3.

6.4K 598 142
                                    

> Jeon Sae Ra'nın yaşını 23 olarak değiştirdim. 25 biraz büyük geldi gözüme sfsfg neyse iyi okumalar 💕

-

" Oh! Sae Ra! " Jimin beni görür görmez aniden bağırınca salondaki nerdeyse herkesin dikkatini çekmiştik. Başımı eğip saçlarımı gözlerimin önüne doğru getirmeye çalışırken " Yani.. Bayan Jeon. " diye düzeltti kendini.

Bakışlarım yerde, yolu bulmaya çalışıp sandalyelerden birine oturdum. Biraz da ucuna doğru kayarak kendimi kamufle etmeye çalıştım. Jimin yüzünden fazlasıyla dikkat çekmiştim zaten ve ben ilgiye alışık biri değildim.
İnsanların meraklı bakışlarından ve fısıltılarından nefret ederken müdüre olduğunu tahmin ettiğim kadın mikrofon denemesi yapmaya başlamıştı. Böylece salondan kıpırtılar yükselmiş ve dikkatler benim üzerimden çekilmişti.

Başımı kaldırıp kürsüye baktığımda Jimin, ona nasıl hitap etmeliydim bilmiyorum, bakışlarını rahatsız edecek kadar dikmişti üzerime. Sorunu neydi bilmiyorum? Ya da yine ne bela açacaktı başıma?

Müdürenin konuşmasına ve toplantının işleyişine dair bahsettiği şeylere adapte olmak üzerimde hissettiğim bakışlar yüzünden biraz zordu. Kaşlarımı çatıp Jimin'e tehditvari saydığım bir şekilde baktım. Giydiği siyah takım elbiseye yakışmayacak derecede dudaklarını büzdü ve gözlerini masanın üzerinde birleştirdiği ellerine indirdi. Şimdi biraz daha rahatlamıştım.

Liseye dair özlemediğim şeylerden biri kesinlikle müdürenin dakikalar boyunca konuşmasıydı. Yani ne anlatıyordu bu kadar, anlatmasa neyimiz eksik kalırdı? Merak ediyordum ama bir türlü cevabını bulamıyordum. Tüm gün odasında oturmaktan sıkılıyor olmalıydı.

Sonunda sınıf ve branş öğretmeleriyle konuşmamız gereken zaman dilimine geldiğimizde rahat bir nefes aldım. Birazdan tüm söylenenlere başımı sallayıp kısa sürede buradan kurtulacaktım.

Jungkook'un sınıfının öğretmenini bulmak için kürsüde göz gezdirdim. Sonunda bulduğumda diğer birkaç veliyle daha yanına gittik ve genel bir bilgilendirme dinledik. Hepsine başımı salladım. Jungkook tiyatroyla ilgilenmezdi, zaten bir kulübe üyeydi ve ders çalışması için fazlasıyla üstüne düşüyordum. Bunlar hep bilindik, sıradanlaşmış konulardı. Öyle ki muhatap olduğum öğretmenin tüm bu söylediklerini artık ezberlediğine bahse girerdim.

Jungkook'un yaşlı sınıf öğretmeni beni başka bir branş öğretmene yönlendireceğini söylediğinde ofladım. Bu tarz toplantılardan nefret ediyordum. Kore Dili ve Edebiyatı dersinin sorumlusunu bulmak için masaların üzerinde bulunan kağıtları gözden geçirdim. Ve evet, Park Jimin yeniden sahalarda.

Sıkıntıyla yanına ulaştığımda elinde uğraştığı kağıtları bırakarak başını kaldırdı ve gülümsedi. Ben gülümsüyor muydum? Hayır. Pozitif herhangi bir davranışta bulunuyor muydum? Hayır. Ama Park Jimin son derece olumlu bir enerjiyle beni bekliyordu.

" Jeon... Jungkook. Değil mi? " dediğinde başımı sallayarak onayladım.
Nasıl denk gelmişti de benim biricik kardeşim bu adamın öğrencisi olmuştu?
Şimdi tüm yıl boyunca Park Jimin ile uğraşmak durumda kalacaktım.

Az önceki gülümsemesini ufacık bir belirtisi kalmayacak kadar yüzünden silip son derece ciddi bir havaya girince şaşırmıştım haliyle. Yüz hatları çok yumuşaktı ve ciddi görünmesi biraz zordu onun için. Yine de başarmıştı bunu.

Boğazını temizleyip konuşmaya hazırlanırken masanın önündeki plastik, ucuz sandalyelerden birine oturdum. Diğer öğretmenlerin masası kadar kalabalık değildi, kalabalıktan hiç hoşlanmazdım ve bu çok iyi olmuştu.

MARIGOLD • pjm ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin