Gökdelen tarzı binanın önüne yaklaştığımda motoru yavaşlattım. Eldivenlerimi çıkarıp çantanın içine koyduktan sonra motorun üstünden indim ve üstümü başımı düzeltirken çok camlı yapıya bakmaya başladım.
Eskiden babam beni birkaç kez şirkete getirmişti. Onun iş arkadaşları beni çok sever ve hep benimle ilgilenirlerdi ama özellikle babamın can dostu Kerem Bey severdi beni. Acaba hâlâ burada mı diye düşündüm. Eğer buradaysa belki küçük bir ziyaret yapardım.
Bunları düşünürken kapıda bir güvenlik belirince istemeden gerildim. Buraya son geldiğimde annemle kavga etmiştim ve güvenliklerden birinden tokat yiyip yaka paça dışarı atılmıştım. Yanlış hatırlamıyorsam annem bana onu kovduğunu söylemişti. Adam için üzülmüştüm. Bizim ailevi sorunlarımızdan işi etkilenmişti çünkü.
Saatime baktığımda şirket için öğle arasının yaklaştığını gördüm. Daha fazla oyalanmadan girmeliydim ki çok fazla durmak zorunda kalmazdım böylece. O yüzden mazileri kafamdaki raflarına kaldırıp binaya doğru yürümeye başladım.
•••
Binaya girdiğimde bir an için herkes bana döndü. Son geldiğimde olay çıkardığım için mimliydim şu an şirkette. Asansöre basıp gelmesini beklerken gergin birkaç saniye geçirdim ve insanların beni izlediği düşüncesini kafamdan atmaya çalıştım. Ben kendi köşesinde sessizce yaşayan tiplerdendim. Göz önünde olmak bana göre değildi pek.
Sonunda asansör geldiğinde annemin odasının bulunduğu kata bastım. Asansör durup indikten sonra odaya doğru yürürken "Yine mi sen?!" diye bir bağırış geldi arkamdan.
Dönüp baktığımda geçen sefer geldiğimde içeri girmemi engellemek için koluma yapışan sekreter olduğunu hatırladım. Hiçbir şey söylemeden yüzüne baktığım için kızın kaşları çatılmıştı.
"O odaya giremezsin," diye devam etti bağırışına.
"Nedenmiş o?"
"Çünkü iznin yok."
Gözlerimi devirip kıza arkamı döndüm ve yürümeye devam ettim. Bir anda kolumu tutup beni kendine döndürünce, önce kolumdaki eline sonra da kızın yüzüne baktım ve kolumu sertçe ondan kurtarıp kızın gömleğinin yakasına yapıştım.
Yüzlerimizi biraz yaklaştırıp "Bir daha sakın bana dokunma," dedim tıslayarak.
O sırada açılan kapıyla ikimiz de başımızı döndürüp annemin bize attığı sinirli bakışlarına baktık.
"Neler oluyor burada?"
Kızın yakasını ittirerek bıraktım ve ceketimi düzelttim.
"Yaprak Hanım bu manyak yine sizi rahatsız edecekti. Onu durdurmaya çalıştığımda da bana saldırdı."
Ben yüzümdeki piç gülüşle kıza ciddi misin, gerçekten böyle mi oldu bakışımı atarken annem oflayarak alnını ovuyordu.
"O manyak benim kızım Hande."Ah, bu kızın adı da mı Hande'ydi ya? Herhalde dünyadaki bütün Handeler benden nefret ediyordu, başka bir açıklaması olamazdı bana karşı olan bu öfkelerinin çünkü.
Kız annemden özür dilerken ben annemin arkasından geçip odasına girdim. Annem de kızı masasına gönderdikten sonra peşimden gelip kapıyı kapattı.
"Kızın yakasına niye yapıştın Duru?"
"Önce o benim kolumu tuttu," diye çıkıştım ama sonra elimi boşver sen şimdi onu anlamında sallayarak
"Benimle ne konuşmak istiyordun?" diye sordum.
Annem derin bir nefes alıp masasına yaslandı ve konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Nefesimsin
FanfictionYap-boz misali birbirini tamamlayan iki kız. Onlara bahşedilmiş kısa bir süre. Duru bir hayatın aldığı, kesik kesik Nefesler.. Git gide ölümün melankolisine kapılan bir Tümör, depresif bir Siyah'ı çekip çıkaracak aydınlığa. Siyah'ın bir daha kaybolm...