Uykumdan hapşırarak uyandım. Kendimi çok bitkin ve yorgun hissediyordum. Battaniyeme daha çok sarıldım. Bugün okula gitmeyecektim. Aslında bir yandan da hasta olduğuma seviniyordum. Okul yok, ders yok, stres de yok. Mis gibi işte daha ne olsun? Ama kendi kendime hasta olmamıştım tabii ki. Hepsi Yankı 'nın suçuydu. Bunu bir kez daha hatırlayınca ona olan sinirim iyice zıpladı ve yanaklarım kızardı. Şimdi siz ne oldu da hasta etti bu çocuk seni diye soruyorsunuzdur. Duyar gibiyim. Her şey dün lavabodan çıktıktan sonra oldu.
☆1 gün önce☆
Lavabodan çıkıp masaya geri döndüm. Yankı da orada mal gibi kalmıştı. Yüz ifadesi gerçekten çok komikti. Üstüne doğru yürüdükten sonra benim daha cüretkâr olduğumu göstermek için tüm cesaretimi toplayıp boynuna bir öpücük kondurmuştum. Bunu beklemediği için de oldukça afallamıştı. Gerçi bunu yapmayı planlamamıştım ama nasıl olduğunu anlamadım. Onun öyle demesi beni cidden gaza getirmişti. Lavabonun olduğu tarafa baktığımda hâlâ gelmediğini farkettim. Öpmese miydim acaba? Ama olan olmuştu. Omuzlarımı silkip 'boşver' diye mırıldandım.
"Toplantımızın sonuna geldiğimize göre bize müsade artık. "Ellerine baktığım adam! Ayağa kalkınca onunla birlikte yarıdan çoğu kalkmıştı. Birkaç kişi de oturmaya devam ediyordu.
Toplantı kısa sürmüştü ama konuşulanlar ayrıntılı ve fazlaydı sanırım. Çünkü Kenan Bey -pardon amca- eliyle başını ovuşturuyordu. Bunu yaptığında Yankı 'ya çok benzemişti. Babasına çektiği belli oluyordu.
"Toplantı bitti mi? "Yankı yanıma gelerek her bir adamla tokalaştı. Şaşkınlığı geçmişti anlaşılan! Onun haline gülümseyerek baktım. Onlar gittikten sonra oturmaya devam edenler konuşmaya geri döndü. Sanırım bunlar Kenan amcanın adamlarıydı. Gerçi neden bir toplantı yaptıklarını da anlamamıştım. Çünkü Kenan mafyaydı ve böyle toplantılar yaparak saygın bir iş adamı gibi görünmesine gerek yok diye düşünüyorum. Mafyalar tam olarak ne yaparlar bilmiyorum ama bu gece sanki işinde gücünde, başarılı ve hakkıyla para kazanan biri gibi görünüyordu. Telefonumun melodisi çalmaya başlayınca hemen cevapla tuşuna bastım.
"Efendim baba? "
"Yemek nasıl gidiyor canım? "
Şaşkınca cevap verdim. "Şeyy... iyi, yani bitti. Biraz sonra orada olurum. "
"Ben de geç kalma diyecektim. Tamam kızım görüşürüz. "
"Görüşürüz. "Şaşırmamın sebebi bu kadar anlayışlı olmasıydı. Benim bildiğim babalar erkek arkadaşla oraya buraya gitmeye izin vermezler.
"Ne diyorum ben ya?! "Dedim kendi kendime. Yankı benim arkadaşım bile değildi. Ne olduğumuzu ben bile bilmiyordum aslında.
"Bir şey mi dedin? "
Yankı'nın sorusuyla beni duyduğunu anladım ve başımı hayır anlamında salladım. Bakışlarını üzerimde hissedince de gitmem gerektiğini anladım.
"Beni eve bırakır mısın? "Dedim tatlı tatlı. Hem tuhaf tuhaf bana bakmasını engellemek için hem de birazdan utanmaya başlayacağım için.
"Babanla mı konuştun? O mu gelmeni istedi? "Diye sordu. Sesindeki ton sanki gitmemi istemiyormuş gibiydi. Belki de bana öyle gelmiştir.
"Evet onunla konuştum. Hem zaten yemek de bitti, "dedim ve ayağa kalktım. Kenan amca bizi dinliyor olsa gerek gideceğimi anlamıştı.
"Gidiyor musun Yağmur? "
"Evet. Beni de davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Çok güzel bir akşamdı. "
Gülümseyerek "Asıl ben teşekkür ederim. Beni kırmayıp geldiğin için, "dedi ve Yankı 'ya bakarak. "Oğlum seni eve bırakır, "dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Fısıltısı
Teen FictionAşk hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı... Yağmur, daha küçük yaşlarda annesini gözleri önünde öldürülürken görmüş, bir parçası hep eksik olarak büyümüş bir genç kız. Babasının işi yüzünden İstanbul'a taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul ve yeni...