4.

6.3K 549 112
                                    

Bir keresinde büyük bir boş anıma denk geldiğinde içinde motorsikletli kötü çocuk-masum kız itemleri bulunan ucuz yapım, İtalyan bir gençlik filmi izlemiştim. Film kötü çocuğun savurduğu bir cümleyle başlıyordu. Ve bu cümle bana o kadar yakın gelmişti ki kendime eziyet edip o filmin sonunu getirmiştim. Genelde bu tarz anlatılarda filmin adı, konusu ve sonu çok merak edilir. Ben bunu kırıp filmin sonunu söylemeliyim ki filme karşı hiçbir ilginiz kalmasın.. O yüzden masum kız masumluğunu kaybettikten sonra kötü çocuğun kendisine hiç uygun olmadığına karar veriyor ve çok beyefendi, bir o kadar zengin komşu çocuğuyla evleniyor. İşte bu kadar..

Her neyse...

'Bir gün bir şey olur; öylece dikilir, etrafındaki hiçbir şeyi istemediğinin farkına varırsın.'

Çoğu zaman hissettiğim bir duyguyu kötü bir çocuk yüzüme vurduğunda yeniden düşünmeye başladım. İnsanlara güvenmiyordum ve bu bana bazen özgüvenimi kaybettiriyordu. İnsanların acizliğini gördükçe benim de öyle olabileceğim geliyordu aklıma. Sonra bir şey oldu... Bu kadar ince düşünen sayılı kişilerden olduğumu farkettim. Çevremdekileri kolayca silebiliyordum. Zeze'nin söylediği gibi, onları öldürüyordum. Ta ki bana hiçbir şey hissettirmeyene kadar her birini içimde öldürüyordum. Bu yüzden insanları istemediğimi farkettim. Bana yakın olmaları, benimle ilgilenmeleri, konuşmaları, hareket etmeleri kimi zaman beni rahatsız ediyordu.

Ben de eşyalara önem vermek istedim.  Parayla satın alınanlara... Eğer bir şey için ne kadar çok para harcarsan o kadar değerli oluyordu. En sonunda insanlar değerini göstermek için çok fazla para harcayarak birbirlerine hediye almaya başladılar. Bunlar değerli hissettirmemeliydi. Çünkü duygudan yoksundular. Ve en sonunda bir kez daha sevemedim insanları. Eşyalar da yitirdi güzelliğini, menfaate dayanırken sevmek zordu zaten.
İşte, o noktaya geldiğinde de seni mutlu eden pek bir şey kalmıyor etrafında. İnsanları, eşyaları, parayı istemiyorsun. Sessiz ve nefes alması kolay bir yere gitsen yetecek, biliyorsun.

Ben duyguları değiştiren mental bir enerjiye sahibim. Anlatabileceğim en basit şekliyle tam olarak böyle. 
Bu yolla insanların beni sevmesini sağlayabilirim, güven duygusu oluşturabilirim, en zoru olmasına rağmen eğer zorlarsam unutturabilirim. Ancak ben buna nasıl inanabilirim? Demek istediğim şu; düşünün ki iskambil kağıtlarından bir ev inşa ediyorsunuz, kesinlikle sağlam olmadığına emin olduğunuz bir ev... İçinde yaşamak ister miydiniz?
İnsanların duygularında oluşturduğum dalgalar sahte. Bunu bilerek nasıl birinin beni sevdiğinden mutluluk duyabilirim? İşte bu çok zor.

Bu yüzden arkadaşlarımdan uzaklaştım, onların duygularını etkilemekten korkuyordum. Yanımda sadece ailem kalana kadar hepsini teker teker öldürdüm içimde.

Tina Kanadalı olmasına rağmen Korede kesinlikle yabancılık çekmeyen bir yabancı. Gözleri hafif çekik ve elmacık kemikleri belirgin, pizza dükkanında garson ve müşteri çekmekle görevli. Bir süpürge kadar iyi bir çekim gücüne sahip olduğu su götürmez bir gerçek. Onunla ilişkimize ne kadar arkadaşlık denir, bilmiyorum. Bana bir zararı yok, nefret ettiğim bir alışkanlığı yok ve fazla gereksiz konuşmuyor. Bu yüzden onun bana yaklaşmasına izin veriyorum.

Dükkanda yediğim tüm öğle yemeklerimde bana eşlik eden kişi Tina'ydı. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Bay Chang'tan gizli yan dükkandan tavuk sipariş ettiğimiz için içim biraz sızlıyordu. Tüm gün boyunca soluduğumuz pizza kokusu bile fazla geliyordu, her gün onu yemek şöyle dursun.

" Arka caddedeki özel kurs merkezini biliyorsun değil mi? " dedi tavuğundan bir parça yedikten sonra. Ağzındakini hala bitirmemişti.
Başımı sallayıp yemeğime devam ettim.
" Resim eğitmenliği için başvurdum. Sanırım beni seçecekler. "

MARIGOLD • pjm ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin