Little do you know

Bölüm 10

Çift yemekten sonra Seoul sokaklarında dolaşmaya karar vermişti. Saat 10'u biraz geçmişti. Jiyong, genç kadının yeni boyattığı kahverengi saçlarına sıcak bir öpücük kondurdu. Caddelerde anlamsız bir kalabalık vardı. Hyuna, Bigbang'ın liderinin dudaklarına uzanarak kısa bir öpücük kondurdu.

"Bir şeyler içsek nasıl olur?" diye sordu genç kadın.

Jiyong, Hyuna'ya hala Japonya meselesini söylememişti. Sakin bir mekanda içmek iyi olabilirdi.

"Bildiğim sakin bir mekan var. Oraya gide- "

Konuşması sırasında karşısından gelen kişinin kendisine çarpması ile lafı yarım kaldı. Sinirle kafasını yan tarafa çevirerek kendisine utançla karışık korkuyla bakan genç adama baktı. Sinirle ağzını açtı.

"Dikkat et ufaklık!"

Çocuk, lise öğrencisiydi. Yanındaki kız arkadaşının elinden tutmuş hızla yürüyorlardı. O sebeple idolü görmemişti. Kız arkadaşı gözlerini Hyuna'ya ve Jiyong arasında kısaca gezdirdi. Bir yerden bu sesi tanımıştı sanki.

Hyuna ise endişe ile sevgilisinin kolunu tuttu.

"Jiyong-ah, fazla büyütme. Baksana tavırların yeterince korkutmuş görünüyor onları." Diyerek uyarıda bulundu. Fakat yaptığı hatayı anladığı gibi gözlerini hafifçe açtı. Yutkunarak şapkasını düzeltti.

Genç çocuk ve kız arkadaşı özür dileyerek başlarını eğdiler. Fakat ergen genç kız 'Jiyong-ah', kelimesini duyduğu andan beri ikisini yakından süzüyordu. Hyuna'ya dikkatle bakarak baştan aşağıya doğru süzdü. Sol gözünün altındaki bene kısa bir bakış attı.

"Sen Hyuna mısın?" diye sordu Jiyong'a çarpan çocuk.

Jiyong, gözlerinin şaşkınlıkla açtı. Hyuna'nın kulağına eğilerek heyecanla fısıldadı.

"Koşalım!"

İkisi hızla koşmaya başladı. Çocukla ile kız arkadaşı ikisine şokla baktı.

"Gdragon ve Hyuna. Bu gerçek mi?" diye fısıldadı kız.

İkili bir süre koştuktan sonra nefes nefese girdikleri sokağın duvarına yaslandılar.

"Bu çok heyecan vericiydi!"

Jiyong, genç kızın kahkahasına katılarak güldü. Hyuna'yı duvarla kendi arasına alarak kulağına dudaklarını bastırdı. Parmaklarını boynuna götürerek şah damarını okşamaya başladı.

"Daha heyecan verici bir şeye ne dersin?"

Hyuna, genç idolün dudaklarına bakarak fısıldadı.

"Daha heyecan verici ne olabilir ki?"

Jiyong, şehvetli bir biçimde güldü.

"Bilmem." Diye fısıldayarak genç kızın dudaklarına yaklaştı. İkisinin nefesleri birbirine karışırken genç kızın parmakları Jiyong'un ensesinde saçlarına gitti. İstediği kadar okşayamayınca sinirlenerek genç idolün şapkasını yere doğru fırlattı. Dudaklarını üzgün bir biçimde büzdü.

"Saçlarını yeterince okşayamıyorum."

Jiyong, çarpık bir biçimde gülümsedi.

"Ben kedi miyim?" diyerek genç kızın dudaklarını diliyle aralayarak parmaklarını Hyuna'nın tişörtünden içeri doğru soktu. Hyuna, nefes vermek için başını arkasındaki taş duvara doğru yasladı. İnlememek için dudaklarını ısırdı. Jiyong ise kararan gözlerini genç kızın bitter çikolata rengindeki koyu gözlerine dikti. Dizini genç kızın bacak arasında yerleştirdi.