Little do you know

Bölüm 16

Osaka Dome konser için sıkı bir biçimde hazırlanıyordu. Jiyong hala Japonya'da yapacakları ilk konseri Osaka'da olmasından dolayı gün boyu somurtup durmuştu.. 5 grup üyesi ve BB Entertaiment'in önemli birkaç yöneticisi ile toplantı yapmaya karar verilmişti konser öncesi. Osaka Dome, içindeki toplantı odasında Jiyong sekreterinin eline verdiği raporu inceliyordu.

"Jiyoon, burada neden daha önceki Japonya'da yaptığımız konserlere ait veriler yok?"

Sekreteri, yutkunarak elindeki diğer dosyayı uzattı.

"Buyurun, efendim."

Jiyong, diğer verileri de ciddiyetle okudu.

"Neden karşılaştırmalı tablolara ve grafiklere yer vermedin?"

Seungri, liderlerinin sinirlenmeye başladığını farkedince elini söz almak ister gibi havaya kaldırdı. Boğazını sesli bir biçimde temizledi. Jiyong'un sorgulayıcı bakışlarının kendisine yöneldiğini görünce tedirgin bir biçimde güldü.

"Bence önemli olan bu gece eğlenmemize bakmak."

TOP, elindeki kalemi masaya bırakarak siyah deri sandalyede geriye doğru yayıldı.

"Haklı Jiyong. Bence artık bu işi keyif alarak yaptığımız günlere geri dönmeliyiz. Yani... Bu hepimizin asker dönüşü promosyonlarına döndüğü ilk zaman ve millete sataşmanın bir faydası yok."

Jiyong, sinirle kahkaha atarak elindeki raporları masaya hızla çarptı.

"O zaman... İçinizden biri eminim CEO'luk oynamak isteyecektir."

Young Bae, sakin bir biçimde ayağa kalktı.

"Jiyong, bence-"

"YETER!"

Sesi kesilen Young Bae, ayağa sinirle kalkan Daesung'a şaşkınlıkla baktı. Normalde bu şekilde parlamazdı. Bu sefer gerçekten arayı bulmayı düşünmüyor gibiydi. Özellikle son 2 gündür yaşadıkları düşünülürse...

"Bir çocuk gibi davranmayı kes, Jiyong. Bigbang'ı dağıtmak mı istiyorsun? Peki, yapalım. Ama eğer şarkı söylemek istiyorsan, buna karar vermenin tam zamanı. Artık senin hayatına devam edemeyip de geçmişte yaptığın hatalarını sinirini bizden çıkarmana dayanamıyorum. Bir kez olsun gerçek bir yönetici gibi davran ve ağlama."

Lafını bitirdiği gibi genç adam kendisini salondan dışarı attı.

TOP, gözlerini devirerek önündeki telefonun ekranına dokundu.

"Bence haklıydı. Artık kendine gel, Jiyong."

Young Bae, hayal kırıklığı dolu bakışlarını Jiyong'tan ayırarak Daesung'un arkasından dışarı çıktı. Jiyong, utanç ve sinirle karışık bir biçimde gözlerini kapadı. Son 5 yıldır, her gece kabuslarla dolu uykularından panik ataklarla uyanıyordu. Birkaç kez psikoloğa insomnia şikayetleriyle gitmişti ama sorun hep kafasındaydı.

Lanet kafasının içindeydi.

Grup üyelerinin neden hala yanında kalmaya devam ettiğini bilmiyordu.

"Hyung, lütfen hayatına devam et."

Yaşlı gözleri, yanındaki Seungri'ye kaydı. Toplantı odasında sadece ikisi kalmıştı. Lider, grubun en küçük üyesine gülümseyerek baktı. Elinden geleni yapacaktı. Ama önce Daesung'tan özür dilemeliydi.

.

.

.

"Eee, mesaj attın mı?" diye sordu Young Bae. Daesung sinirle tişörtünü yere fırlatarak parmaklarını saçlarının arasından öfkeyle geçirdi.