25.

2.5K 257 50
                                    

Geçiş bölümü gibi oldu. Çok bi hareketlilik yok :(

Venüs yıldızları grubumuzda ayağına değen taşa bile sevgi duyabilecek bir arkadaşımız vardı. Ryu Tak. Her zaman benimle uğraşır, zıtlığımızda güzel bir uyum olacağını savunurdu. O zamanlar sadece eğleniyorduk. Ayrıca Ryu Tak'a karşı küçük de olsa duygularım vardı. Ah, yanlış anlaşılmasın... Ondan az da olsa nefret ediyordum, hepsi bu. Çünkü Ryu Tak manyak gibi her şeyi seviyordu. Sürekli çiçek, böcek, kalem, yaprak, gibi aklınıza gelemeyecek daha birçok şeyi sevdiği gerekçesiyle bizimle paylaşıyordu. Hepsinin özenle fotoğrafını çeker ve arşivlerdi.

Kierkegaard, onun sevdiği filozoflardan biriydi. Bize 19. yüzyılda yaşamış bu adamın heykellerinin resimlerini atar, söylediği özlü sözleri bizimle paylaşırdı.
"Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir."
Siyah arka plana küçük puntolarla yazılmış bu sözü attığında birkaç defa okumam gerekmişti. Öyle ki kısa sürede bu adamın garip ismi de, sözü de aklıma kazınmıştı.

Başarısızlığa uğramış sevgi... Ne anlama geliyordu bu? Daha sonraları anlamıştım işte. Babama olan sevgim başarısızlıkla sonlanmıştı, ablama olan sevgim de aynı başarısızlığa mahkumdu. Sevememiştim kimseyi. Başarısız oldukça pes etmiş, diğer insanlar için sevginin ne olduğunu unutmaya çalışmıştım. Ve ben bunda bile başarısız olmuştum şimdi, unutamamıştım.

Jimin'in kollarından omuzlarıma değen sıcaklığı bana bu sözü hatırlattı aniden. "Nefret, başarısızlığa uğramış sevgidir." Sırf heykelleri ruhsuz görünüyor diye nefret ettiğim Kierke ne kadar da haklıymış oysa ki... Her başarısızlığımın sonunda nefrete yüklenmiştim haliyle ve yakın bir zamana kadar en az trafolarda akan elektrik gibi nefretle dolmuştum, damarlarımda yüksek bir nefret akımı vardı.

Jimin'in kollarından omuzlarıma değen sıcaklığı başarısızlıklarımla geçirdiğim yılları hatırlatmıştı bana. Ne güzel seviyordu Jimin... Babam gibi hemen pes etmemiş, direnmişti bana. Ablam gibi lanet özelliğimi kullanılabilir bir eşya olarak görmemişti. Aslında beni bir ucube olarak görmemesi bile minnetimi kazandırırdı ona.

Yıllarca yanımda duran ve beni tamamen sevgisizlik çölüne atmaktan kurtarıp aramızda nehirler akıtan küçük kardeşim de beni bırakıp gitmeye hazırken şu anki hissettiğim sıcaklık gözlerimin dolmasına neden olmuştu.
"Jimin..." dedim güçsüz bir sesle. "Ben de mutlu olmayı hak etmiyor muyum? O kadar kötü biri miyim, söylesene. Neden senden önce kimse böyle sarılmadı bana? "
Titreyen sesim Jimin'in tişörtüne değerken henüz ellerimi nereye koyacağıma karar vermemiştim. Dizlerimin üzerinde öylece duran ellerimdeki soğukluğu hissediyordum.

Gözlerimden birer damla yaş aktığında ürperten soğukluktaki ellerimle yaşları sildim. Sonra Jimin'in beyaz tişörtünü sıktım, güç almak istiyordum sanki. Dışardan bakıldığında bir dram filminin en ağlak sahnesini çekiyor gibi görünüyor olmalıydık. Yaşadığım şeylerin gerçek olmamasını, bir film olmasını ne çok isterdim.. Ancak hayat hiçbir zaman adil yaklaşmıyordu bana, bunu kabullenmiştim artık.

"Tanrı bu anı beklemiş olmalı. Asıl şimdi ihtiyacın vardır belki bana." Yumuşak sesine iç çekmelerimden biri karıştı. Başımı iki yana salladım. "Her zaman... Her zaman ihtiyacım vardı."

Aylarca direnmiştim belki de Jimin'e... İnkar etmek daha kolaydı kabullenmekten, ben de reddetmeyi seçmiştim. İçten içe nasıl istediğimi bilmeden. Buna ne kadar ihtiyacımın olduğunu önceden fark edememiştim. Boştan yere avutmuştum kendimi. Hak ediyordum, tüm yalnızlıklar bana yakışacak şekilde soyutlanmak istemiştim.

Jimin onun için zor olduğunu düşündüğüm pozisyonunda artık yorulmuş olmalıydı ki dizlerini kırmaktan vazgeçip kollarını omuzlarımdan çekti ve tamamen ayağa kalktı. Ağlayışımı saniyeler sonra geride bırakabilmiştim ancak. Birkaç hıçkırık ve arada bir burnumu çekmem dışında tamamen sessizdik. Kendimi küçük çocuklar gibi hissediyordum. Düşerek dizlerimi yaralamış, birilerinden ilgi görünce ağlamaya başlamış ve ardından gözlerimde yaşlarla kötü kötü burnumu çekmiştim. Ama şu an için hiçbir şekilde utanç duymamıştım Jimin'in yanında. Aksine sıkışan kalbimin duvarları geri çekilmişti az da olsa.

MARIGOLD • pjm ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin