Selena'nın ağzından:
''Bir şey bulabildin mi bari?''
Kahve dolu iki fincanı dikkatlice orta sehpaya koyarken, Zendaya'nın kucağında duran ve San Diego'da ki bütün iş ilanlarını gözlerimizin önüne seren bilgisayarın ekranına eğilerek, uygun bir iş ilanı bulabilmek için gözlerimle taramaya başladım. Sabahın 8'inde kalkıp, dönüşümlü olarak kahvaltı yaptıktan sonra, bu sefer Zendaya bilgisayarın başına geçmiş ve bende kahveleri hazırlayıp yanına gelmiştim. Yani uyandığımızdan beri boş olan her anımızda bilgisayardan iş ilanlarına bakıyorduk ve hala bir sonuç bulamamıştık.
Zendaya yorgunca kucağında duran bilgisayarı bana uzattı ve gözlerini kapayıp koltuğa yaslandı.
''Yok yok yok. İşsiz kaldım. Okul için ne yapacağım ben şimdi? Senin aldığın hem eve hem de okula yetmez ki. Okulu mu bıraksam?''
Son cümlesiyle, gözlerimi bilgisayarın ekranından ayırıp en sinirli ses tonumla ona cevap verdim.
''Saçmalama. Okulu bırakırsan şuan ki durumumuz sadece kısa bir süre için değil, ebedi olur''
''Kısa bir süre için işsiz kaldığımı nereden biliyorsun? Bence bana uygun bir iş bulamayacağız. Okul masraflarını karşılayamayacağım ve sen bana bunun için yardım etmeye çalışacaksın böylece evde ki ihtiyaçlarımızı gideremeyeceğiz...''
''Zendaya, yeter. Cidden. İşten çıkalı 3 gün oldu ve bu süre zarfında felaket tellalı gibi dolaşıp durdun. Hayatın sonu değil ya, bulacağız bir şey. Şimdi itiraz istemiyorum, gidip uyuyorsun. Bende bu sırada bakmaya devam edeceğim. Arada bir gelip uyuyup uyumadığını kontrol edeceğim ona göre''
Zendaya isteksizce oturduğu yerden kalkıp odasına doğru giderken ben tekrar bilgisayarın ekranına döndüm. Bugün de buradan bir şey bulamazsak, sokaklarda kapı kapı dükkan gezerek aramaya başlayacaktık.
Taylor'ın ağzından:
''Nasıl yani? Taşınıyor musun?''
Kafamı olumlu anlamda salladım ve Gigi hafifçe burnunu çekip küçük bir çocuk gibi kaşları çatık bir şekilde başını önüne eğdi. O böyleyken kendimi onun annesi gibi hissediyordum ve her an bende onun gibi ağlayabilirdim.
''Gi yapma böyle. Bundan sonra hiç görüşmeyeceğiz demek değil ki bu. Bol bol ziyarete gelirsiniz ve tabi ki bende geleceğim''
''Ah,evet doğru. En son bizi ziyarete sık sık geleceğini söylediğinde 3-5 ay yoktun Taylor''
Martha'nın sitemli sesiyle bu sefer ona doğru döndüm ve 'lütfen' dercesine bakmaya başladım. Kendimi, ilk defa kendi evime taşınacakmışım da ailemi ikna etmeye çalışıyormuşum gibi hissediyordum.
En sonunda Cara ve Karlie dayanamadı ve konuya el atacaklarını gösterircesine oturdukları yerde dikleştiler.
''Kızlar cidden yapmayın böyle. Taylor'ı da ne kadar üzdüğünüzün farkında mısınız? Biz zaten işlerimiz gereği sürekli dünyanın başka yerlerine seyahat etmek zorunda kalıyoruz. Bu da onun gibi bir şey. Sadece bundan sonra Taylor'ı görmek için New York'a gelmek yerine, San Diego'ya gideceğiz''
''Hiçbir şey değişmeyecek yani bebeğim''
Cara Gigi'nin etrafına kollarını dolarken beni savunup onu avuturcasına bu cümleyi sarf etsede Gigi hala burnunu çekiyordu. Fakat sonunda yüzünü kaldırıp kızarmış gözleriyle bana baktı.
''Aramızdan biri bile olsa seni aradığımız her seferde tıpkı burada olduğu gibi yanımıza gelecek misin?''
Yüzüme ufak bir gülümseme yayılırken olumlu olarak başımı sallayıp ekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesinde Kayboldum | Taylena
FanfictionSesini duyduğumda tekrar yazmaya karar verdim. Benim sözlerimi senin sesinden duymak için hayatımın sonuna kadar yazabilirdim.