19.

3.4K 324 131
                                    

Oh be şu bölümlere gelebildik sonunda. Neyse... Eğer hala Park Jimin'e aşık değilseniz, bundan sonrası için hazırlıklı olun :)) 🙆🏻

" Kadınlar birer büyük çocuktur, Marcenat. Masal duygularını yitirmemişlerdir. Hem onlar için gerçek yaşamın çerçevesi öyle dardır ki, hep sıyrılmak isterler bundan. "
Park Jimin elindeki bıçakla çok iyi kesilmemiş pizza dilimlerini ayırırken öylesine bir şeymiş gibi söyledi.

Böyle uzun şeyleri ezberleyebiliyor olması beni son derece şaşırtıyordu. Aklında daha kim bilir kaç tane şiir ya da kitap alıntısı vardı. Hafifçe açılan dudaklarımı birbirine bastırdım ve omzumu silktim.
" Marcenat olmadığıma eminim. " dedim. " Gerçek hayatın tam içindeyim. "

Dişlerini rahatlıkla görebileceğim kadar büyük bir gülümseme bahşetti önce. Bıçağı elinden bırakıp parmaklarını birbirine kenetledi ve bana olan bakışları altında çenesini birleştirdiği ellerine yasladı.
" Bu kitabı sana verebilirim. İçinde kendinden bir şeyler bulabilirsin. "

Başımı iki yana salladım.

" Hadi ama~ Gerçekten beğeneceksin. " dedi sevimli bir şekilde. Benim o an düşündüğüm şey yaşlı teyzeler gibi 'şu yaşta yapılacak şey mi' olmuştu.
"Az önceki gibi altını çizdiğim cümleleri sürekli okumaktan ezberimde kaldı çoğu şey. "

Merakıma açıklık getirdiğinde anlayışla başımı salladım. Aklıma kapı aralığından gördüğüm dev kitaplık gelmişti. Oradaki tüm kitaplardan bir şeyler ezberlemiş miydi? Tüm o kitaplarda kendinden bir şeyler bulabilmiş miydi?

Jimin birkaç gündür akşam yemeklerini burada yiyordu, eğer saat dörtte yenen öğüne akşam yemeği deniyorsa. Söylediğine göre özellikle sakin saatleri seçmesinin nedeni benimle daha rahat konuşabiliyor olmasıydı. Mutfakta fazla işim olmuyordu, bu yüzden ön tarafta Taehyung ile vakit geçiriyor, Chang amca yokken kasa ile ilgileniyordum.
Jimin geldiğinde ise tüm ilgimi üzerine çekmeyi başarıyordu.

" Madem ısrar ediyorsun... " Sonlara doğru kısılan sesimle sevincini dışa yansıtarak yeniden güldü. 'Kadınlar birer büyük çocuktur. ' alıntısını yapan bir erkekle karşılıklı oturup sohbet ettiğimi sanıyordum işte ben de...

Dükkanın kapısı neşeli sesler eşliğinde açılırken hemen ayağa kalktım ve yeni gelecek müşterileri karşılamak için kapıya yöneldim.
Soon Ra tüm ihtişamıyla ve deri taytıyla koluna taktığı hippi tarzı adamını çekiştirerek tabiri caizse içeri dalmıştı. Onu burada beklemiyor olmak benim sorunum değildi, değil mi?

Gözleri benimle kesişince dudağı sol gamzesine doğru kıvrıldı. Alaycı bir bakışla önce bana daha sonra önünde beklediğim masaya göz attı.
" Bakın burda kim var? " dedi yanındaki adamın omzuna attığı kolunu indirirken. Ceketinin yakasını düzelttikten sonra da şöyle bir saçını savurdu. Soon Ra'nın herkesi kendini hayran bırakan iğrenç solucandan saçları...

" Keşke sen yok olsaydın. " İstemsizce çatılan kaşlarımla karşılık verdiğimde Jimin'in huzursuzluk içinde hareketlendiğini farkettim. Tabağında kalan pizza dilimlerini yemeyi bırakıp yerinden kalkmaya tenezzül etmeden sandalyesiyle birlikte gürültülü bir şekilde onlara döndü. Kaşları havaya kalkmış, ne olduğunu çözmeye çalışıyordu.

Soon Ra gülerek yanındaki adamı omuzlarından itti ve masaya daha çok yaklaştı. Jimin'i farkettiğinde bakışlarına bir seviye daha alaycılık eklendi.
" Bakıyorum kendine arkadaş edinmişsin. "

" Sen de yeni bir oyuncak... " Başımla iri kıyım adamı işaret ettim. Çoktan nefret etmiştim o adamdan.

" Gerçi o büyülerinle insanların aklını karıştırman çok olası. Bunu da mı büyüledin? "

MARIGOLD • pjm ☑︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin