Bölüm 8

1K 48 12
                                    


   Hyuna, pratik odasında grup arkadaşı ile hareketleri tekrarlamaya çalışırken dün gece Jiyong ile yaşadıkları duygusal patlamayı düşünmemeye çalışıyordu. Jiyong, bu sabah Çin'e gitmişti. 2 hafta kadar gelemeyecekti. Sağ dizini havaya kaldırdığı sırada Jiyoon ile çarpışarak yere düştü Hyuna. Gözlerini kendisine sinirle bakan arkadaşından ayırarak burkulan bileğini tuttu. Ayağa kalmaya çalışırken hiçbir arkadaşının kendisine yardım etmemesi gözlerinin yavaşça dolmasına sebep olmuştu.

Jihyun, terli alnını kurularken Hyuna'ya umursamaz bir bakış attı.

"Bugün biraz dikkatin dağınık. Neden evine gidip dinlenmiyorsun?"

Hyuna, Jihyun'un kendisini düşündüğüne inanabilirdi. Eğer, sesi bu kadar soğuk çıkmasaydı. Topallayarak kendisini pratik odasından dışarı attı. Koridorda burkulan bileğinin acını dindirmek için dudağını ısırıyordu.Beast'ten Junhyung'un kendisine doğru yaklaştığını görünce topallamamaya çalışarak yürümeye başladı.

Genç adam Hyuna'nın yanına yaklaşınca gülümsedi.

"Hyunah, nasılsın? Uzun zamandır görüşemiyoruz."

Genç kadın, zorla gülümseyerek arkadaşına baktı.

"Evet. Bu aralar yoğunum. Eve gidiyorum şimdi."

Junhyung, merakla kaşlarını çattı.

"Neden tek sen ayrıldın? Grup çalışması yapmıyor muydunuz?"

Hyuna, acıyan ayağının ağrısını görmezden gelemeyerek hafiften inledi. Junhyung, sinirle genç kadına baktı.

Anlamıştı.

"Bir yerin ağrıyor değil mi? Göster."

Hyuna, bakışlarını kaçırarak yere sabitledi.

"H-hayır."

Junhyung, genç kızı dinlemeden kollarına aldı.

"Doktora gidiyoruz. Ayağın burkuldu, değil mi?"

Hyuna, gözlerini kaçırdı.

----

Doktor, genç kızın ayağını sararken Hyuna, Junhyung'un sorgulayıcı bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Ne demesi gerekliydi ki? Zorla gülümsedi sadece. İkili hastaneden çıktıklarında Junhyung, Hyuna'nın kolundan tuttu.

"Kızlarla aran artık iyice açıldı, değil mi?"

Hyuna, sadece 'evet' anlamında başını salladı. Bu pek konuşmayı istediği bir konu değildi.

Junhyung, anlayışla başını salladı.

"Hadi seni eve götürelim." Genç kızın kolunu omzuna atarak yürümesine yardımcı olmaya başladı. Hyuna, bu duruma düştüğü için iyice utanmıştı.

"Teşekkürler, oppa."

Junhyung, sadece 'sorun değil' anlamında başını salladı.

İkisi birlikte arabaya bindiklerinde, Hyuna yavaşça bileğindeki sargıya dokundu. Bu garip bir alışkanlıktı. Her zaman yaralarının üzerine sarılan kumaşlara dokunurdu. Gözlerinin önüne düşen kahküllerini düzelterek cep telefonunun ekranına dokundu.

5 tane cevapsız arama.

Genç kız sevimli bir biçimde gülümsedi.

Jiyong, aramıştı. Yanında arabayı kullanan arkadaşına anlık bir bakış atarak 'ara' tuşuna bastı. Erkek arkadaşını daha fazla meraklandırmak istemiyordu. Junhyung, genç kızın özel hayatı hakkında bu aralar kulağına bir şeyler gelse de inanası pek gelmediği için dinlemek için kulağını kabarttı.

Little do you knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin