"Benim senin gibi bir kızım yok! Sen artık bu aileden değilsin!"
Gördüğüm kabustan hatırladığım tek şey bu cümleydi. Zaten sonrasında kan ter içinde yataktan fırlamış ve Nefes'in de uyanmasına sebep olmuştum. Neyseki yeniden uyuya kalması çok uzun sürmemişti.
Duruşma gününden beri iki hafta geçmişti ve o gün izin kullandığı için hafta sonu da işe gitmek zorunda kalmıştı. Maaşından kesilmesini isteseydi böyle bir şeye gerek kalmayacaktı ama paraya ihtiyacımız olduğunu bildiği için gecesini gündüzüne katıp çalışmayı tercih etmişti.
Tek elim yastıkla kafamın arasındayken diğer elimle de Nefes'in omzuna düşen saçlarını okşamaya başladım. O kadar güzel ve yumuşak saçları vardı ki, insanın dokundukça dokunası geliyordu.
Nefes'i ve onunla yaşadıklarımızı film izler gibi aklımdan geçirirken Ayaz'ın beni evden kovduğu günü hatırlamam çok uzun sürmemişti.
3 yıl boyunca tek başına yaşamış ve birçok zorlukla tek başıma uğraşmış olmama rağmen o gün evden kovulmam, hayatımda yediğim en büyük darbelerden biriydi.
Eğer kriz geçirdiğim o gün Nefes yanımda olmamış olsaydı, şu an çok farklı bir durumda olurdum eminim ki.
O benim ışığımdı. Ben ne kadar karanlıksam o, o kadar aydınlıktı. Ve ben ne zaman diplere doğru çekilirsem her zaman orada oluyor ve elimden tutup beni kendi yanına, gölgeye çekiyordu.
Küçükken beni kimsenin sevmeyeceğini düşünürdüm. Levent'le yaşadığımız dostluk bu fikrimi biraz değiştirmeye başladığı sıralarda da onu kaybedince tamamen kendi kabuğuma çekilmiş, bu sefer de ben kimseye sevgi beslememeye başlamıştım.
Sevginin ve değer vermenin sonu her zaman aynı sonuca çıkıyordu: Acıya.
Ama bu sefer farklıydı. Bu sefer, şu an yüzünün her satırını ezberleme fırsatı bulduğum kadından güç alarak söyleyebiliyordum ki, sevgi gerçekten çok güçlü bir bağ idi. Ve verdiği acı ne kadar büyük olursa olsun, gerçekten buna katlanmaya değerdi.
•••
"Uyan miskin şey, işe geç kalacaksın."
Bu cümleyi duyar duymaz gözlerimi faltaşı gibi açmış ve yataktan zıplarcasına kalkmıştım.
"Aklımdan tamamen çıkmış!" diye bağırdım yerdeki kıyafetlerimi almadan direkt banyoya koşturarak.
Arkamdan son duyduğum şey, Nefes'in kahkaha atarak söylediği "Kapıyı kilitlersen seni öldürürüm," cümlesiydi.
•••
Suyun sıcaklığını ayarlarladığım sırada banyonun kapısı açıldı ve Nefes içeriye girdi.
Duşakabine adımını attığında, elimde olmadan arkası dönük vücudunu süzdüm ve elimi göbeğine yerleştirip onu biraz kendime doğru çektim.
Ilık su ikimizin de bedeninden aşağıya doğru akarken benim elim de, Nefes'in vücudunda aynı yönde hareket ediyordu.
O an, benim için ne kadar zor olsa da kendimi durdurdum ve Nefes'i kendime doğru çevirip "Üzgünüm," dedim boynuna bir öpücük bıraktıktan sonra. "Bugün buna zamanımız yok. İşe geç kalmak istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Nefesimsin
FanfictionYap-boz misali birbirini tamamlayan iki kız. Onlara bahşedilmiş kısa bir süre. Duru bir hayatın aldığı, kesik kesik Nefesler.. Git gide ölümün melankolisine kapılan bir Tümör, depresif bir Siyah'ı çekip çıkaracak aydınlığa. Siyah'ın bir daha kaybolm...