Sokağının her bir köşesini ezbere bilmeme rağmen Nefes'in evine vardığımızı, Nefes arabayı durdurduğunda fark edebilmiştim ancak.
Hâlâ birkaç damla, benim isteğim dışında yanaklarımdan süzülürken benim başım pencereye yaslı bir vaziyetteydi.
"Bebeğim?" dedi Nefes dikkatimi çekmek için. Arabayı durdurmasına rağmen hâlâ hareket etmemiştim.
Birkaç saniye bekledi ve ben cevap vermeyince elini yanağıma yerleştirip yüzümü kendine çevirdi.
"Geldik," dedi fısıldar gibi.
Yutkundum ve sesimin çıkmayacağını anlayıp kafa sallayarak anladığımı belirttim.
Parmağıyla göz altlarımdaki yaşları silerken, dişlerini sıktığını yanaklarında oluşan bir anlık iniş çıkış sayesinde fark edebilmiştim.
Çekileceği sırada, iki elimi de yanağımdaki ellerinin üzerine koyup bir süre öylece bekledim. Ellerinin sıcaklığına tam da şu an ihtiyacım vardı.
Eve girmeden önce ne kadar öyle kaldığımızı bilmiyorum. Ellerimizi ayırdığımızda, onun sıcaklığı hâlâ avuçlarımda ve içimdeki yangın hâlâ vücudumdaydı.
•••
Nefes anahtarlarıyla kapıyı açtığında "Nefes, sen mi geldin?" diye bir bağırış eşliğinde Zümrüt Hanım gelmişti yanımıza.
Benim kafam yere eğikken "Ah Duru," demişti Zümrüt Hanım. "Hoş geldin yavrum." Tam bana sarılmak için yaklaşırken de "Ay ne oldu? Bu ne hâl böyle?" diye bağırması bir olmuştu.
Nefes elimden tutup beni çekiştirirken "Şimdi değil anne," dedi. Ve beni peşi sıra banyoya kadar sürükleyip kapıyı kapattıktan sonra klozetin üzerine oturttu.
Başım hâlâ yere eğikken sessizce Nefes'i bekliyordum. Ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu ve ne yaptığını merak edip düşünemeyecek kadar da kafam doluydu.
Sonunda dolapları karıştırması bitmiş ve topladığı malzemeleri banyonun zeminine bırakıp önümde diz çökmüştü.
Bana hiçbir şey söylemeden sağ elimi avuçları arasına aldı ve altına peçete tutarak elimin üzerine bir sıvı dökmeye başladı.
Bir anda elimden gelen ani acıya rağmen hiçbir tepki vermemiştim; sadece bir anlık elim titremişti.
"Yaktığını biliyorum, özür dilerim," demişti yüzüme bakmadan. "Ama yaralarını temizlemeliyim, yoksa mikrop kapacak."
Yaralarım... diye düşünmüştüm bu söylediğiyle. Ağacı yumrukladığım için oluşan yaralarımdan mı bahsediyordu? Bu kadar acı veren şey, onlar mıydı yani? Olamazdı. Onlar birkaç ufak sıyrıktı sadece. Benimse içim yanıyordu. O sıvıdan bile daha fazla yakıyordu canımı, şu an hissettiğim bu acı.
Sonunda sıvı dökmeyi bırakmış ve her iki elimi de kremleyip sarmıştı. Ellerimle olan işi bittikten sonra alnımdaki bandajı da açmış, yeniden pansuman yapmıştı.
Yapacakları bittiğinde, Nefes beni de kendiyle birlikte kaldırıp oturma odasına kadar yürümeme yardım etti. Beni koltuğa oturturken de anlamaz gözlerle bizi izleyen annesine bakıp "Anne, bir gelir misin?" dedi ve Zümrüt Hanım'la birlikte odadan çıkıp gözden kayboldu.
•••
○ Nefes'in Ağzından ○
"Anne," diye fısıldadım, mutfakta Duru için yiyecek bir şeyler hazırlayan anneme doğru eğilerek. "O iyi olacak mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Nefesimsin
FanfictionYap-boz misali birbirini tamamlayan iki kız. Onlara bahşedilmiş kısa bir süre. Duru bir hayatın aldığı, kesik kesik Nefesler.. Git gide ölümün melankolisine kapılan bir Tümör, depresif bir Siyah'ı çekip çıkaracak aydınlığa. Siyah'ın bir daha kaybolm...