Uyandığımda yatağın her iki tarafı da boştu. Anlaşılan uyandıkları zamanın üzerinden çok geçmişti ki, ben uykumda bunu fırsata çevirerek tüm yatağa yayılmıştım. Gözlerimi açtığım zaman Selena'nın olması gereken tarafa doğru dönüktüm. Gece de en son böyle uyumuştum ve doğruyu söylemek gerekirse,gözlerimi açtığım zaman da onun küçük,sevimli yüzünü görmeyi isterdim.
İçeriden gelen bazı küçük seslerden dolayı ikisinin de evde olduğunu anlamıştım. Başta biraz şaşırdım. İkisininde işe gitmesi gerektiğini düşünüyordum. Daha sonra fark ettim ki,bugün pazar.
Yataktan kalktığımda üstümde ki geceliği tekrar fark ettim ve yüzümde bir gülümseme oluştu. Gerçekten şirindi. Belki de bende kendime böyle bir şey alabilirdim. Yatağın karşısında ki çantamın yanına gittim ve telefonumu aramaya başladım. Buraya geldiğimden beri bakmamıştım ve kısa bir an için kontrol edebilirdim. Fakat bir türlü telefonumu bulamadım. Tüm çantamı yatağın üzerine boşalttım ve yoktu. Daha sonra aklım başıma geldi. Tatile gelirken telefonumu yanıma almamıştım. Telefonum kendi kendine 41 saat yolculuk yapıp yanıma gelemeyeceğine göre, evdeydi.
Çantamın içinden çıkardıklarımı teker teker geri koyarken bulduğum bir sakızı da ağzıma attım. Ne zamandır çantamda olduğunu bilmiyorum.
Gözüm küçük not defterime ve tam yanına düşmüş olan kalemime takıldığında,beynimin içinde sanki bunu bekliyormuşçasına kelimeler birleşmeye başladı. Yazmak hakkında en sevdiğim şey buydu. Aynı zamanda en çok korktuğum.
Ne zaman kelimelerin bir araya geleceğinden hatta yazacağınız şeyin ne hakkında olacağından bile emin olamıyordunuz. Sadece bir kaç basit kelime birleşiyor ve devamı siz bile fark etmeden geliyordu.
Kalemimi elime aldım ve aklıma gelenleri yazmaya başladım.
And You stood there in front of me
Just close enough to touch
Ve sana dokunabileceğim kadar yakın durdun önümde
Close enough to hope you couldnt see
What I was thinking of
Ne düşündüğümü anlamamanı ummamı sağlayacak kadar yakınYazmaya başladığımda çoğu zaman şimdi olduğu gibi kısa cümleler ya da bunun gibi dörtlükler yazardım. Daha sonra stüdyoya gittiğimde,kendimi bana ait olan odaya kapatır ve orada bunları bir araya getirir ya da çok absürt olduğunu düşündüklerimi silerdim. Böylece bazılarını şarkı haline getirirdim. Oturup bütün şarkıyı yazdığım zamanlar çok az olmuştu. Bu anlar,o duyguyu çok yoğun yaşadığım zamanlardı. Kendimi kaybettiğim anlar.
Yazdığım dörtlüğü kendim de okuduğumda, içimde ki panik, heyecan ve şaşkınlık duygusu bir anda yükselmişti. Dün gece hakkında yazmıştım. Bu cümleler kafamın içindeyken fark etmemiştim ama kağıda döktüğümde bu Selena hakkındaydı. Dün gece ki küçük,uyku öncesi konuşmamız hakkında. Birbirimize dokunabilecek kadar yakın olduğumuz an hakkında. O an ne düşünmüştüm ben bile hatırlamıyordum ama o duygular her neyse, hafızamın derinliklerinde hatırlanıyordu.
Ben yazdığım satırlar ile bakışırken odanın kapısı açıldı. Nedenini bilmediğim bir şekilde,aceleyle defterimi kapattım ve çantama attım.
''Günaydın Taylor. Sana böyle hitap edebilirim değil mi?''
Gelen Zendaya'ydı.
''Tabi ki. Soy adımla hitap etmen,dün akşam aynı yatakta yattığımız göz önüne alındığında biraz resmi olur'' dedim ve ona gülümsedim.
O da bana gülümsedikten sonra yanıma geldi ve karşıma oturdu. İkimizde yatağın içinde bağdaş kurmuştuk.
''Doğru. Şey.. Selena söyledi. Dün akşam geç saatte uyanıkmışsın. Rahatsız mı oldun? Biz sürekli böyle uyuyoruz ve sen dün bize imrendiğini söylediğinde bunun sevimli olacağını düşündük. Eğer rahatsız olduysan kusura bakma''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesinde Kayboldum | Taylena
FanfictionSesini duyduğumda tekrar yazmaya karar verdim. Benim sözlerimi senin sesinden duymak için hayatımın sonuna kadar yazabilirdim.