Şu anda Yankı'nın, evimizde üstelik de babasıyla birlikte karşımda oturduğuna inanamıyordum. Rüya görme ihtimalim var mı acaba?
Her zamanki dağınık siyah saçlarının aksine bugün özenle yapılmış görünüyordu. Takım elbise giymişti. Ve anlamını bilmediğim halde çok yakışmıştı. Fazla yakışıklı olmuştu...
"Eveett. Kızım masayı hazırlamaya başla istersen. Misafirlerimizi bekletmeyelim. "
Babamın sesiyle düşünceler aleminden çıktım ve kafamı olumlu şekilde salladım. Şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım. Yavaş adımlarla mutfağa gittim. Gerekli olan her şeyi salondaki masaya koyarak tekrar mutfağa gittim. Ben bunları yaparken Yankı gözlerini kırpmadan her hareketimi izliyordu. Biraz sonra arkamda birinin olduğunu hissederek döndüm. Yankı gelmişti.
"Senin burada ne işin var? " dedim. Ses tonumu yükseltmemeye çalışarak. Mutfakta sadece ikimiz vardık. Ama salona yakındı ve sesimizi duymalarını istemiyordum.
"Aaa hiç yakıştıramadım küçük cadı. Misafirlere karşı hep böyle mi davranırsın? " dedi tatlı ama bir o kadar da alaycı bir şekilde.
"İçerideki kim? Eminim babamı da kandırıyorsunuzdur. Senin derdin ne gerçekten anlamıyorum! "
"Kimseyi kandırdığım yok. Panik yapma. Babam babanla eski arkadaşlar olan bundan ibaret. "
"Saçmalama ya. Sana inanmıyorum. Senin söylediğin hiçbir şeye inanmıyorum aslında. " dedim. Ama pek de kesin söylememiştim bunu.
"İnanmıyorsun demek? O yüzden mi seni tehdit ettiğimde çaresiz kalıp yapıyorsun," dedi. Haklıydı. Her zamanki gibi. Ama bunu ona söylemeye niyetim yoktu.
"Çocuklar! Hadi ama gelin artık."
Babamın sesini duyar duymaz Yankı'ya bakmadan salona gittim. Masa hazırdı. Yemekleri babam yapmıştı ben gelmeden önce.Zaten yemek yapmakla ilgili pek bir bilgim yoktu. Hep birlikte masaya oturduk. Masa dört kişilikti. Yanımda Yankı, karşımda da babam ve adını hala öğrenemediğim onun babası vardı.
"Yağmur, kızım sizi hâlâ tanıştırmadım. Arkadaşım Kenan,bu delikanlı da oğlu Yankı, " diyerek teker teker gösterdi.
Yankı 'yı zaten tanıyordum. Kendisiyle bayağı bir samimiydik! Yine de babama karşı tanımıyormuş gibi yaparak kibarca gülümsedim.
"Memnun oldum. "
"Ben de tanıştığıma memnun oldum tatlım," dedi Kenan Bey ve Yankı 'yla aralarında bir bakışma geçti. Babasını daha da dikkatle incelediğimde Yankı 'ya benzediğini fark ettim. Aynı mavi gözler. İfadesiz ve soğuk gözler. Buğday ten ve siyah saçlar. Sert birine benziyordu. Zaten Yankı neyse babası da öyledir. Ne bekliyordum ki?
"Şey... siz nerede tanıştınız? Yani arkadaş olduğunuzu bilmiyordum da," dedim. Vereceği cevabı çok merak ediyordum.
"Eskiden ben de polistim. Daha sonra bazı aksaklıklar olunca işimi bırakmak zorunda kaldım. Amerika'dan yeni geldim. Ve babanla olan arkadaşlığımızı bitirmek istemiyorum."
"Hmm, " diye mırıldandım. Ama bu Kenan'da bir şeyler vardı sanki. Gözlerindeki nefret duygusunu hissedebiliyordum. Biliyorum karamsar düşünüyordum ama sevememiştim.
Çorbamı içmeye devam ederken aralarında konuşmaya devam ettiler. Ama sıkıldığım için dinlemiyordum. Yaklaşık beş-altı dakika sonra konu babamın bıçaklandığı güne geldi. Bu sefer konuşulanlara dikkat kesildim.
"Geçenlerde bıçaklı bir saldırıya uğramışsın. Çok geçmiş olsun. Benim de dün haberim oldu."
"Sağ ol. Evet şerefsizler yine elimizden kaçtı. Uyuşturucu falan satıyorlar. Bunun gibi bir çok şey de var tabi. Adam yaralama, öldürme... " diye yaptığı şeyleri sıralarken bense gözlerim kocaman açılmış bir şekilde önce babama sonra da Yankı 'ya baktım. Bu kadarını yaptığını tahmin bile edemezdim. Nasıl bir psikopattı bu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Fısıltısı
Подростковая литератураAşk hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı... Yağmur, daha küçük yaşlarda annesini gözleri önünde öldürülürken görmüş, bir parçası hep eksik olarak büyümüş bir genç kız. Babasının işi yüzünden İstanbul'a taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul ve yeni...