Pazartesi

9.8K 116 38
                                    

Mavi gibi yaşarım ben. Her tonum güzeldir. Bazen hüzünlü bazen sevinçli ama her zaman saf. Her zaman yanlız.

Mavi gibi severim birde. asla bırakmayacak gibi. Asla solmayacak gibi. Şu bahçede ki siyah beyzbol hırkalı gibi. Ben ona pazartesi diyorum. Pazartesi den nefret ederim. Sevemek için bir neden lazımdı bende aşık olduğum çocuğun adını koydum. Koydum çünkü daha adını bile bilmiyordum.

Okulun ilk haftası ;


Sarışınla birlikte kantina indik. Sarışın benim sınıfımdan. En iyi arkadaşımdır.Sınıfa dönmek için merdivenlere geldik. Tuvaletten biri çıktı. Beyaz lakos vardı üztünde. M yada L bedendi. Fazla genişti. Rapçi adam. Siyah ve bol pantolunu vardı. Ayakkabıları siyahtı üzrinde beyaz ve mavi çizgiler vardı.  Saçları dalga dalgaydı. Yanları hafifçe kazıtılmış.

''İşte o.''dedim sarışına.

''Hangisi?''

''Kolunda siyah bandaj olan.''

Evet kolunda siyah banj vardı onuda hatırlıyorum. Biz merdivenlerden çıkarken arkamızdaydılar. O zamanlar aynı kattaydık ama daha sonra sınıflar değişti ve ayrıldık. 

Yaklaşık 1 ay öyle geçti. Aynı katta. Ben sürekli sınıfın kapısında beklerdim.

Okulun ilk haftası çarşamba sabahıydı. Ben yine aynı heyecanla geldim okula. Sürekli geç kalırdı Pazartesi. Alışkındım bekelemeye yanı. ÇArşamba sabahıda öyleydi. Koşarak çıktım en üst kata. Gelmemişti. İşin tuhaf tarafı onun sınıfından başka kimsede yoktu. Neyse ben gittim koridorda ki camın kenarına bekledim bekledim. 

11. sınıflardan biri geldi yanıma.

''Ne bekliyorsun burda zil çaldı.''

''Tamam gidiyorum.'' dedim. 

Tam gidicekken takrar döndüm.

''Yaa 12. sınıflar nerde? Niye yoklar bugün?''

''Onlar okula sadece 2 gün geliyorlar. Pazartesi ve salı. Diğer günler stajdalar.''

''Anladım.''

Hayal kırıklıklarıyla döndüm sınıfa. Bir haftam böyle geçti. 

İkinci hafta pazartesi günüydü. Heyecandan duramıyorum. Okula gitmek için deliriyorum. Sabah kalktım. Yine babam beni durağa bıraktı. O zamanlar yanlız gidip geliyordum. Durakta indim minibüs bekliyorum. O sırada pazartesiyi hayal ediyorum. Hİç duymadığım sesini, kokusunu gülüşünü. 

Boş gelen minibüs yok deliricem. Sağa sola baktım işte hafifçe arkama baktım. Aaa pazartesi arkamdayda. Bİ SANİYE PAZARTESİ ? 

Evet orda. Allahım nefesim kesildi. Olmuyor unuttum her şeyi. Kendimde değilim. Bir dakika. Şuan yazarken aklıma geldiğinde bile deli oluyorum. Ordaydı. Onu o kadar çok istemiştim ki. 

Bekledik bekledik. Minibüse filan binemedik. Saat oldu 9. Okula geç kaldık. O gidip bir köşeye oturdu. Bende aşağıda ki durağa indim. Aşağıda ki durakta gelen minibüse mindim. Dua ediyorum inşallah o da biner diye. Durağa geldiğimde ordaydı. Kapı açıldı. DIMPTISSSSS. Ve pazartesi bindi. Elimde olmadan gülümsüyorum. Neyse geldik okula ben indim ama o inmedi.

Noluyo ya dedim. Anlamadım nereye gidiyor. Gittim kantine oturdum bekliyorum. Ya gelmezse. Ya bu okulda değilse. Ya diğer okula gittiyse. Ya ya yaaaa !! Bekliyorum. Gözüm kapıda. Tenefüz zileine 5 dakika filan var. Bekle bekle bi hal oldum derken bahçe kapısından girdi. Onun kapıdan girmesiyle kantinin ortasında attığım çığlığı asla unutmiyicam.

Zil çaldi çıktım yukarı anlattım sarışına her şeyi. Kalbim deli gibi atıyor.

Böyle başladı. Böyle sevdim. Adını 1 ay sonra öğrenebildim. Ama hala pazartesi diyorum ona. Buda Pazartesinin hikayesi. 

BİR NEFES DAHA KALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin