7. Bölüm -Acizin Tekiyim-

118 26 3
                                    

Soğuk hava yüzüme çarptıkça ceketime daha da sarılıyordum. Şu anda salakça bir şey yapıp kendimi tehlikeye atıyor olabilirdim ama bundan başka çarem yoktu. Eğer Yankı 'nın dediğini yapmazsam babama zarar verebilirdi. Verebilir mi? Kesin verirdi.

Ben de bunu çok iyi bildiğim için gidiyordum. Mesajda yazdığı gibi eski bir deponun önünde durunca derin bir nefes aldım. Bunu yapabilirdim. Yani sanırım...

İçeri girdiğimde görünürde kimse yoktu. Ve bu beni daha fazla tedirgin ediyordu. Ayaklarımı hareket ettirerek yürümeye başladım. Biraz sonra ileride küçük bir ampulün ışığını görerek oraya doğru yürümeye başladım. Çok geçmeden de birkaç kişinin seslerini duymaya başladım.

"Abi... bilmiyorum, bence onu bu işe karıştırmamalıyız." Diyen sesi tanıyordum. Beni kaçıranlardan biriydi. Çok geçmeden Yankı 'nın da sert sesini duydum.

"Ben ne yaptığımı biliyorum Emre. Sen de biliyorsun ki herkes yaptığının bedelini öder. " dediğinde benim de olduğum yerde durmamı sağlamıştı. Ben ne yapmıştım ki?

Belki de benden bahsetmiyordur diye düşünmeye çalıştım. Ama bunu düşünmemek imkansızdı. Bunları sonra düşüneceğimi aklıma not ettim ve onların yanına gittim. Beni ilk fark eden sarışın olandı.

"Ooo Yağmur hanım da teşrif edebildi. Sonunda, "

Bu sözlerle kaşlarım bilmem kaçıncı defa çatıldı. Hem çağırıyorlar hem de sinir ediyorlar.

"Tamam Ege... " diyen Yankı 'ya bakışlarımı çevirdim. Her zamanki gibi siyahlara bürünmüştü. Onu bu karanlıktan yanlızca mavi gözleri daha az korkutucu yapıyordu.

"Sen de geldiğine göre artık asıl meselemize dönelim. "Diyen Yankı 'ya dikkatimi vererek onu dinlemeye başladım.
"Senden bir şey yapmanı istiyorum. Söyleyeceğim her şeyi yapacaksın daha doğrusu mecbursun. " Yankı 'yı dinledikçe kaşlarım çatılıyor ve kafamdaki sorular karışıyordu. Sesimi çıkarmadan onu dinlemeye devam ettim.

"Atakan 'ı kendine aşık edeceksin. Ve onu kendine olabildiğince bağlayıp hiç beklemediği bir anda yüz üstü bırakacaksın... terk edeceksin. "

Duyduklarım karşısında ağzım açık bir sekilde öylece dikiliyordum. Doğru mu duymuştum? Atakan 'ı kendime aşık mı edecekmişim. Bir anda dudaklarımdan firar eden kahkaha yüzünden bana ilk kez şaşkın gözlerle bakıyorlardı. Ben de niye güldüğümü tam olarak bilmiyordum. Sanırım bu kadar olay yüzünden psikolojim bozulmuştu.

"Ahahhahah ben Atakan 'ı ahahaha kendime hahahahaa " gülmekten artık karnıma ağrılar girmişti. Ve bu şekilde konuşunca söylediklerim yarım yamalak anlaşılıyordu.

"Abi, alıştıra alıştıra söyleseydin. Delirdi galiba, "diyen Ege'yle kendime sonunda gelebilmiştim.

"Atakan'ı nereden tanıyorsun? Ve en önemlisi de... neden bunu yapmamı istiyorsun? "

"Orası seni ilgilendirmez. Sen sadece dediğimi yap. " diye her zamanki otoriterliğini konuşturdu. Ama bu kadarını da yapamazdım. Başımı hayır anlamında sallayıp arkamı dönerek kapıya doğru ilerledim. Açıkçası beni durdurmalarını bekliyordum ama düşündüğüm gibi olmadı, yani peşimden gelmediler. Ben de bunun üzerinde durmayarak gördüğüm ilk taksiyi durdurup kendimi içine attım.

Gittiğim için hiç de pişman değildim. Ne yani hem beni kaçırsınlar hem de tehdit ederek bir şeyler mi yaptırsınlar! Sizce ben yapar mıyım? Tabii ki de koca bir HAYIR...

Eve geldiğimizi fark ettiğimde ücreti ödeyerek arabadan indim. Eve geldiğimde babam evde yoktu.

Bu saatte nereye gitti ki?

Mutfağa girdiğimde buzdolabının üzerinde küçük bir not buldum. Muhtemelen babam yazmıştır.

Kızım, benim acil bir işim çıktı. Karakola gidiyorum. Beni bekleme işlerim uzun sürebilir.

Ben de bunu fazla düşünmeyerek odama gittim. Ve üzerimi değiştirerek kendimi yatağa attım. Sonuçta babam polis olduğu için bu tür şeylere alışkındım. Çoğu zaman işleri çıkar ve geceleri de karakola giderdi. Ben bunları düşünürken yavaş yavaş uykum geliyor ve gözlerim kapanıyordu. Uykunun beni ele geçirmesinden hemen önce hatırladığım en son şey telefonuma gelen mesaj sesiydi.

***

Ertesi sabah erkenden kalktım ve giyinip kahvaltı yaptım. Okul çıkışı da Melis 'le birlikte sahile gideriz diye düşünüyorum. Tabii onun bundan haberi bile yoktu.

Birden aklıma babam gelince gelmiş olacağını düşündüğüm için olan seslendim.

"Babaaaaa! "

Babamdan ses gelmeyince kalkıp odasına gittim. Ama orada da yoktu. Çoktan gelmiş olması gerekiyordu.

Onu aramak için kendi odamdan telefonumu aldım ve mesaj olduğunu görünce de önce onu okumak istedim.

Sana, benim dediklerimi yapmak zorundasın demiştim. Ve sen de beni dinlemedin. Şimdi de cezasını çekmelisin.

Yine mi?

Hadi ama! gizemli gizemli mesajlar atarak beni korkutmaya falan mı çalışıyor?
Onu takmayarak babamı aradım, ama başka birisinin açmasını beklemiyordum.

"Alo? "

"Siz kimsiniz? Babam nerede? " diyerek sorularımı ardı ardına sıraladım.

"Sakin olun,babanız şu anda gayet iyi. Küçük bir kaza geçirdi ama korkulacak bir durumu yok."

Birkaç kelimeden sonra devamını dinleyememiştim. Kulağıma uğultudan başka bir şey gelmiyordu.

Bu adam ne saçmalıyordu böyle?

"Orada mısınız? "

"E-evet buradayım. Hangi hastane? "

***

Yaklaşık yarım saattir burada bekliyordum ama ne gelen var ne giden. Doktor odadan hâlâ çıkmamıştı. En sonunda dayanamayıp oturduğum koltuktan kalkarak odaya girdim.

Tam bu sırada doktor da bana doğru yürümeye başladı.

"Durumu nasıl? "

"Endişe etmeyin küçük hanım. Babanız gayet iyi, sadece bugün burada tutmalıyız. Yarın taburcu edebiliriz "

"Teşekkür ederim. " dedim ve babamın yanındaki beyaz koltuğa oturdum. Yüzü biraz soluk görünüyordu. Ama onun dışında görünürde bir şeyi yoktu. Kazanın nasıl olduğu hakkında ise hiçbir fikrim yoktu.

Biraz sonra kapı açıldı ve içeri babamın iş arkadaşlarından Ali abi girdi. Çok iyi biriydi. Babamdan genç olmasına rağmen çok iyi anlaşıyorlardı.

Ben de onu görünce hemen yanına gittim.

"Yağmur, sen ne zaman geldin? "

"Bir saat önce öğrendim ve hemen geldim. Ama babama ne olduğunu hâlâ söylemediler. Ne kazası bu? "

"Şeyy sana söyledi mi bilmiyorum ama birkaç gündür uğraştığımız bir grup serseri var. Dün gece de onları yakalamak için eski bir depoya gittik. Biz daha ne olduğunu anlamadan kaçmayı başardılar. Ama o sırada içlerinden biri babanı bıçakladı. " dediğinde her şeyi anlamıştım. Bunu babama Yankı yapmıştı.

Gözümden bir damla yaş firar edince dayanamadım ve hızla dışarı çıktım.

Benim yüzümden babam bu haldeydi. Eğer ben Yankı 'nın dediklerini yapsaydım bunların hiçbiri olmazdı. Gözyaşlarım hızlanırken Ali abi yanıma gelerek bana destek olmak amacıyla saçlarımı okşamaya başladı.
"Hey hey! Sakin ol baban iyi. Doktorun da dediği gibi yarın taburcu olacak. " dedi.

Aslında ben kendime kızıyordum. Benim yüzümden olmuştu. Ama şimdi bunu düşünemezdim. Babamın yanında olmaydım.

"Tamam ben iyiyim. Babamın yanına gitmek istiyorum. "Dedim ve bir şey demesine fırsat vermeyerek odaya tekrar girdim. Babam iyileşir iyileşmez Yankı 'yla konuşmalıydım. İstediğini yapacaktım. Çünkü şakası yoktu.

Ve evet kabul ediyorum Yankı 'nın karşısında acizin tekiyim...


Karanlığın Fısıltısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin