Sınır dolduysa bölüm gelir. Bu defa neyime güvenerek yazıyorum bilemesem de;
Sınır: 50 vote (dolduğunda bölüm gelir)
Gözde büyütülecek bir rakam değil, okurken yıldıza basıldığında hemen dolar kızlar. Umarım bölümü beğenirsiniz.
Bu arada taehyung fici yazdım, profilime uçup bi bakın! Umarım okursunuz ve yorumlarınızı merakla bekliyorum.
İyi okumalaar.
Hayatımın en güzel gününü tanımlamaya kalksam aklıma net bir cevap gelemezdi, çünkü buna uyacak bir günüm yoktu.
Bugüne kadar.
Bugün, hayatımda yaşayabileceğim en güzel duygular karşıma çıkmıştı, ve bunu bana yaşattıran kişi Jungkook' tu.
Eskiden ona mesaj atarken, hediyeler yollarken bana hiç bir zaman aşık olmayacağını düşünüyordum, çünkü olan buydu.
O sevgilisiyle mutlu mutlu takılırken, bana onları öylece izlemek düşüyordu. Bu süre zarfında değişen olaylar aklıma geldikçe kafayı yiyecekmiş gibi hissediyordum.
Tam yanımda oturan Jungkook '' Ne düşünüyorsun? '' diye sorduğunda sessiz kaldım bir kaç saniye.
'' Hiç. '' diye fısıldadım. '' Ben hala inanamıyorum. ''
Okuldan çıktıktan sonra bir süre elele dolaşmıştık. Ben utançtan bir an çekmeye çalışmıştım, fakat o '' böyle kalmak istiyorum '' cevabını verince sesimi çıkartmadım.
İşime geliyordu, çünkü ben onun yanındayken mutluydum. Ama heyecan saçma hareketler yapmama sebep oluyordu.
Bütün gün öylece gezdikten sonra parkta bir bank bulup oturmaya karar vermiştik. Onun beni izlediğini biliyordum. Tüm gün dudaklarına yerleştirdiği gülümsemeyle beni izlemişti.
'' O şeyi tüm sınıfın önünde yapmak zorunda mıydın? '' diye sorarken sonunda gözlerimi ona çevirmiştim. Ve yüzündeki gülümseme içimi ısıtmaya yetmişti.
'' Neyi? '' diye sordu sırıtırken. '' Öpücüğü mü? ''
Aniden kafamı çevirdim, çünkü böyle şeyler beni utandırıyordu. En azından şimdilik böyleydi. Sergilediğim davranışla kahkahaya boğulduktan sonra kolunu omzuma atıp beni göğsüne gömdü.
'' Bu haline bayılıyorum. '' diye konuştu. '' O kadar tatlı oluyorsun ki. ''
O öylece konuşurken ben göğsüne sinen parfüm kokusunu içime çekmekle meşguldüm. Ağzımdan çıkan sözden sonra kendime kızmadan edememiştim.
'' Bu kadar güzel koktuğunu bilmiyordum. '' dediğimde gözlerinin bana çevrildiğini hissedebiliyordum, ama ben utançtan kafamı iyice göğsüne gömmüştüm.
Nasıl olurdu da böyle bir şey söylerdim ki? Kesin dalga geçecekti.
'' Hoşuna mı gitti? '' diye fısıldadı, kulağıma doğru. '' O halde seni sık sık kollarımın arasına almalıyım. ''
'' Yapma. '' diye konuştum, göğsüne kafamı yaslamaya devam ederken. Bu çocuk hangi ara bu kadar yapılı olmuştu?
'' Çok heyecanlanıyorum, biliyorsun. ''
Bir iki saniye sonra kafamı göğsünden ayırdı ve gözlerimizin birleşmesini sağladı. Artık bana sevgiyle baktığını hissedebiliyordum ve bu iyi hissetmem için yeterli bir sebepti.
'' Ben heyecanlanmıyor muyum sanıyorsun? '' dediğinde gülmek istedim, çünkü o Jungkook' tu. Yani, benden hoşlanıyor olsa bile benim kadar etki altında hissetmezdi kendini.
'' Benden hoşlansan bile- '' diye konuşacakken sözümü kesti, ama parmağıyla değil.
Dudaklarıyla.
Yaptığı şeyin üzerine gözlerim açılırken kendini geriye çekti. '' Hoşlanmak kadar basit bir kelimeye sığdıramazsın duygularımı. ''
Benim cevap vermediğimi, öylece onu izlediğimi fark edince sözüne devam etti. '' Seviyorum. '' dedi.
Dudaklarımda oluşan gülümsemeyi görünce o da gülümsemesini genişletti. '' Ne ara böyle oldun, diye sormak istediğini düşünüyorum. '' dediğinde evet anlamında kafamı salladım.
Çünkü merak ediyordum. Eskiden bana karşı bir hoşlantı duygusu beslemiyordu. Ufacık olsa bile. Şimdi böyle olduğunu söylemesi güzeldi, tamam. Ama bazen garip hissediyordum. Yaşadığım şey koca bir yalanmış gibi.
Sanki bir oyunun içinde duruyormuş gibi.
'' Eskiden seni sevmediğim doğruydu. '' diye konuşmaya başladı. '' Hatta mesaj atanın sen olduğunu öğrendiğim an, sana çok sinirlendim. ''
Gözlerine dikilen gözlerimi çekip yere indirdiğimde çenemde elini hissettim. Kafamı kaldırıp ona bakmamı sağladı. '' Gözlerini benden ayırma, Haru. '' diye fısıldadı.
'' Fakat sonra bir şeyler değişti. '' dedi. Bunu söyledikten sonra kaşları hafiften çatılmaya başlamıştı. '' Eskiden her gün yanımda hissettiğim kız, artık benden uzaklaşmaya başlıyordu ve dürüst olmak gerekirse; bu hoşuma gitmedi. ''
Ben öylece onu izlerken o da cümlesini devam ettirdi. '' Seni başkalarının yanında gördüğüm an sebepsizce sinirleniyordum. Sen beni seviyordun, başkasıyla ilgilenmen sinirimi bozuyordu. ''
'' Bahsettiğin kişi Jaehyo, değil mi? '' diye sorduğumda beni onayladı.
'' Daha sonra senin üzüldüğünü her görüşümde içimde bir şeyler kırılmaya başladı. Suçlu hissediyordum. Ben yara bere içerisinde kalırken yanımda çocuklardan önce sen koştun. Çünkü bana aşıktın. '' diye konuştu.
'' Bunlardan sonra benim de duygularım değişti. Zaten değişmeye başlıyordu, ben kendime ne kadar kızsam da seni her görüşümde daha da bağlandığımı biliyordum. '' dedi, yanağıma ulaşan eli yanağımı yavaşça okşarken. '' Sen benimdin, başkasına yakınlaşmana göz yumamazdım. '' diye cümlesini sonlandırdığında içimde kelebeklerin uçuşmaya başladığını biliyordum.
Ona mesaj attığım ilk gün bunun olacağını söyleseler hayatta inanamazdım. Bu zamana kadar hep onun dengi olmadığımı düşünüyordum.
Yavaşça ayağa kalktığımda o da benimle birlikte oturduğu yerden kalktı. Ve o an parmaklarımın ucunda yükselip kollarımı onun boynuna doladım.
O da ellerini belime atarak beni kendisine bastırdı iyice. Sonsuza kadar böyle kalabilirdim.
'' Beni kendine alıştırırsan, uzak kalmam mümkün olmayacak. Biliyorsun, değil mi? '' diye konuştuğumda '' Bundan şikayet etmem. '' cevabını verdi. Kollarımı ondan ayırıp biraz uzaklaştığımda gözlerimi gözlerine diktim.
'' Namjoon. '' dedim. '' O ne olacak? ''
'' Ne demek istiyorsun? '' diye sorduğunda '' Ya buna engel olursa? '' diye sorduğumda kahkaha attı. Biraz ciddi olsa, olmaz mıydı?
'' Gülme! '' diye kızdım, ama başarılı olmamıştı. '' Yanımda erkek sinek bile olsa deliye dönüyor. ''
'' Endişelenme, Haru. '' dedi gülümseyerek. '' Hyung diğer erkeklere karşı sert olabilir, ama beni kabulleceneğini ikimiz de biliyoruz. ''
Cevap vermeme fırsat vermeden bir kaç saniye içerisinde beni kollarının arasına aldı. '' Şimdi, '' diye fısıldadı.
'' Diğer sevgililer gibi davranmaya başlayabilir miyiz artık? ''
'' Nasıl yani? '' diye sorarken aslında ne demek istediğini gayet iyi anlayabiliyordum. Yüzü yüzüme yaklaşırken '' Ne demek istediğimi biliyorsun. '' diye konuştu.
Ardından dudaklarını dudaklarımda hissettiğimde, onu bekletmeden karşılık vermeye başladım. Ben bunu yaparken onun da hoşuna gittiğine adım kadar emindim. Beni sıkı sıkı sararken ben onun kollarının içinde öylece kalmayı diledim.
Hissettirdiği sıcaklık, kokusu beni öyle bir etki altına sokuyordu ki buna engel olmam mümkün değildi.
Onu gerçekten de deli gibi seviyordum.
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lover | jungkook
Fanfictionx : sana mesaj atmaktan vazgeçmeyeceğim jungkook, boşuna uğraşma [ 17.02.17 hayran kurgu #7 ] [ 02.03.17 hayran kurgu #7 ] @fromagustd ve @wandormily ' e ithaf edilmiştir.