•Yemek•

1.8K 77 24
                                    

Öncelikle uzun bir aradan sonra merhaba! Yok olduğumuz bu süre içerisinde bizi terk eden ilham perilerimize tekrar kavuştuk ve sizlere beğeneceğinizi umduğumuz bir hasal hayal etiyle baş başa bırakıyoruz.


Hale'den


Bir ormandaydım sanki, dibi ucu olmayan sonsuz bir orman. Bedenim sanki oradan oraya sürükleniyor, bir girdabın içindeymişim gibi hissediyordum. Parmaklarımın arasında elimi sıkıca kavrayan bu el, midemde hissettiğim kelebeklerin - belki de tavşanların- hızlanmasına sebep oluyordu. El ele yürüdüğümüz toprak yolda ilerledikçe amcamların evine biraz daha yaklaşıyor, gerçekleşecek felaketi biraz daha kendimize çekiyorduk sanki. 


Terlemiş elimi kot pantolonuma silmek için Asal'ın elinden çekmek için hareket ettirdiğim sırada adımlarımız yavaşladı ve Asal'la göz göze geldik. "Bir sorun mu var?" diyerek ellerimizi ayırdı. Hayır anlamında başımı salladım ve terleyen avuçlarımı pantolonuma sildim. Kolunu omzuma atarak kendisine çekti. Başımı yasladığım yer kalbine denk geliyordu. kalp atışlarını rahatça duyabiliyordum. Bunun verdiği huzurla gözlerimi kapattım. "Asal," diye mırıldandım, anında hırıltılı sesiyle verdiği cevaba gülümserken gözlerimi açarak kolunun altından çıktım. 


"Sence verecekleri tepki... Ne olur?"


"Bilmiyorum," diyerek bileğimden tuttu ve eski konumuma geri döndürdü. "Tepkileri ne olursa olsun senden ayrılmayacağım." Kolu omzumda, başım göğsünde; yola kaldığımız yerden devam etmeye başladık. Evin büyük duvarlarını görene kadar aklımda yemek anında verecekleri tepkiyle ilgili türlü türlü senaryolar kurmuştum. Korumaların yanına varınca selam verdiklerinde aklımdaki düşünceler yerini büyük bir heyecana bırakmıştı. Giriş kapısına birkaç adım kala büyük bir nefes aldım. Asal'ın kolunun altından çıkarak zile bastım. Kapının diğer ucundan gelen topuklu ayakkabı sesi, Elif teyzenin buraya doğru geldiğini gösteriyordu ve sesler yaklaştıkça içimdeki heyecan gittikçe büyüyordu. 


"Sakin ol."


Başımı çevirdiğimde Asal'ın ifadesiz suratını görünce nasıl bu kadar sakin kalabildiğine hayret ettim. Zaten heyecanlıydım, bir de kulağıma çarpan nefesi bir anlığına kalbimi sökmüştü sanki. Kapı açıldığında Elif teyzeye gülümseyerek yanına ilerledim ve kollarımı ince bedenine doladım. Titreyen ellerimi sıkıp geri çekildim. Asal, Elif teyzenin yanağına bir öpücük bıraktı ve içeriye ilerlemeye başladı. Arkasından şaşkın şaşkın bakarken Elif teyze kolum girince kendime geldim. 


"Haleciğim iyi misin? Solgun görünüyorsun."


"İ-iyiyim, sadece biraz heyecanlandım."


"Ah şu gençlik," diyerek bir kahkaha attı ve birlikte yemek salonuna geçtik. Salona girer girmez gözüme çarpan ilk şey babamın sinirli suratıydı. Derin bir nefes alarak gülümsemeye çalıştım fakat bu oldukça zordu. Asal'ın rahat davranışları belli ki babamın sinirini bozmuştu. Eğer şimdiden sinirlendiyse ileride katliam çıkardı herhalde. Masal'ın yanına geçerek sandalyeye oturduğumda herkes kendi arasında bir muhabbete dalmıştı bile. Masal yavaşça kolumu dürterek "Ne zaman söyleyeceksiniz?" diye sordu. Bakışlarımı kısa bir anlığına Asal'a çevirdiğimde göz göze geldik. Masal'a dönerek dudaklarımı bilmiyorum der gibi büzdüm. Önümdeki yemeğe bakarken iştahımın kaçtığını fark ettim. Heyecandan başım dönmeye başlamıştı, Asal'ın rahatlığı ise sinirimi bozuyordu. Sandalyemi iterek ayağa kalktığımda kimsenin dikkatini çekmemiş olmalıydım ki gözler üzerimde değildi ve herkes arasındaki koyu muhabbete devam ediyordu. Yemek salonundan koridora çıkarak bir nefes aldım ve tuvalete yürümeye başladım. Yüzüme su çarpsam iyi olacaktı. Tuvalete girdiğimde kapıyı kapatarak sırtımı yasladım ve ellerimle yüzümü sıvazladım. Hem heyecanlıydım hem de stresli. Doğrularak musluğu açtım ve soğuk suyla yüzümü yıkadım. Suyu kapatıp kenardaki havluyu alırken aklımda konuşma planları yapıyordum. 

Çocukluk Aşkı | HasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin