"Öldürdüğün Levent'in kız kardeşiyim, Duru Uluhan."
Ellerim istemsizce Hande'nin yakasını bırakmıştı. Levent'in ismini işittiğim an vücudum kontrolü kaybetmiş, kalbim de hızlı hızlı atmaya başlamıştı.
"Ne-neden bahsediyorsun sen?" dedim fısıltıyla.
Yüreğimde sakladığım yılların ağırlığı, sesime titreyerek yansımıştı.
"Neden bahsettiğimi sen daha iyi bilirsin."
Hande de fısıldamıştı. Sesinin titrediğine yemin edebilirdim.Nefes de dahil olmak üzere kafedeki herkes put kesilmiş, olanları izliyordu.
Hande yakamı iyice çekiştirerek bir anda "Onu ben buldum lanet olası!" diye çığlık attı. "Ağabeyimin tavanda sallanan cesedini ben buldum!" Ardından güçsüz yumruklarıyla omuzlarıma ve göğsüme vurmaya başladı.
"Onu sen öldürdün Duru!"
Ağlamaya başlamıştı.
"Ağabeyimi sen öldürdün!"
Ben de ağlamaya başlamıştım.
"Sen... sen öldürdün..."
Çevremizden tek bir çıt çıkmıyordu. Cümleler tekrar tekrar yankılanmaya başlamıştı beynimde.
Öldürdüğün Levent'in kız kardeşiyim.
...
Onu sen öldürdün.
...
Cesedini ben buldum.
...
Ağabeyimi sen öldürdün!Hande yakamı bırakmış, yere diz çökmüştü. İkimizden de sanki hiç durduramayacakmışız gibi gözyaşları dökülüyordu.
Kendime gelip yanına diz çöktüm ve Ağzımdan kaçan hıçkırık beni ele verirken fısıldadım: "Hande..."
•••
Flashback - 11 Ekim 2010
"Günaydın çocuklar!"
Bütün bahçe olarak, eline mikrofonu alan müdüre dikkat kesilip "Günaydın!" diye bağırmıştık. İstiklâl Marşı'nı da okuduktan sonra sınıflara dağılmak üzere sıramızın gelmesini bekledik.
Şu lise denen iğrenç yere geleli neredeyse bir ay olmuştu. Daha şimdiden nefret etmiştim buradan. Zaten okulu oldum olası sevmezdim ama burası ilkokuldan da beterdi. Sadece gözlem yaparak bile bunu çok rahat anlayabilirdiniz ki, bu benim için hiç zor bir şey değildi. Görünmez çömez gibi bir şeydim burada.
Sıra bizim sınıfa geldiğinde ikişerli sıramızla sınıfa doğru ilerledik. O sırada bizimle birlikte içeri giren yan sınıfta bir itişme kakışma yaşanınca istemeden de olsa gözüm o tarafa kaymıştı.
Uzun boylu ve yapılı iki çocuk, kendilerine göre bayağı sıska kalan bir çocuğu aralarında itip duruyorlardı. Çocuk hiç tepki vermiyor, yalnızca burnunun ucuna düşen gözlüğünü düzeltip sınıfına doğru ilerlemekle yetiniyordu.
Zorbalık en nefret ettiğim şeylerden biriydi. Tam adımımı atıp, benden de -yaşıtlarıma göre bayağı deveydim- uzun duran o iki çocuğun yanına gidecektim ki, henüz bir haftadır tanışıyor olduğum sıra arkadaşım, boynuma atlayıp beni sınıfa doğru koşturmaya başlamıştı.
Kapıdan girmeden son bir kez daha bakmıştım ama sıska çocuk çoktan gözden kaybolmuştu.
•••
"Duru geliyor musun?"
İsimlerini hâlâ ezberleyemediğim ve karıştırdığım üç kız çantalarını koluna asmış, eve gitmek için beni bekliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Nefesimsin
FanfictionYap-boz misali birbirini tamamlayan iki kız. Onlara bahşedilmiş kısa bir süre. Duru bir hayatın aldığı, kesik kesik Nefesler.. Git gide ölümün melankolisine kapılan bir Tümör, depresif bir Siyah'ı çekip çıkaracak aydınlığa. Siyah'ın bir daha kaybolm...