arabadan inip. Ona sarıldım, yüzüme bakarsa az önce ağladığımı anlayacaktı. Masal benden ayrılıp
"Ay noldu sana be daha dün birlikteydik."
"Canım sarılmak istedi ne var bunda sarılmam daha sana. "
" Ay hemen ciddiye al." beni tuttuğu gibi sıkıca sardı. Ortaya attığım küçük tartışma işe yaramıştı. Masal benden ayrıldığında birşey anlamamıştı. Yanımda babam olduğu için Asal'ın nerde olduğunu soramıyordum. Bunu anlayan arkadaşım;
"Asal arabasında bekliyor. " dedi. Okulla olan bir geziye okulla gitmeyecek miydik? Ah bu saçmalıktı işte.
" Emre de onun yanında." cidden inanamıyorum.
"Biz okul otobüsüyle gidelim Masal lütfen lütfen lütfen. Sonra dedikodu oluyor." Masal yüzünde sinsi bir gülümsemeyle;
"Ne sandın bal surat o muşmulayla aynı arabaya bineceğimi mi? Tabi ki senin çoklu yolculuk sevgini de unutmadım ve okul otobüsüyle gidiyoruz." Babama veda edip otobüse doğru yürüdük eşyalarımızı okuldan görevli öğretmen eşliğinde yerleştirirken gözüm hala gitmeyen babamdaydı. Ona gitmesini işaret ederken arka tarafa doğru yürüdüğünü gördüm. Büyük ihtimalle geldiğimden beri görmediğim Asal'ın yanına gitmişti. Babam uzun süre orada kalmadan bana ve Masal'a gülümseyip gitti. Masal beni hızla kolumdan tutup otobüse çekiştirirken ne olduğunu anlamamıştım. Cidden gidenlerin yarısı dışarıdaydı ve biz otobüs kaçar gibi hareket ediyorduk. Hızla ortalarda bir koltuğa beni atarken yanıma hızla oturup kafamı aşağıya eğdi.
"Masal delirdin mi ne yapıyorsun?"
"Şşşt sessiz ol bizi bulacak? " kimden bahsediyordu. Enes mi gelmişti. Burada ne işi olurdu ki? Hem Enes gelse Masal'ın saklanacağını sanmıyordum.
" Çoktan sizi bulmuş olabilirim Masal hanım. Kendini deve kuşu sandın galiba."
"Bana baksana sen ben olsam olsam kuğu olurum. Sende deve aramızda fark işte ikizim. Şimdi gidersen yolculuğumuz başlayacak. " Masal ve Asal'ın atışmasına ne kadar gülmek istesem de Asal buna sinirleneceği için sessiz kalmayı tercih ettim. Ayrıca burada ne oluyordu. Sanki kaçıyormuşuz gibi hissettim.
" Benimle geliyorsun Masal yoksa eve gidiyoruz. "
" Nedenmiş bu okulla olan bir gezi değil mi? Banane işte ayrı ayrı gitmek istemiyoruz. "
"İstemiyoruz?" Asal kafasını bana doğru çevirip o güzel gözlerini benim gözlerimle buluşturdu. Onun gözlerine bakmayı seviyordum. Sanki uzay boşluğun içindeydim ve yer çekimi yoktu. Tabii Masal dürtene kadar.
"Şey, evet biz otobüsle gelmek istiyoruz." Asal gözlerini benden ayırıp ikizine kilitledi.
"Bunun altında birşey çıkarsa işin biter Masal."
"Başımızda hocalar ve bir dolu öğrenci varken ne yapabilirim siz bizim arkamızdan gelirken otobüsü yok edip başka bir yere götürecek değilim ya. " Masal'ın bu sitem dolu sözlerinden sonra Asal öyle olsun bakışını atıp otobüsten indi.
" Ne demişler, Geldikleri gibi giderler. Ne oldu Asal efendi? Karşında kim var senin acaba. Ben söyleyeyim Masal Kara. Benimle uğraşılmaz Heheyt. " Masal elini hava da sallarken ağzım açık ona bakıyordum.
" Cidden haberi yok muydu ayrı gideceğimizden? Masal bir gün beni öldüreceksin sanırım. "
" Ağzını hayra gö-"
"Masal bence tamamlama o sözü. Demir amcam her defasında Cem Babaya kızarken birde sen çıktın. " Demir amcam ve Cem babanın sürekli olarak kullandığı replikti bu. Cem baba nerede olursa olsun eğlenen ve ne yaptığını düşünmeyen bir adamken Demir amcamın katı kuralları bazen yıkılıyordu. Otobüs yolculuğunun başladığını anlatan görüntü şuan karşımdaydı tüm öğrenciler ilk dakikadan ne kadar var ya diye yakınıyordu. Beklediğim yolculuk böyle değildi. Filmlerde ya da kitaplar da okul otobüsündeki her öğrencinin ayağa kalkıp bağıra çağıra aynı şarkıyı söyleyip eğlenmesi gerekiyordu. Bir an devlet okulunda olmayı diledim. Ayağa kalktığımda çantama son anda aldığım flash bellek elimdeydi. Masal bana bakıp;
"Nereye daha yeni yola çıktık." bunun farkındaydım ama bizim okulun öğrencilerinin ruhsuz olmasının farkında olmak istemiyordum. Ön tarafa doğru ilerlediğimde edebiyat dersimize giren Aykut hocanın yanına çöküp
"Hocam izin verirseniz arka tarafı eğlendirebilir miyim? " Aykut hoca anlamadığını belirten bir şekilde yüzüme baktı.
" Hocam yanımda flash bellek getirmiştim bunu izin verirseniz otobüse takabilir miyim öğrencilerin oflamasından şimdiden bunaldık."
"Tamam Hale bu iş sende. Eğlendir onları. Bana bulaşmasınlar. " Aykut hocaya gülümseyip şoföre durumu anlattım ve nereden yapmam gerektiğiyle ilgili açıklamada bulundu. Bedenimi arkaya çevirdiğimde öğrencilerin sıkılmış hali benimde canımın sıkılmasın neden oldu.
" Hey millet buraya bakın! Size bomba bir haberim var. Oturmaya mı geldik ayol kalkın birlikte eğlenelim. Otobüste olmamız buna engel değildir umarım." beklenti dolu gözlerle öğrencilere baktım. Birçoğunu tanımıyordum ve okulda Masal dışında kimseyle samimi değildim. O an anladım okulda neredeyse Masal'dan başka kız, Emre ve Asal'dan başka da erkek arkadaşım yoktu. Kendimi diğerlerinden soyutlamıştım. Şuan beni takmayacaklarından ve dalga geçeceklerinden emindim.
"3 yıldır bizimle konuşmayan hiçbir toplu eğlencemize toplu olarak değil de 3 kişiyle katılan kişi mi söylüyor bunu." arka taraflardan sarışın bir çocuğun seslenişitle haksız olmadığımı anladım. Tabii bana güvenmeyeceklerdi ve sorgulayacaklardı.
"Ayrıca eminim burdaki çoğu kişinin bile adını bilmiyorsun. Tanımadığın insanları eğlendirmek sana düşmüyor. " çocuğun suratına dikkatli baktığımda hatırladım. 2 ay önce kantin sırasında üzerime kahve döken çocuktu. O zaman Asal'ı bir kızla görmüştüm ve sinirliydim. Sarışın çocuk üstüme kahve döktüğünde özür dilemesine fırsat vermeden. 'Dikkat etsene biraz' dediğimi hatırlıyorum. Ah cidden bunu yapmıştım ve daha sonrasında özür dilenemiştim. Masal'ın da kolumdan çekerek kızlar tuvaletine götürmesiyle tamamen aklımdan gitmişti.
"Sanırım haklısınız ben öz-"
"Bence iyi olur ne yapacağız?" orta sıralardan bir çocuk bunu söylemişti. Ve evet onunda kim olduğunu bilmiyordum. Resmen okulumdaki insanlarla konuşmamıştım. Kendime içimden lanetler sayarken diğer taraftan bir kız;
"Evet zaten çok sıkılmıştım ne yapıyoruz." çoğu kişiden onaylanmış mırıltılar çıkarken gülümsedim. Bu zamana kadar yakın değildim ama bundan sonra olabilirdim. Arkadaki sarışın çocuğa baktım. Yüzünde tek mimik olmaksızın kulaklığına kulağını takıp bana bakmaya devam etti. Elimdeki Flash'ı sallayarak ;
"Hepimiz sesimiz kısılana kadar bağırarak şarkılar söylüyor ve yan taraftan geçen arabalardaki insanlara el sallıyoruz. " herkes sevinç nidalarıyla coşarken gülümsemem genişledi. Arkadaşlarımı mutlu edecektim. Sonuçta onlarda benim arkadaşımdı. Müzil başladığında herkes çığlık atarak süper diye bağırmaya başladı. Bu şarkıyı tek seven ben değildim anlaşılan yerime dönerken bende şarkıya bağırarak eşlik ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluk Aşkı | Hasal
RomanceTuğçe Aksal'ın şu an yayımlamakta olduğu Veliahtlar hikayesindeki Hale ve Asal karakteri için yazılan ve içerisinde birbirinden bağımsız hayal etlerin bulunduğu bir fan kitabıdır. •İzin almadan, etiketlemeden ya da haber vermeden paylaşmayın, al...