•Parti•

1.7K 68 0
                                    

Masal'ın Enes için geldiği bu partiye aslında gelmek istemiyordum, evde öylece oturmak ve belki de sadece müzik dinlemek istiyordum. Tek derdimin üzerimden düşen battaniye olması gerekiyordu, bu insanların arasında kayboluyor oluşum değil. Masal'ı aramayı kestiğimde etrafıma bakındım. İnsanlar her bir yana dağılmış, içki içerek gülüyorlardı. Omzumda ağrı hissedince sol tarafıma döndüm. Kimin acıttığını merak ederek etrafı fıldır fıldır arayan gözlerim sevgilisinin koluna girdiği halde yürümekte zorlanan bir kızı yakalayınca oflayarak başımı çevirdim. Burada hiç nefes alınacak bir yer yok muydu Allah aşkına? Üst kata çıkan merdivenleri görünce belki yukarıda bir odaya girip parti bitene kadar orada dururum diye düşünürken merdivenlere ilerlemeye başladım. İnsanlara çarpmamak için ekstra bir çaba sarf ediyordum. Hadi Emre evde kalıp dinleneceğini söylemişti, peki ya Asal neredeydi? Evde tartıştığımızdan beri onu görmemiştim. Gitmemi istemediğini belirterek Masal duştayken odasına gelmişti ve gideceğimi söylediğimdeyse sert konuşarak odadan çıkmıştı. Asal'ı anlayamıyordum, hiçbir zaman da onu tam anlamıyla anlayamamıştım. Bir anı bir anına uymuyordu. Bir an sinirliyken Bahar denen o kızın yanına gittiğinde gülüyordu. Peki neden sürekli benim canımı acıtmak için uğraşıyordu?

Yukarıdan gelen bir kız ve bir erkek gördüğümde merdivenleri çıkmaya başladım. Asal yoktu ve gelmeyecekti. Bu evdeyken bana çıkışmasından belliydi. Koridorda ilerlerken alt kattan gelen müzik sesleri hâlâ yoğundu. İçtikleri o içkiler bu seslerden soyutlanarak onların deyimiyle başka bir dünyaya geçmelerine yardımcı oluyor muydu gerçekten? Koridorun sonunda cam bir kapı vardı ve camın diğer tarafında iki ufak pufla ufak bir sehpa vardı. Telefonu zorla giydiğim şortumun cebine koyarak camı iki elimle açmaya çalıştım. Güç bela başarabildiğimde puflardan yeşil olanına kendimi atarak bacaklarımı kendime çektim. Gökyüzündeki yıldızlar gözüme ilk defa bu kadar parlak gözüküyordu. Ama bir taneleri vardı ki diğerlerine göre daha parlaktı. Masal beni neden buraya sürüklemişti? Gelmek istemiyordum ve sırf onun için Asal'a yine yalan söylemiştim. Enes'le birlikte nereye gitmişti? Partide ne kadar etrafa baksam da görememiştim.

"Birilerinin canı sıkılmış."

Arkama dönerek Deniz'e baktım. Yanımdaki mavi pufa oturup yüzünü bana çevirdi. Dudaklarımı bükerek "Fazla ses, insan kalabalığı... Sanırım bana göre değil bunlar," deyip ayaklarımı tekrar kendime doğru çektim. Gülerek gökyüzüne bakmaya başladı. Ben de geriye yaslanıp yıldızlara bakmaya devam ederken "Neden geldin o zaman?" diye sordu.

"Doğruyu söylemek gerekirse Masal için geldim."

Yerinde doğruldu.

"Biliyorum biliyorum, Masal ve Enes," diyerek abartılı bir şekilde içini çekti. Bu haline gülümserken ayağa kalktı ve elini uzattı.

"Bir yere mi gidiyoruz?"

"Madem sıkılıyorsun, o zaman seni eğlendirelim biraz."

Kaşlarımı kaldırarak uzattığı elini tuttum ve ayağa kalktım. Telefonumu tekrar cebime koydum ve peşinden yürümeye başladım. Zaten istesem de başka bir yere gidemezdim çünkü hâlâ elimi bırakmamıştı. Geldiğim koridoru geçip merdivenlerden indikten sonra, ortadaki yanıp sönen ışığın altında dans eden insanlara doğru yürümeye başladık. Belimde hissettiğim ellerle irkilirken Deniz'e baktım.

"Bu kadar yakın dans etmek zorunda mıyız?" diyerek omzuna tutundum. "İşin eğlencesi orada. Seninki köşede ve buraya kızgın bir boğa gibi bakıyor," deyip yarım ağız güldü. "Benimki?"

"Sahneye çıkmadan önce yanına gelip bağıran çocuk vardı ya, o işte."

"Asal'dan mı bahsediyorsun?" Bahsettiği yere dönecekken belimdeki ellerini sertleştirdi. Bedenim gerilmeye başladığında dönmek için çabalamayı kestim ve başımı çevirmeden etrafa bakabildiğim kadarıyla baktım. Hangi ara böyle bir partide romantik müzik çalmaya başlamıştı? Ve dahası Asal burada mıydı?

"Çek lan o ellerini Hale'nin üzerinden!"

Nefesimi tutarak başımı çevirdim. Oydu işte. Asal buradaydı. Neden geldiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama buradaydı.

"Ulan puşt, sana diyorum! Çek lan o ellerini!"

Ellerimi Deniz'in omzundan çektiğimde ellerini belimden çekecek gibi oldu fakat çekmedi. Allah aşkına neydi bu çocuğun derdi? Biraz daha sinirlendirmeye devam ederse Asal onu çiğ çiğ yiyecekti. Sahiden Asal neden bu şekilde bir tepki veriyordu?

"Lan yavşak! Sana o ellerini çek dedim," diyerek beklemediğim bir anda Deniz'in yüzüne yumruk attı. Can havliyle kenara çekilirken başımı kaldırdım. Müzik sesi kesilmişti ve insanlar bize doğru bakıyordu. Deniz'in acıyla inleyişini duyunca gözlerimi iri iri açarak ikisine döndüm.

"Asal!" diye seslenerek yumruk atmak üzere kaldırdığı kolunu tuttum ve geriye çekmeye başladım. Hareket ettiremeyince vazgeçerek Deniz'in yanına eğildim. Burnu kanıyordu ve bu benim yüzümden olmuştu. Asal'a dönüp "Asal dur artık," diyerek bir nebze de olsa dikkatini çekmeye çalıştım. Geri çekilince bakışlarını bana çevirdi. Bir zamanlar odağı dahi olmak istemediğim o öfke gözlerinde yine belirmişti ve bu seferki kurbanı sanırım bendim. Deniz'e döndüm. "Çok özür dilerim, hepsi benim yüzümden oldu."

"Kendi eden kendi bulur derler," deyip gülümsedi. Bu durumda bile işi şakaya vurabiliyordu. Tebessüm ederek Asal'a çevirdim başımı. Arkasını dönerek yürümeye başladığında uyuşan bacaklarımı hareket ettirerek ayağa kalıp peşinden yürümeye başladım. Adımlarının hızına yürüyerek yetişemiyordum. Bunu fark edip koşmaya başladığımda evden çıkmıştı. Kapıya tutunarak bahçeye baktığımda arabasına doğru ilerlediğini görünce koşmaya başladım.

"Asal!"

Bir saniye olsun yavaşlamazken onu nasıl durdurabileceğimi düşünüyordum. İyi de bu çok zordu! Arabaları tek tek geçerken arabasının kapısını açmıştı. Etrafa baktığımda benim gibi dolanmak yerine iki arabanın arasından geçerek geldiğini fark ettim. Salak Hale, diyerek seslice nefes verip arabasının önüne geldim. Farları yandığında nefes nefese arabanın önüne gelmiştim. Arabanın önüne ellerimi yaslayıp derin nefesler alırken beni bu kadar koşturup nefes nefese bırakan çocuğa hayretler içerisinde bakıyordum.

"Hale çekil şu arabanın önünden!"

Açtığı camdan sesini rahatça duyarken ben de bağırdım: "Sen inene kadar çekilmem!"

"Hale çekil diyorum!"

Arabanın gazıyla frenine aynı anda basarak ses çıkartırken beni ezebileceğine dair içimde en ufak bir şüphe yoktu. Elimi yaktığımda hem kızıp hem de ilgilenen çocuk beni ezecek değildi ya? Arabayı durdurup geriye yaslandığında birazdan kapıyı açıp inecek diye düşünerek bir iki adım sola kaydım. Beklemediğim bir anda arabayı çalıştırarak gaza basmasıyla çığlık atarak kendimi geriye attım. Pekâlâ, içimde beni ezebileceğine dair şüpheler oluşmaya başlamıştı. Arabayı park ettiği yerden tek hamlede çıkartıp ilerlerken derin nefesler alıyordum. Sanırım gerçekten Asal'ı artık tanıyamıyordum.

Elimdeki acıyla doğrularak avucumun içine baktım. Minik taşlar elime batmıştı. Sol elimle onları itecekken dokunduğum anda sızlamasıyla titrek bir nefes aldım. Hepsi onun yüzündendi. Ne olurdu beni iki saniye dinleseydi? Ellerimi birbirine sürtecekken bileğime temas eden elle başımı kaldırdım. Gitmemiş miydi? Hızla bileğimden kaldırınca göğsüne çarptım. Titrek bir nefes alarak geriye çekildim ve bileğimi çekmek için bir hamle yaptım. Tutuşu sertleşirken çekmek için çabaladım. Başımı kaldırdığımda duygusuz gözleri gözlerimi buldu. Derdin ne Hale? Gitmemesi için çabalarken şimdi konuşmuyorsun bile... Gözlerimi birkaç kez kapatıp açarak bakışlarımı yere diktim.

"Ah be peri kızı," diye sitemle mırıldanışını duyduğumu anımsarken başımı kaldırdım. Gözlerini bir noktaya çevirmiş dikkatle bakıyordu. Bakışlarını takip ettiğimde elime baktığını fark ettim. Dikkatle taşları alıyordu.

Çocukluk Aşkı | HasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin