23.

2.5K 261 157
                                    

Jimin ile ilk karşılaşmamızı hatırladım. Altında yine şimdiki gibi gri bir eşofman vardı. Gerçi Jimin neredeyse çoğu zaman bu eşofmanı giyiyordu. Üzerine de beyaz tişört... Bazen tişörtlerinin göğsünde marka oluyordu, bazen de önünde renkli resimler ya da yazılar oluyordu. Hava serinken üzerine yine sade renklerde bir hırka alıyordu. En çok da o mavi hırkasını kullanıyordu. Gökyüzü mavisi, iç rahatlatan bir renk... Benim en sevdiğim hırkası muhtemelen oydu.

Bu haline öyle çok alışmıştım ki onu her zaman böyle görmek istiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu haline öyle çok alışmıştım ki onu her zaman böyle görmek istiyordum. Giyimi konusundaki istikrarı sayesinde görüyordum da...

Jimin'de asla değişmeyen bir şey daha vardı. Gülümsemesi...

Berrak bir gölete baktığınızı düşünün. Dipteki çakıl taşlarını, hafif dalgalı suyu, belki küçük bir balığı... İşte, Jimin'in gülümsemesi göletten daha berraktı. Gülüşlerinin dibindeki üzüntüsünü de görebiliyordum, neşesini de...

Aklıma benim yanımda savurduğu gülüşleri geldi. Dibi görebiliyordum ve o her zaman mutluydu. O an benim nasıl göründüğümü merak ettim. Benim sularım biraz bulanıktı, net seçemezdiniz duygularımı. Ama mutluydum. Jimin'in yanında nasıl dünyadan soyutlandığımı, lanetimi unutarak nasıl rahat olduğumu hatırlıyordum. Çünkü Park Jimin kurallarıma uyarak son derece dikkatli oluyordu, böylece benim ekstra bir dikkate ihtiyacım kalmıyordu. Ben aslında ne kadar inkar etmeye çalışsam da iyiydim. Duvarlarımı yıktığımda asıl hislerimi görebilmiştim şimdi. Ve bu kadar geç olması başlı başına benim hatamdı.

Aslında çoktan sayısız hataya bulaşmıştım. Jimin'i ötelemiş, sürekli bahaneler üretmiş, onun saf duygularına gem vurmuştum. Ayrıca yıllarımı sevgisiz geçirmiştim. Ah.. ne aptalca.

" Çok fazla dalıp gidiyorsun. "
Jimin en sonunda konuştuğunda başımı müzik seslerinin doluştuğu lunaparktan indirdim ve motorsikletin anahtarını çıkararak cebime attım. Jimin çoktan motorsikletten inmiş yanı başımda benim gerçekliğe dönmemi bekliyordu.

Daha önce hiç lunaparka gitmemiştim. Bazı korkularım vardı ve o kadar neşesiz kalmıştım ki gençliğimde, bu tarz şeyler bana sevimli ya da eğlenceli gelmiyordu. Ama şimdi motorsikleti buraya sürmüştüm. Çünkü artık tabularımı yıkmak, bahanelerimin hayatıma mâl olmasına engel olmak istiyordum. Yapacaktım da... Ben o kadar güçlü olmasam bile Jimin güçlüydü, biliyordum.

" Uzun zamandır gelmemiştim. " dedi birkaç adım atarak. Sesini zar zor duymuştum çünkü gürültülüydü etrafımız. Yanına yaklaştım ve tıpkı onun gibi havada dönen büyük oyuncakları izledim.

" Ben daha önce hiç gelmemiştim. "
Jimin şaşkınlıkla bana döndüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım ve normal bir şeymiş gibi omzumu silktim. Aslında zaten normaldi, herkes lunaparka gidecek değildi.

Aramızda sorunlar olmasına rağmen akışına bırakmıştık sanki. Jimin ile hiç küsemeyecekmişiz gibiydi, her zaman bir şekilde birbirimize çekiliyorduk.

MARIGOLD • pjm ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin