Onu severek aylar geçti. Bazen 'oha abi hala seviyorum!' diyorum kendi kendime. Çünkü asla sevmedim kimseyi böyle. Ağlamadım kimse için. Bir erkek için hele. Ama bu farklı. Aşk farklıymış. Sana ne mal işler bunlar dediğin her şeyi yaptırıyor. Onun gözü önünde yaptıklarımın farkında bile değilim bazen.
İşi baya ilerlettim. Bazı korkularımı yendim. 3 aydan sonra nihayet facebooktan ekledim. Sarışına ve bizim yamuk yürüyüşlü dar paçaya 3 ay boyunca eklesem mi eklmesem mi diye başlarının etini yedikten sonra nihayet. Dar paça ekledikten sonra bende ekledim. Kabul etti etmesinede çocuğun facebooku kulanıp kulanmadığı belli değil. En azından fotoğrafları var bir kaç tane. Onlar için bileseviniyorum artık. Bide twitterdan takip ettim. Zaten ediyordum sürekli ama takip tuşuna anca 3 ay sonra basabildim.
3 ay içinde neler oldu peki. Bunun beni fark edeceği yoktu. Belli yani. Haftanın iki günü okula geliyor. Diyer günler özlüyorum. Özlerken sevmeyide hiç ihmal etmiyorum hani. Umudumu yitirdim artık. Olmayacak çünkü. O çok woww benise çok ıyy. Böyle bir durumda unutmaktan başka çare yok. Ben unutma evresine geçince işte biri bana yazıyor. Ask fm var ordan işte. Sana teklif edicem filan. Bekleme bi hemen gel dedim. Sonra öğrendim ki bizim sınıftaki furuttiymiş. O açılana kadar beklersem çocuk okuldan mezun olur. Olmadı ben açıldım. Çıkmaya başladık. Nasıl olsa pazartesi iki gün okulda. O günlerde sınıftan çıkmam dedim olur biter. Ama olup bitmedi işte. Çıkmaya başladığımız ilk pazartesi günü sabah uyandım.
''Tamam kızım. Bitti. Pazartesi yok artık. Okula gidip sevgilini seviceksin. Sınıftan çıkmayacaksın.'' dedim.
Kalktım geldim okula. Nasıl olsa hep geç geliyor diye rahattım. Minibüsten inip bahçe kapısına yürüdüm. Yanımda 9. sınıflardan beyaz çikolata vardı. Evlerimiz yakın diye beraber geliyoruz. Neyse işte. Kapıya yaklaştım. Başımı kaldırdım.
İlk tepki '' Hay ben senin bozuk saatine sıçıyım.'' oldu.
Oda yetmezmiş gibi göz göze geldik. Okul takımında. Maç için erken gelmiş. Onun maçı nasıl geçti bilmem ama ben 1-0 mağlup başlamıştım ilk pazartesiye. Günler geçti. Unuttum sandım. Çünkü mutluydum. Frutti ile aram çok iyiydi. 1 ay çıktık. Ama bir ay içinde pazartesinin bakışıları bana bir ömür yeterdi. Neden ben tam unutmaya odaklanmışken gülümsersin be çocuk? Bir ayın son haftaları anladım aslında pazartesinin en derinde olduğunu. O kadar derindeydi ki ben bile görememişim sonra unuttum sanmışım. Olmdı işte. Pazartesi bana daha sık bakmaya başladı. Frutti ise beni gerçekten seviyordu. Onu üzemezdim. Başkasını severken onla çıkmak aldatmak olurdu. Çok fazla aldatılmış biri olarak bu acıyı ona yaşatmak haksızlık olurdu diye düşündüm. Aramız soğudu ve ayrıldık. Ayrıldıktan iki gün sonra frutti mesaj attı.
''Neden bitti? Bir sabah selam bile vermedin?''dedi.
''O bir sabah biri geldi aklıma'' diyemedim. ''Olmadı'' demekle kaldım.
''Ne olmadı ki?''
''Biz. Bence hiç olmamalıydı bu iş.''
''Neden peki?'' dedi.
Neden peki? diyemedim kendime. Cevaplarımdan korkuyordum çünkü.
''Ben hareketlerini sevmiyorum. Sevgili olmayı beceremiyorsun?''dedim.
Suçlu oymuş gibi davranıyorum. KENDİMDEN NEFRET EDİYORUM.
''Suçlu ben miyim sen misin?''
Bu tartışma böyle uzadı. Gerçekleri itiraf edemiyorum. Sürekli unutamadım onu yazıp siliyorum ve yerine başka saçma cevaplar yazıyorum. En sonunda bu haksızlığı ona yapamayacağımı düşünüp yazdım.
''Başkası mı var?'' diye sordu.
''Başkası hep varmış. Unutamamışım o başkasını özür dilerim.'' dedim.
Son bir kaç cümleden sonra tartışma bitmişti.
Yeni bir pazartesi günü okul çıkışındayız. Pazartesiyi artık herkes biliyordu. Beyaz çikolata ben ve 12. sınıflardan diğer bir arkadaşım kırmızı ile yürüyorduk durağa. Her zaman gittiğimiz durağa değil bu sefer. Pazartesi orda çünkü. Onu görmek istediğimi sanmıyorum. Kırmızı ile kol kola ilerlerken durakta bilin bakalım kim vardı? Evett pazartesi. Ona baktım. İçinde kelebekler canlanmıştı. Kırmızı fark edene kadar benim gözlerim onun tüm detaylarını kalbime iletmişti bile. Minibüse binerken dönp baktı. VE GÜLÜMSEDİ ! Ama bana olmadığına eminim.
Kırmızı''Kanka sana baktı ve güldü OHA!''dedi benden daha fazla heycanlanmıştı kız.
Kırmızı onu ilk kez görüyordu. Her neyse o binip giderken biz devam ettik. O gülüşü aklımdan çıkmak bilmedi. Eve geldim uyudum. Yine rüyama girdi. Uyandım aklıma yine geldi. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aklıma geldi. Yemek yedim aklımda hala. Sonra tekrar uyudum.
Salı günü yine okul çıkışı bugün yukarda ki durağa gittik. O hep orda olur çünkü. Her pazartesi ve salı günleri. Yine ordaydı. Yine yüzümde aptal bir gülümseme. Yanımdakiler saçma bir şeyler söyleyip gülmeye başladılar. Çok cool gibi görünüp sesizce önünden geçip durmaya başladım. Ona pek yakın olmamalıyım. Sırtımı ona döndüm. Kaldırım taşlarının sonuna geldi. Beyaz çikolata ona dönüktü.
''Kanka bakıyor mu?'' diye soruyorum sürekli. Yanımızda bi kız daha var.O da Pazartesimi görüyordu. Pazartesi her bana bahtığında gözleri büyüyordu ikisininde.
Durup durup tekrar soruyorum.
''Kanka bakıyor mu?''
''Evet bakıyor. Sakin ol.''
Ben sakinim ama kalbim...
Durakta biz bakışmalara devam ettik. Sonra o arkadaşıyla daha fazla beklemeyip aşağıda ki durağa gitti. Giderken son kez baktı. O giderken izledim onu. Her adımını tek tek aklıma kazıdım. Sonra ki gelen minibüse bindik. İçinden dua ediyordum. Geçerken onu son kez görmek için. Yarın okula gelmeyecek. Beyaz çikolata ile etrafa bakıp onu arıyorduk. Durağa yaklaşırken daha heycanlandım. Durakta durdu minibüs. Ordaydı. ORDAYDI.
''Kanka geliyor.'' diyordu beyaz çikolata.
Biliyorum geliyor. İçimden öylece dua ettim gelsin diye. Allah'ım sana binlerce kez teşekkürler.
''Binniyor biniyor. Bin -di!'' dedi beyaz çikolata.
Diğer kız oturuyordu. Biz cam kenarında dikiliyorduk. Kıza pişt yaptım göz işareti ile gösterdim. Başını kaldırıp baktı. Ağzı açık kaldı. Neyse işte. Daha sonra ilerledi yukarı doğru. Bana dönük şekilde durup tutundu. Ben yine sırtımı döndüm. Minibüsün en arka koluklarında oturanlar tanıdıktı. işte fırsat. Onlara bir şey sorarmış gibi yaklaştım. Bacağım onun bacağına deydi. Abi fanteziye bakar mısın? Bide kızlara sorduğum soru.
''Paranızı buldunuz mu?''
Allahım rezalet! Rezil olmuş muyumdur çok?
''Ne pazarsı lan?''
''Arıyodunuzya 5 kuruş.''
''Yok ya nerde.''
Yerime geçtim. Rezaletimden kalan kırıklarla dışarı izledim. Bide şöyle bişey var. Çocuğun önünde kendimden geçiyorum. Mala bağlıyorum resmen. Camın buğusuna Eminem filan yazdık. Her neyse biz burda aynı semtte oturuyoruz. Aynı durakta indik. Ben beyaz çikolatayla vedalaşırken o sırtını dönüp karşıya geçmek için arbaların geçmesini bekledi. Beyaz çikolata da hemen onun arkasında, karşıya geçtiler.
''Seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Her şeyden ve herkesten çok seviyorum. Her şeyim.'' diye bağırdım Pazartesiye. Ne kadar anlamamış olsada. Karşıya geçip diğer durakta beklemeye başladı. Neden beklediğini ya da nereye gideceği hakkında hiçbir fikrim yok. Hep bekliyor zaten. Bir adım atıp arkama bakıyordum. Uzaklaşırken o yanlız başına durakta öylece bekliyordu. Yanımda o kız vardı. Biraz daha ilerledikten sonra durdum.
'' Kahretsin. Onu çok seviyorum. Gidip her şeyi söyliyicem. Şuna bakar mısın? Ne kadar masum. Öylece bekliyor.''
''Saçmalama kızım yürü.''
''Saçmalamıyorum.''
''Tamam git hadi.''
![](https://img.wattpad.com/cover/11106326-288-k63691.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR NEFES DAHA KAL
RomanceKARAKTERLER. PAZARTESİ : Kendisine deli gibi aşığım. Her şey onunla başladı bu hikayede. 12 sınıfta. Bu sene son. Okula sadece pazartesi ve salı günleri geliyor. Diğer bütün günler stajda. Kendisine deli gibi aşığım. GÜLÜŞÜ IŞIĞIM. NEW YORK : 3 yıll...