Bölüm 18

631 43 21
                                    


   Jiyong, otel odasına girdiğinde soğuk bir sakinlikle yatağına çöktü. Parmaklarını siyah saçlarının arasından geçirirken sakince düşünmeye çalışıyordu.

Sakince...

O sürtüğe gününü göstereceğim.

Düşünceleri, kafatasındaki saçlarını çekiştiren parmaklarını hissedince durdu. Canı yanmıştı. Neden saçlarını acımasızlıkla çekmeye başlamıştı ki? Eski rahatsız edici alışkanlıklarına geri mi dönüyordu yoksa?

Sinir bozucu.

Derin bir nefes alarak yatağa sırtüstü uzandı. Otel odasına giren Young Bae'nin çökmüş bedenini görünce kafasını tavana doğru dikti.

"Hak ettin." diye fısıldadı Jiyong.

Young Bae derin bir nefes aldı.

"Jiyong, ciddi bir konuşma yapmalıyız."

"Bence de." diyerek yatakta doğruldu Bigbang'ın lideri.

Young Bae, 2 gündür yaşadıkları stresi ve belirsizliği en yakın arkadaşına anlatmaya başladı. Jiyong, ise düz bir ifade ile dinlemişti. Konuşma bittiği zaman Jiyong arkadaşının söylediklerini sindirmeye çalışıyor gibi bir şekilde yutkundu.

"Anladım."

Bu kadar mı, Jiyong-ah? Başka söylemek istediğin bir şey yok mu?" diye sordu arkadaşı.

G-Dragon yorgun gözlerini ovuşturdu.

"Kafam çok dolu, Young Bae. Lütfen biraz kendimi dinlemem lazım. Bu konuyu Seoul'e döndüğümüz zaman konuşalım. Şimdilik... Seungri ve TOP bilmesin. Onlara şirkette özel bir toplantı ile anlatacağım."

"Olur." dedi Taeyang sessizce. Duşa girmek için banyoya yöneldi. Jiyong ise sekreterini aramak için telefonunu cebinden çıkardı. Çalışanına gitmeden önce Japonya ödevi verecekti.

.

.

.

"Seungri, Japonya'da kaldı. Çocuk doğuştan şanslı. Reklam çekimlerim olmasaydı bende orada biraz tatil yapmak isterdim." dedi TOP.

Uçakta yanında, dışarıyı izleyen Jiyong'u yavaşça dürttü.

"Dostum, bir sorun mu var? Siz üçünüz kavga falan mı ettiniz?"

Daesung, omuzlarını bir şey olmamış gibi 2 yana salladı. Young Bae ise okuduğu dergiden başını kaldırmamıştı bile.

TOP üyelerin gergin ifadesine sadece kaşlarını çatarak baktı. Şimdilik kimsenin üstüne gitmeyecekti.

.

.

.

"Omma, omma! Bak resmime!" diyerek ayakta zıplıyordu Jiwon.

Hyuna, hüzünle gülümseyerek oğlunun yaptığı aile resmini eline alarak parmaklarını kağıdın üzerinde gezdirdi.

"Aigooo, oğlum ne güzel resimler yaparmış."

Jiwon, kıkırdayarak Hyuna'nın beline sarıldı.

"Babam eve geldiği zaman onada göstereceğim. Sence beğenir mi?"

Genç anne, gözlerini kaçırarak saçlarını düzeltti.

"Jiwon-ah, baban senin yaptığın herşeye bayılacaktır."

Little do you knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin