•Iron•

2.5K 99 8
                                    

Masal'la klübün önünde buluşmak için sözleşmiştik. Babamlar bir seferliğine de olsa klübe gitmemiz için izin vermişlerdi. Geç kalacağımı fark ettiğimde çantamı alarak hızla çıktım evden. Asansöre binerek giriş kata indim ve çıkmadan önce çağırdığım taksiye bindim. Aslında biraz heyecanlı sayılırdım, Asal da orada olacaktı. Gerçi sürekli oradaydı fakat onu görebilecektim işte. Yol boyunca başımı cama yaslayarak düşünüp durdum. Acaba yine çocukluk arkadaşı olup, bu kadar yakın olmasaydık biz olabilir miydik? Yani ikimiz sevgili ya da o tarz bir şeyler olabilir miydik?

Taksi durunca ücreti ödeyerek indim ve girişin orada Masal'ı bulabilmek için etrafa bakındım. Telefonumu çıkartıp numarasını buldum ve aradım. Üç dört defa aradım fakat hiçbirine cevap vermedi. Başına bir şey mi gelmişti? Korku damarlarımdan akarak vücuduma yayılırken aralık ayında olduğumuz için bedenim buz kesmişti. Bir süre dışarıda öylece bekledim. Her iki dakikada bir telefona bakıp durdum fakat Masal aramalarıma geri dönmedi. İçeriye girmeye karar verdim ve adımlarımı klübün girişine yönelttim. İçeride çalan müziğin sesi buralara kadar gelirken kuyrukta içeriye girmek için bekleyen onlarca insanlar vardı. Sıra beklemeden içeriye girebileceğim için babama bir kez daha teşekkür ettim. Merdivenlerden inince Asal'ın bulunduğu locayı ararken Asal'ı ve arkadan Masal'a benzeyen bir kızı gördüm. Masal olamazdı o. Masal bu kadar sorumsuz değildi. Geleceği zaman bana mutlaka haber verecekti. Birlikte girecektik içeriye. Locaya yaklaştıkça kızın Masal'a daha da benzediğini fark ettim. Kızın arkasında durunca yanıldığımı anladım. Kız Masal'a benzemiyordu. Kız Masal'ın ta kendisiydi.

"Bu kadar sorumsuz olabileceğini hiç düşünmemiştim Masal."

İçeriyi inleten müzik sesi yüzünden bağırmak zorunda kalmıştım. Masal beni duyduğu gibi ayağa kalkıp sarılmaya çalıştı. Kollarından tutup yerinde durmasını sağladım. "Masal sen nasıl bu kadar düşüncesiz olabildin?" Hayal kırıklığıyla sorduğum soruya aldığım cevap; boş bakışlar olmuştu.

"Neden bahsettiğini anlamadım."

"Hani birlikte girecektik? Dışarıda seni beklerken sana bir şey oldu diye korkudan ölüp ölüp dirildim ben!"

Dudaklarını büzerek "Unuttum," dedi. Elimdeki çantamı sıkarak arkamı döndüm ve tuvaletlere yürümeye başladım. Soğuk suya ihtiyacım vardı. Enes'le dolaşmaya başladığından beri iyice umursamaz bir kişiliğe bürünmüştü. "Hale!"

"Tamam haklısın, özür dilerim."

"Nereye?"

Olduğum yerde durup arkamı döndüm ve sorusunu sertçe yanıtladım: "Yüzümü yıkamaya!" Masal'dan ciddi biri olmasını istemiyordum, kaldı ki istesem bile çocukluğundan vazgeçecek bir tip değildi fakat en azından biraz anlayışlı olmasını bekliyordum. Başka zaman Enes aradı mı diye telefonunu elinden düşürmezdi ancak şimdi telefonuna bakmıyordu. Çantamı kenara koyup soğuk suyu açarak yüzümü yıkadım. Kimseden çok şey istemiyordum ki... Sadece beni biraz anlamalarını ve anlayışlı olmalarını istiyordum ve bu çok zor bir şey değildi. Peçeteyle yavaşça yüzümü sildim. Masal için sürdüğüm makyajın dağılmamasını bile önemsiyordum fakat o telefonuna bakmaya bile tenezzül etmiyordu! Çantamı alarak locaya döndüm ve tek kelime etmedim. Zaten Masal Asal'la tartışıyordu. Garson çağırmak yerine barın olduğu kısma gittim. "Karışık kokteyl alabilir miyim?"

"Kokteyl yerine benimle bir içki içmeye ne dersiniz?"

Sesin sahibine baktığımda kendi kendime başımı sallayarak önüme döndüm. Birazdan olay çıkacaktı.

"Kusura bakmayın, arkadaşlarımın yanına dönmem gerekiyor," diyerek önüme koyulan bardağı aldım ve kırıcı olmamayı dilerek yürümeye başladım. İnsanların kalbini kırmaktan hoşlanmıyordum. Kolumda baskı hissettiğimde "Bırakır mısınız?" diyerek kolumu çektim. Bırakmadı. Kolumu sertçe çektiğimde diğer elimdeki bardak avucumdan kayarak yere düştü. Kolumu tekrar tuttu. "Kolumu bırak." Sakince söylediğim cümlenin ardından Asal'ın sesini duydum.

"Sana bırak dedi lan," diyerek adamın yüzüne yumruğu geçirdi. Çığlık atarak Asal'ın kolundan tuttum. Kendime doğru çekmeye çalışırken "Asal yapma," diyordum. Beni dinlemeyerek adamı yumruklamaya devam etti. "Asal!" Nihayet durduğunda ondan beklenmeyecek bir sakinlikle bana döndü ve kolumdan çekiştirerek tuvaletlerin bulunduğu yere sürükledi. Kızlar tuvaletine girdiğinde içerideki iki kızı kovdu ve kapıyı kilitledi.

"Senin derdin ne lan!"

"Ne demek istiyorsun?"

Dediklerini anlamaya çalışır bir şekilde yüzüne bakıyordum.

"İtin tekiyle ne işin vardı?!"

"Ne işim olabilir Asal? İçecek almak için gitmiştim oraya."

Bağırarak aynaya bir yumruk geçirdi. Cam anında parçalanıp yere düşerken çığlık atarak eline baktım. Kanlar yere damlıyordu. Panik içerisinde arkamı dönüp peçete alarak eline koydum. "Asal kapıyı aç, hastaneye gidip eline baktıralım."

"Gerek yok," diyerek tersçe yanıtladı. Ardından hızla kapıyı açtı ve duvara çarpmasını umursamadan çekip gitti. Ve ben tuvalette öylece ayakta dikildim.

Yaşadığım şokun ardından, daha doğrusu beklemediğim bu tepkinin ardından biraz beklemiştim. Daha sonra beklemenin saçma olduğuna kanaat getirerek tuvaletten çıkmıştım. Locaya yürürken Asal'ın locada bir kızla konuştuğunu gördüm. Masal değildi, çünkü Masal bir köşede oturmuş, etrafa bakınıyordu. Asal kıza yaklaşarak kulağına bir şeyler fısıldadı. Etraf kalabalık ve fazla aydınlık olmadığı için kızın kim olduğunu çözemiyordum. Adımlarımı hızlandırarak yanlarına vardım. Bu ortamda biraz daha duracak olursam sanırım kalbim, kırıkları toparlayamayacak kadar kötü bir durumda olacaktı. Locadaki koltuklara bıraktığım eşyalarımı alırken, Asal kızla, Masal da etrafla o kadar çok ilgileniyordu ki ikisi de beni fark etmedi. Birbirilerine benzedikleri nadir şeylerden birisi buydu galiba.

Ceketimi üzerime giyip çantamı aldım ve insanların arasından geçerek kapıya çıktım. Sıranın hâlâ kalabalık olmasına gülümsedim ve sokakta yürümeye başladım. Klübün ışıkları etrafı aydınlatmaya yetecek kadar fazlaydı. Soğuk, bedenime işlerken kollarımı bedenime sardım ve yürümeye devam ettim. Klüpten çıktığım için eve gitmem gerekiyordu, eğer başka bir yere gidecek olursam hem babam hem de amcamlar bana fazlasıyla kızarlardı, belki Masal yanımda olsaydı biraz daha az kızabilirlerdi fakat şu an tek başımaydım. Yalnızdım. Yanımda kimse yoktu. Dostum dediğim kız ve sevdiğim adam yokluğumu fark etmemişlerdi bile. Asal'ın fark etmemesine kırılıyordum ama şu an Masal'a olan kırgınlığım... Çok fazlaydı. Kendi kendime konuşurken bile anlatamıyordum ki kırgınlığımı. Kalbimi kelimelere döküp, anlatamıyordum.

İnsanların çıkarttığı gürültüden uzaklaşınca sokağın köşesine gelmiştim. Şansım bugün belki de ilk kez kendini gösterdi. Yolun diğer tarafından gelen taksiyi elimi kaldırarak durdurdum. Yavaşlayan araca doğru ilerleyip arka koltuğa geçtim. Eve gitmek istemiyordum, yalnız kalmak şu an için en uygun seçenekti. Anneme haber versem kesinlikle izin vermezdi, haber vermeden de gitmek istemiyordum ama yalnız kalmak için başka bir seçeneğim yoktu.

Sahile geldiğimizde taksiden indim ve yürümeye başladım. Deniz kenarındaki kayalıklara geldiğimde ayakkabımı çıkartıp oturmak istedim ama bunun yerine kayalıklara paralel yürümeye devam ettim. Bankların bulunduğu alana geldiğimde rastgele bir banka oturdum. Ayın ışığının denize vurduğu yere bakarken içimdekileri bir şekilde dışarıya atmam gerektiğini biliyordum. Dolan gözlerimi artık kimseden saklamama gerek yoktu. Kendimle baş başaydım.

"Neden? Neden sürekli karşıma bir engel çıkıp, daha yeni onardığım kalbime çarpmak ve çarpışmanın ardından kalbimi yeniden paramparça etmek zorunda? Ben kimseden çok fazla bir şey istemiyorum ki. Sadece karşıma yeni bir engel çıkartmasınlar, kalbimi tekrar tekrar kırmasınlar..."

Bir yanım Asal'ın buraya gelmesini isterken diğer yanım onun yanımda durmamasını istiyordu. Bir süre daha bankta oturdum. İçten içe Asal'ın yokluğumu fark edip beni arayacağına, buraya geleceğine inandım. Aslında diğer insanlardan çok benim suçumdu bu yaşadıklarım. Eğer insanlara bir şeyler için ümitlenmeseydim bu kadar hayal kırıklığı yaşamazdım belki. Ayağa kalkıp bir taksi bulmak için yürümeye başlarken biliyordum; Asal asla beni aramayacaktı, hatta hiçbir zaman yokluğumu fark etmeyecekti bile. Peri kızının kas yığını belki fark ederdi ama Asal fark etmezdi.

"Hale."

Duyduğum ses, belki de ilk defa bir konuda yanıldığım için mutlu olmamı sağladı.

Çocukluk Aşkı | HasalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin