Aptallığın Sınırını Aşan Mesaj

5.1K 297 111
                                    

Bilinmeyen Numara: İşte şimdi bittin sen, Duru Uluhan.

Önümdeki mesajla bakıştım bir süre ama bir anlam çıkaramayıp cevap atmaya karar verdim.

Alıcı: Bilinmeyen Numara
Kimsin?

Yaklaşık 10 dakika boyunca cevap bekledim ama gelmedi. Ben de siktir et diye düşünüp kafamı geri yastığa koydum. Salak salak mesajlarla uğraşacak enerjim yoktu; sevdiğim kadın tarafından terk edilmiştim ve bu yeterince zordu zaten şu an.

Nefes'i düşünmekten beynim patlayacakmış gibi hissediyordum. Bu ilişki işleri gerçekten de ne zordu. Hele ki böyle bir ülkede iki kadının birbirini sevmesi... İmkansızlıklarla doluydu.

Nefes'i de anlıyordum; ilişki saklamak hiç hoş bir şey değildi. Akşam Ayaz'a olayları anlattığımda "Senden bu kadar çabuk vazgeçtiğine inanamıyorum." demişti. Neden bilmiyorum ama ben bunu vazgeçmek olarak görmüyordum.

Nefes beni seviyordu, hissediyordum. Beni Çınar'dan kıskanmıştı, bunu da biliyordum. Nefes'i asıl sinirlendiren ve üzen şey, bu duruma engel olamayışıydı. Bana sürekli söylediği şey "Seni koruyamıyorum"du. Korunmaya ihtiyacım yoktu ama sevdiğinizde kendiliğinden oluşuyordu işte bu his, elden ne gelir?

Beni bu zamana kadar hiçbir şey için zorlamamıştı. Beni zorladığı tek konu buydu ve bu da, yine bizim yararımıza olacak bir şey içindi.

Annemle konuşmam gerekiyordu ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum. Onunla bu konuşmayı yapmayı düşünmek bile elimi ayağımı titretiyordu. Eskiden olsa umrumda bile olmazdı çünkü annemle aramızda böyle bir bağ yoktu. Ama şimdi durumlar değişmişti. Şu an çok iyiydik ve ben, sanırım bu ilişkimizi kaybetmek istemiyordum. Bunun yanı sıra sevgilimi de bırakmak istemiyordum. O yüzden elimden gelen her şeyle Nefes'i geri kazanacaktım ve bir şekilde anneme Nefes'le birlikteliğimizi söyleyecektim. Bunu Nefes için, bizim için yapmalıydım. Ama önce, ikimizin de biraz zamana ihtiyacı vardı.

•••

Sabah olduğunda ben neredeyse hiç uyumamış, çoğunlukla aynı şeyleri düşünüp durmuştum. Olayları her yönden değerlendirdiğimde de sonuç değişmemişti: Biraz zaman lazımdı. Bu süreçte ben de elimden geldiğince şirketteki işlerime odaklanacak ve Nefes'in gönlünü alma planı ile meşgul olacaktım. Şimdi yapmam gereken sadece gidip duş almak ve şirkete gitmek için hazırlanmaktı.

•••

"Günaydın Duru Hanım."

Şu lanet topuklular, mermer koridorda tok sesler çıkarırken asistanıma yaklaştım.

"Günaydın Selin. Arşive gidip bana, son 10 yılın şirket gelir giderlerini bulup getirir misin?"

Gözlerini büyükçe açmış, hâlâ yüzüme bakıyordu.

"10 yıl mı?" diye sordu şaşkınca.

"Evet, sakıncası yok ya?"

Suratına düzeltti ve toparlanıp "El-elbette yok Duru Hanım," der demez arşive koşturdu.

•••

Selin geri döndüğünde ben de masamın üzerindeki kalabalığı boşaltmayı yeni bitirmiştim.

Elindeki dosyaların arkasında kaybolmuş olmasına hafifçe tebessüm edip yerimden kalktım ve dosyaların yarısını kollarımın arasına alıp az önce boşalttığım masaya yığdım.

"Tamam Selin, teşekkürler. Gerisini ben hallederim."

"Duru Hanım, ne yapacaksanız ben de yardım edeyim," dedi bir anda, sanki cesaretini toplamak için uğraşmış gibi. "Tek başınıza zor olur."

Sen Benim NefesimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin