Sıçtım.
Sıçıyorum.
Ve hâlâ sıçmaktayım, lanet olsun!
"Ya ben burada ne arıyorum?!" diye bağırdım bir anda.
Kerem Bey yanımda pis pis sırıtarak bana bakıyordu.
"Son gördüğümde bir haftadır şirketin genel müdürüydünüz Duru Hanım."
Ardından bir kahkaha patlattı.
"Kerem Bey yapmayın Allah aşkına. Zaten başıma ne geldiyse hepsi sizin yüzünüzden."
Kerem Bey gülmekten gözünde biriken yaşları silerken "Bir arkadaşınızı buraya aldırmak istiyordunuz. Yaptığımız karşılıklı bir anlaşmaydı yalnızca," dedi.
Ben gözlerimi devirirken de ceketini düzeltip "Yalnız bu kıyafetler de yakışmış," diyerek poposuyla beni dürtükledi.
Üzerimdeki kıyafetleri çekiştirerek baştan aşağı kendimi süzdüm.
"Ya ben bunları nasıl giyindim onu bile bilmiyorum."
Üzerimde -itiraf etmeliyim ki- şık bir sıfır kol, kumaş pantolon ve topuklu ayakkabılar vardı. (Multi)
Ama topuklu ayakkabı tam bir işkenceydi. Ben bu yaşıma kadar hep converse giyindim arkadaşım, topuklu nedir Allah aşkına!
Annem sabah yatağımın yanına bu kombini bırakmıştı. Şükürler olsun ki en azından annem de benim gibi siyahı seviyordu ve üzerimdekilerin hepsi siyahtı.
Kerem Bey haklıydı, bir haftadır buraya geliyordum ama hepsinde kot ve tişörtle gelmiştim. Çünkü ben böyleydim arkadaş. Ben kot-tişört insanıydım.
Ama ne yazık ki anneme göre insanlar ikiye ayrılırdı: Elbise giyenler ve zorla giydirilenler.
Ne yazık ki ben ikinci grupta yer alıyordum.
•••
Kapım tıklandığında "Girin," diye seslendim. Bir haftadır sekreterliğimi yapan Selin girmişti içeriye.
"Duru Hanım, Hande diye bir genç kız sizinle konuşmak istediğini söyledi. Yaşı küçük olmasına rağmen bilişim bölümünde olduğuna dair ısrar ediyor. Ne yapayım?"
"Evet evet, bilişimde o. Lütfen içeri al," dedim.
Kafa salladı ve "Tabii efendim," deyip çıktı odadan.
Kerem Bey de oturduğu koltuktan kalkıp "Ben de işlere döneyim, kahve için teşekkürler," dedi.
Kapıdan çıkarken de Hande'yle birbirlerine kafa selamı verip kapıyı kapattılar.
"Hoş geldin," dedim gülümseyerek.
"Hoş buldum."
"Nasıl, memnun musun bölümünden?"
"Evet evet. Zaten şu an meslek lisesinde okuduğumdan iyi bir fırsat oldu benim için. Teşekkür ederim."
Yanakları kızarınca hafifçe gülümsedim.
"Önemli değil."Biraz bekledi ve "Ben şeyi sormak için gelmiştim. Yonca Hanım..." dedi. Ardından yine durdu.
En sonunda da pat diye çıkardı ağzındaki baklayı.
"İkimiz birden işten çıktık ve şimdi aynı yerde çalışıyoruz. Bu biraz garip. Ona karşı çok mahcup hissediyorum. Bana çok yardımı dokundu zamanında."
Yavaşça koltuğumda kıpırdandım.
"Böyle bir şey yüzünden kendini kötü hissetmene gerek yok. Ama haklısın. Her ikimize de yardımları büyük."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benim Nefesimsin
FanficYap-boz misali birbirini tamamlayan iki kız. Onlara bahşedilmiş kısa bir süre. Duru bir hayatın aldığı, kesik kesik Nefesler.. Git gide ölümün melankolisine kapılan bir Tümör, depresif bir Siyah'ı çekip çıkaracak aydınlığa. Siyah'ın bir daha kaybolm...