thirty nine

14.9K 1.3K 713
                                    


Selam kızlar! Pazartesiye geçiş yapmadan bir bölüm atayım dedim, umarım beğenirsiniz.

Sınır: 40 vote 

diyorum yavaş yavaş artıyor biliyorum ama verilmeyecek bir sayı değil ~

Hepiniz öpüldünüz, iyi okumalaar! 

Not: Bölüme ithaf isteyenler yazabilir. :)

Oturduğumuz masada içtiğim meyve suyunu yudumlarken tam köşemde oturan Namjoon' a kötü bir bakış attım. 

'' Gıcık olduğunu biliyor muydun? '' diye konuştuğumda pis pis sırıtmakla yetindi, ardından konuşmaya başladı.

'' Alkol almana izin vereceğimi mi sandın? '' diye konuşarak güldüğünde daha da sinirim bozulmuştu.

Jungkook ile aynı ortamdaydım ve bu çocuk beni ezmekten başka bir işe yaramıyordu. Cidden, bir dersi hak ediyordu. 

'' Bıraksaydın da içseydi bir kereliğine. '' diye gülen Yoongi' yi de terslemek istedim ama bu çocuğu terslemek, pek mümkün değildi. 

Hatta bazen ondan korktuğum bile oluyordu. Bahsettiğimiz kişi Min Yoongi ise, bu normaldi tabii ki.

Onlar kendi aralarında dalgalarını geçerken tam yanıma kurulan çocuktan ses geldi.

'' Zaten alkol hoş bir şey değil. '' diye konuşan kişi Jungkook' un ta kendisiydi. '' Ben olsam, ben de içmene izin vermezdim. '' 

Gözlerimi ona çevirdiğimde tam bana bakıyordu. İçimdeki ses söylediği şeyin üzerine mutluluktan tepinirken, ben heyecanımı bastırmakla meşguldüm. 

Son zamanlarda aramız hep böyleydi. Garip bir elektrik olduğunu hissediyordum, ya da aşık olduğum için bana öyle geliyordu. 

Ama tek emin olduğum şey, artık bana kötü davranmadığıydı. Etrafa göz gezdirdiğimde bir kızın gözlerinin üzerimizde olduğunu olduğunu gördüm, bakışlarını takip ettiğimde ise Namjoon' u buldum. 

Aha. Dalga geçilecek bir şey bulunmuştu bile.

'' Oppa. '' diye seslendim gülerek. '' Bir kız tarafından göz hapsine alınmışsın. '' 

Bakışlarımı takip edip kızı gördüğünde kafasını çevirmekle yetindi. '' Saçmalama, Haru. '' 

Kahkaha attıktan sonra devam ettim. '' İstersen senin için onunla konuşmaya gidebilirim. '' dediğimde Namjoon izin vermeden yine araya Jungkook girdi. 

'' Göz hapsine alınan tek kişi sen değilsin, hyung.'' diye konuştu. Onun bakışlarını takip ettiğimde ise Jaehyo' yu gördüm. Onu fark ettiğimi gördüğünde ise bana doğru gelmeye başladı. 

Namjoon' un sinirlendiğini tahmin edebiliyordum, tabii.

Masamıza geldiğinde, '' Haru, biraz konuşabilir miyiz? '' diye sordu. Ardından ona ulaşan bakışları fark ettiğinde ''özel'' diyerek ekledi.

Normalde Namjoon' un karışmasını beklerdim, çünkü bu gibi durumlarda hep o yorum yapardı. Ama bu defa farklı birinden ses gelmişti. 

Jungkook' tan. 

'' Ne konuşacaksanız burada konuşun. '' diye konuştu sertçe. Mümkün olsa, kıskandığını bile düşünebilirdim. 

Ama gerçekten, kıskanmış olabilir miydi? 

Jaehyo' nun alayla gülen sesini duyabiliyordum. 

'' Sen kim oluyorsun? '' diye sorduğunda Jungkook' un eli yumruk şeklini almıştı bile. '' Bu gibi durumlarda abisinin karışması gerekiyor, değil mi? '' diyen Jaehyo eliyle Namjoon' u işaret etti. 

'' Hyung. '' diye seslendi Jungkook. '' Haru' ya karışabilir miyim, izninle? ''

Tabii, bu durumlarda beni asla yanıltmayan Namjoon beklenen cevabı verdi. 

'' İzin senindir koçum. '' diyen Namjoon' a sinirli bir bakış yolladım. Ardından Jungkook' un eli bacağıma yerleşti, kalkmamı engellemek için. 

'' Bak, artık kendisine karışabilirim, değil mi? '' diye konuştu sinirle. Ah, cidden bu duruma bir son vermeliydim. 

Bacağıma yerleşen eli kaldırıp ayağa fırladım. '' Ben 5 dakikalığına konuşup geleyim, olay da büyümesin. Olur mu arkadaşlar? '' diye konuştuktan sonra çıkışa doğru yürümeye başladım. 

Kısa bir süreliğine jungkook' a kaçamak bir bakış attığımda gözlerindeki öfkeyi anlayabiliyordum. Sinirlenmişti.

Arkamdan Jaehyo' nun ayak seslerini de fark edebiliyordum. İkimiz de dışarıya çıktığımızda gözleri beni buldu. 

'' Konuşmamız gerekiyorken uzun zamandır konuşamadık. '' dediğinde '' evet '' demekle yetindim. 

Ah, bu çocuk benden hoşlanıyordu. Ve bir arkadaşım bana açıldığında istemsiz olarak kendimi geriye çekiyordum. Nedenini bilemesem de artık onunla aynı ortamda olmak, yakın takılmak beni inanılmaz rahatsız ediyordu. 

'' Bana bir cevap vermeni istiyorum, ama diğer yandan da cevabını biliyorum. '' diye konuştu. '' Onu severken bana gelmeni bekleyemem. ''

Yere dikilen gözlerimi ona çevirdiğimde '' üzgünüm '' diye konuştum. '' Jungkook' u bu kadar çok severken sana şans tanımam büyük bir aptallık olur. Sana bunu yapamam. '' dedim. 

'' Haklısın. '' diye cevapladı. Ona söylemem gereken şeyler olduğunu hissediyordum içten içe.

Gözüm Jungkook' tan başkasını görmezken ona bu şansı vermem imkansızdı, zaten bu hoşlanma olayı çıktıktan sonra ondan uzaklaştığımı bile hissediyordum. Artı, Namjoon diye bir olay da vardı.

'' Namjoon oppa için özür dilerim, ama bilirsin o benim abim. Ve endişelendiğinden yanımda olan herkese atarlanmak hobisi gibidir. '' dediğimde ikimiz de güldük. 

'' İyisin değil mi? '' diye sordu. '' Yani bilirsin, seni üzgünken çok gördüm. '' 

Gülümseyerek cevapladım onu. '' İyi olacağım. '' dedim. '' Her şey geride kaldı, unutmak en güzel çözüm yolu. '' Sonunda konuşmanın bittiğini anladığımızda içeriye doğru geçmeye başladık. 

Jaehyo masasına gitti, ben de masama doğru yürüyecekken kolumdan tutan bir el beni tekrar çıkışa doğru sürüklemeye başladı. Derdi neydi bu çocuğun? 

'' Bu çocuğun amacı ne? '' diye konuştu Jungkook. Gözleri fazla sinirli bakıyordu, ama bunun nedenini anlayabilmiş değildim.

'' Bırak kolumu. '' diye cevapladım. '' Biz aramızdaki meseleyi çözdük. '' 

'' Ha, sana ne oluyor? diyorsun öyle mi, Haru? '' diye konuştu alayla gülerek. '' Unutmaktan kastın neydi? '' diye sorduğunda şaşırmadan edememiştim. Bizi mi dinlemişti o?

'' Bizi mi dinledin sen? '' 

'' Unutmaktan kastın neydi, Haru? '' diye tekrarladı sorusunu. Kolumu tutan eli biraz daha sıklaşmaya başladı. 

'' Sendin. '' dedim. '' Seni unutacağım, anlıyor mu- '' diye konuşmaya çalışırken bir çift dudak sözümü kesmeme sebep oldu. 

Ama dudağımdan değil, yanağımdan öpmüştü beni. O kadar ileri gidememişti, ne yazık ki. 

Şaşkın bakışlarım onu bulduğunda dudaklarındaki gülümseme içimi ısıtacak cinstendi. Ne yapmaya çalıştığını bilemesem de, erimeme sebep olduğu kesindi. 

Sonra bana yaklaşan dudakları kulağıma eğildi. Kokusu burnumda, nefesi kulaklarımdaydı.

'' Unutmaktan kastettiğin bensem, '' diye konuştu, ardından cümlesine devam etti. '' Buna izin vereceğimi zannetmiyorum. '' diye fısıldadı. 

Ardından adımlarını içeriye doğru yönlendirdi. 

İşte şimdi heyecandan ölebilirdim. 

BÖLÜM SONU


lover | jungkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin