2.Bölüm -Atakan!!!-

218 45 6
                                    

Sarışındı, boyu benden uzundu ve dudağında piercing vardı. Piercing takanları hep havalı bulmuşumdur zaten. Mavi soğuk bakışlarını bana doğru çevirince iyice gerildiğimi hissettim.Çünkü çok sert bir şekilde bana bakıyordu.''Önüne baksana!'' Dedi ve bir cevap bile vermemi beklemeden yanımdan geçip gitti.Bense arkasından şaşkınlıkla bakıyordum. Egoist pislik ne olacak! Allahım ben ne kadar şanssızım ya.Daha okula yeni gelmişim ama şunlara bak! Moralimi bozmamak için ayaklarımı hareket ettirip yanımdan geçen bir çocuğu durdurdum.''Şey müdürün odası nerede acaba?'' Çocuk bir süre öyleye yüzüme baktıktan sonra ''İkinci katta,sağdan ikinci kapı,'' dedi.                                                                                   ''Teşekkür ederim, '' deyip hafifçe tebessüm ettim.Ve çocuğun tarif ettiği gibi ikinci kata çıktım.Çok geçmeden aradığım yeri -müdürün odasını- bulmuştum.Kapıyı tıklayıp içeri girdim.Oda çoğunlukla kahverengi eşyalarla dekore edilmişti.Müdür olduğunu tahmin ettiğim adama doğru yürümeye başladım.Gözlüklü,orta yaşlarda bir adam önündeki dosyaları incelemeyi bırakıp bana baktı.

''Sen yeni gelen öğrenci olmalısın.''

''Evet hocam.''

''Adın neydi? ''

''Yağmur Aksoy.''

Müdür çekmecelerden birini açıp siyah bir dosya çıkardı.İçini açıp biraz göz gezdirdikten sonra tekrar konuşmaya başladı.

''Dosyanda yazılanlara göre özel bir okuldan gelmişsin.''

''Evet,babamın işi yüzünden buraya taşındık.Kendisi polis ve tayini çıktı.'' her ne kadar gelmek istemesem de diye geçirdim içimden.Müdür gözlüklerinin bana baktı ve ''Alıştığın bir yerden bir anda vazgeçmek eminim senin için de zor olmuştur. Ama merak etme çabucak alışırsın buraya,'' dedi.İyi birisine benziyordu.Ve benim ne hissettiğimi de hemen anlamıştı.

''Evet,benim için de zor oldu.Sonuçta doğup büyüğüm bir yerden vazgeçmek çok kötü hissettiriyor.''

Müdür anlayışla gülümsedi.''Ben senin ders programını ve hangi sınıfta olduğunu söyleyip doğruca sınıfına göndereyim.Bir an önce derslere başlamalısın.'' dedi ve ardından ders programı diye tahmin ettiğim bir kağıdı bana uzattı.

''11-A sınıfı.''

Gülümsemekle yetinip odadan çıktım.Zil çoktan çalmıştı ve koridorlar bomboştu.Sağ tarafa doğru yürümeye başladım Bir yandan da sınıfımı bulmaya çalışıyordum.Çok geçmeden sınıfımı buldum.Derin bir nefes alarak kapıyı tıkladım.İçeriden gelen 'gir' sesiyle kapıyı açtım ve içeri girdim.Nefret ettiğim bir başka şey ise dikkatlerin bende olmasıydı.Ve tam şu anda tüm sınıf pür dikkat bana bakıyordu.Sınıfta fısıldaşmalar ve kıkırtılar başlayınca Öğretmen sert bir sesle ''Kesin gürültüyü! '' dedi.O kadar sert bir şekilde söylemişti ki bunu korkmadım dersem yalan olurdu.

''Yeni gelen öğrenci sen misin?''

''Evet hocam.'' Bu ses benden mi çıkmıştı? Daha doğrusu çıkmamıştı.Kendi sesimi ben bile zor duymuştum. E herkes bana bakarken konuşmak da zor oluyordu. Benim suçum yoktu ki (!)

''Boş bir yere geç, '' dedi ve sınıf defterine bir şeyler yazmaya devam etti. Sınıfa şöyle bir göz attım. Ama her yer doluydu.Tam hocaya yer yok diyecektim ki gözüme en arka,duvar kenarında boş bir sıra takıldı. Adımlarımı hareket ettirip oraya doğru yürümeye başladım. Ama sınıftaki çoğu kişi bana acıyarak bakmaya başlayınca ne olduğunu anlamamıştım. Önlerden birkaç kızın fısıltıyla da olsa söylediği cümleleri duymuştum.

''Kıza acıyorum. Atakan ona çok kızacak.''

''Acaba onu uyarsak mı? ''

''Ne hali varsa görsün.Hem zaten özel okuldan gelmiş. Zengin tikilerdendir. Cezasını çeksin.''

Söyledikleri cümleleri duydum duymasına da ne anlama geldiğini anlamamıştım. Atakan da kimdi?

Zil çalınca sınıfın yarıdan çoğu çıkmıştı. Sadece birkaç erkek vardı. Ben de sınıfta kalmayı tercih edip başımı sıraya gömdüm. Ama biraz sonra duyduğum soğuk ve katı sesle başımı kaldırmak zorunda kaldım. Gördüğüm kişiyle olduğum yerde kalakaldım. Oydu. Çarpıştığım sarışın çocuktu. Ve bu sefer daha da sert bakıyordu bana.Sanırım bir şeye sinirlenmişti.

''Yine mi sen? Ve bu sefer de benim sıramda.''

Bunu şaşırılacak derecede sakin bir şekilde söylemişti. Ve bir dakika benim sıram derken? Off işte şimdi anlamıştım kızların ne demek istediğini. Sanırım Atakan bu çocuktu.

''Şey,ben senin sıran olduğunu bilmiyordum.Boş olduğu için oturmuştum.''

''Ama gördüğün gibi burada ben oturuyorum. Ve dua et yenisin yoksa buraya oturduğuna pişman olurdun.''

Şaşkın bir şekilde ona bakıyordum. Yani bir sıraya oturdum diye niye hemen psikopata bağlamıştı? Gerçekten tuhaftı. Tam ağzımı açıp bir şey söyleyecekken duyduğum tiz ve cırtlak bir ses buna engel oldu.

''Atakan kız yeni gelmiş. Yani seni ve senin kurallarını bilmiyor. Daha fazla uzatma istersen.'' bu kız kim bilmiyordum ama beni kurtardığı için ona minnettardım.

''Sen de benim işlerime karışmaman gerektiğini öğrenmelisin bence.'' sonra gözlerini kısarak bana baktı ve devam etti.''Hadi yine iyisin. Ama bir dahaki sefere affetmem küçük.

Adının Atakan olduğunu öğrendiğim bu kibar şahsiyet(!) sınıftan çıktı. Ve ardından bana yardım eden kız başımda dikilmeye başladı.

''Sen onu takma,herkese karşı böyledir. Zamanla tanırsın zaten. Bu arada ben Melis.'' deyip tatlı tatlı gülümsedi. İyi birisine benziyordu. Sanırım onunla arkadaş olabilirdim.

Ben de aynı şekilde gülümsedim ve ''Yağmur. Ve teşekkür ederim. Yani beni orada yalnız bırakmadığın için. Sonuçta kimseyi tanımıyorum.''

''Önemli değil. Ve eğer kendini iyi hissetmiyorsan kantine gidip bir şeyler yiyebiliriz. Hem eminim sen de kendini yabancı hissediyorsundur. Sonuçta bu okulda normal birilerini bulmak biraz zordur.''

Melis'in davetini kabul edebilirdim. Ve yabancı hissetmek konusunda da birazcık haklı olabilirdi. Ah! kimi kandırıyorum. Kendimi fazlasıyla yalnız ve yabancı hissediyorum.

''Olur.'' demekle yetinip ayağa kalktım. Birlikte alt kata inerek kantinin olduğu yere doğru yavaş adımlarla ilerledik. Kantin çok büyük bir yer değildi. Ama yine de şirindi. Kaşarlı tost ve ayran alarak en köşede ve diğer masalardan uzakta olan boş bir yere oturduk. Tostumdan küçük bir ısırık alarak diğer masalara göz gezdirdim. Kalabalık değildi. Aksine birkaç kişi vardı. Ve herkes kendi halindeydi.

''Senin gibi bir kız nasıl olur da böyle bir okula gelir aklım almıyor.''

Melis'in sesiyle bakışlarımı ona çevirdim. Benim gibi bir kız derken? Aklımdan geçenleri duymuş gibi sözlerine devam etti.

''Yani buradaki diğer kızlara benzemiyorsun. Daha masum ve çocuksu birisin. Ve inan bana buradaki tüm kızlar ya sürtüktür ya da popüler olmaya çalışan zavallılardır.''

Okul hakkında ve diğer kızlarla ilgili sorular sormayı aklıma not ettim. Ama aklımı kurcalayan bir başka konu vardı. Ve ben onu öğrenmezsem bu gece gözüme uyku girmeyecekti.

''Eğer yanlış anlamazsan sana bir şey sorabilir miyim?'' sesim ilk defa kendinden emin çıkmıştı. Ve bu beni bile şaşırtmıştı.

''Tabii ki de sorabilirsin. Dinliyorum?'' dediğinde sormanın en iyisi olduğunu düşündüm. Sonuçta bu okulda okuyacaksam bazı şeyleri bilmem gerekirdi.

''Bu Atakan kim ve nasıl biri anlatır mısın?'' Melis sorduğum soru ile kahverengi gözlerini fal taşı gibi açtı. Tam böyle davranmasının nedenini soracakken kulağımda hissettiğim sıcak nefes ile donup kaldım.

''Demek yeni kızımız beni merak etmiş. E biz de anlatalım öyleyse.'' demesiyle birlikte küçük bir çakının açılma sesini duydum. Ya da bu beynimin bir hayal ürünüydü,bilemiyorum. Galiba korkudan saçmalıyordum...

Karanlığın Fısıltısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin