" Tao nerdesin ? Hadi ama saklanmayı kes hastaneye gitmemiz gerekiyor "
Hastanelerden nefret ettiğini biliyordum. Fakat şu an ki durum o kadar karışık ve acımasızdıki.. gitmekten başka seçeneğimiz yoktu.
" Tao çık şu saklandığın yerden. Bak bende yanında olacağım. Hadi Tao !"
Yavaşça elbise dolabının içinden çıktı. Ah cidden oraya bakmak hiç aklıma gelmemişti !
" kris istemiyorum "
Derin bir nefes alıp yanına gittim. Ellerini tutup gözlerine baktım.
" Bu durumda sana seçenek sunamam tao.."
" tamam ama ne olduğunu söyle ? Ne sorun var bilmiyorum ki. Durup dururken hastaneye gitmemiz gerektiğini söyledin "
Evet , ona bunu söyleyip söylememekte kararsız kalmıştım. Fakat öğrenirse umutsuzluğa kapılacağından emindim. Elimde olsa bu olayı ondan saklardım ama bilmesi gerekiyordu. Şimdi değil.. belki sonra?
" Hastaneye gidince öğrenirsin. Şimdi gidelim lütfen?"
" hayır hayır. Çin'e dönelim. Ben başka hastaneye gitmek istemiyorum. Oraya gidelim kris lütfen "
Başımı olumsuzca salladım.
" olmaz.. buradaki hastane dünyanin sayılı hastenelerinden biri. Burada tedavi olman daha iyi olur. Hem bende orada olacağım. Lütfen sorun çıkarma tao. Gidelim artık ?"
Gözlerinden bir an endişe belirtisi geçti. Fakat her zaman yaptığı gibi aninda kendini toparladı.
" tamam kris. Gidelim.. ama yanımda ol"
" Her zaman yanında olacağım "
***
Hastane kapısından girince odama ilerledim direk. Tao da yanımdayken içeri girip kapıyı kapadım. Ne yaparsam yapayım yanımdan ayrılmıyordu.
Buradaki hastane Çin'deki hastaneye göre fazlasıyla büyüktü. Düzen ve dsiplin son düzeydeydi. Asla karmaşıklığa yer verilmiyordu.
" Tao beni burada bekle-"
Sözümü kesmesiyle sustum
" Hayır. Bırakma beni. Bende geleceğim "
" Tao başhekimle konuşmam gerekiyor. Hemen dönerim. Söz veriyorum."
Gözlerini benden alıp yere baktı.
" çabuk dön "
Gülümsedim. Yanağına ufak bir öpücük bırakıp odadan çıktım.
Dün akşam baş hekimle konuşup Tao'nun durumunu söylediğimde gerekeni yapacağını söylemişti. İçimde belirsiz bir korku hissi vardı. Belki de.. yine başaramamaktan , Yine her şeyi mahvetmekten korkuyordum.
Tanrıya yalvarırken baş hekimin odasına geldiğimi fark ettim. Derin bir nefes aldım. Ardından kapıyı iki kez tıklatıp açtım.
Baş hekim tahmin ettiğim gibi Amerikalıydı. Saçları siyah da olsa araya beyazlar karışmıştı. Vücudu ise son derece düzgündü.
Kafasını kağıtlardan kaldırdı. Beni görünce ayaklanıp gülümsedi.
" Wu yi fan.. sonunda senle yüz yüze konuşabileceğiz. Ben Ned winslet. "
Uzattığı elini sıktım.
" memnun oldum bay winslet. "
Oturmamı söylediğinde karşısındaki koltuğa geçtim. İlk başta hastene ile ilgili temel şeyleri konuştuk. Bir süre sonra yutkunup tekrardan konuştum.
" sizi dün aramıştım aslında. Durumu fazlasıyla ciddi olan bir hastam var. "
" ah hatırladım. Raporlarını alabilir miyim ?"
Derin bir nefes alıp çantadaki raporları verdim.
Bay winslet raporları incelerken gözlerindeki umutsuzluk son derece ürkmeme sebep oldu. Raporları iki kez üst üste inceledi. Ardından tekrar bana döndü.
" Tanrım.. kalbi berbat durumda. Son kozlarını oynuyor. Kalbindeki deliğin gün geçtikçe kapanması gerekiyordu. Bir süre sonra delik kapanmak yerine kalbe fazlasıyla zarar vermiş. Korkarak söylemeliyim ki en kısa süre içerisinde kalp nakli gerçekleşmezse kurtulması imkansız"
Endişe dolu gözlerle baktım. Kurtulması imkansızdı
Söylediği cümleler beynimde yankı yapmaya başladı. Seslice yutkundum. Buna izin veremezdim. Ama lanet olsun ki kalp naklini beklemekten başka seçeneğim yoktu !
" kalp naklini en kısa sürede gerçekleştiremez miyiz ? "
Bir umutla sordum.
" hastanemizde kalp nakli için bekleyen çok hasta var bay wu. Ve hepsinin durumu en az Zi Tao'nunki kadar kötü. Hepsi kalp nakli için sırada. Ve korkarım ki zi tao bu sıranın sonlarında. Beklemekten başka yapacağımız bir şey yok. Ameliyat şu an için çok riskli. Böyle bir şeye kalkışırsak kurtulma olasılığı neredeyse %3 "
Duyduğum şey ile gözlerimin dolmasına engel olamadım. Tao gözlerimin önünda çürüyordu , ve benim beklemekten başka yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
Zor da olsa ayağa kalktım
" t-teşekkürler bay winslet "
Oradan ayrıldım hemen. Lavaboya geçtiğimde kimse yoktu. Göz yaşlarımı serbest bıraktım. Böyle olmamalıydı. Elimden sadece ağlamak ve beklemek gelmemeliydi. Onu kaybedersem ..
Devamanı getirmeye gücüm yetmiyordu. Duyduklarım kalbime bir hançer gibi saplanmıştı.
" hayır. Kurtaracağım. Onu kurtaracağım. Böyle olmalayacak "
Derin nefes aldım. Yüzümü yıkadım. Umutsuzluğa kapılmamalıydım. Bu olmamalıydı. Her şey eskisi gibi olacaktı.. kendimi buna inanmaya zorluyordum.
Odaya girdiğimde Tao direk ayaklandı. Yanına gidip gözlerine baktım.
" kris ? Ne oldu yine mi ameliyat olacağım ?"
Yutkundum. Sesimin inandırıcı çıkmasını umarak konuştum.
" hiç bir sorun yok. Kalbin durumu da son derece iyi. Yakında tamamen kurtulacaksın.. her şeyden kurtulacaksın"
Merhaba *-*
Yb geldi aman tanrım. Sınavlar başlasa bile yb atıyorum. Alkış bana.
Sizde bir yorum birde oy verin ki daha sık atayım *-*
Şimdiden teşeke kkk
Yazar kaçar *-*❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Doctor - TaoRis -
FanfictionTao kalp hastaydı.. her şeye alışmıştı. Her gün gittiği doktor bay park'ı da seviyordu. Bay park sayesinde durumu günden güne iyiye gidiyordu. Tao da memnundu. Tabii bay park'ın gideceğini öğrenene dek... bay park yeni doktorunun da en az kendisi ka...