Ertesi sabah burnuma dolan güzel bir kokuyla uyandım. Yatağımda dönmeye çalıştım ama başaramamıştım. Beni saran güçlü kollar vardı. Bir dakika güçlü kollar mı dedim ben?!
Gözlerimi birden açtım ve oturur pozisyona geçtim. Nerede olduğumu anlamaya çalışarak etrafıma baktım biraz. Ve yanımda Yankı'yı görmemle birlikte gözlerim daha çok açıldı. Gitmemiş miydi bu? Gözlerimi devirerek kalkmaya çalıştım.
"Sessiz ol tavşancık, kıpırdama. " Yankı mırıldanmaya başlayınca kaşlarımı çattım. Dün beni o tavşanlı pijamalarla gördüğünden beri dalga geçiyordu. Bence çok tatlılardı."Bıraksana beni hayvan! Kalkacağım," dedim. Ama beni dinlemeyip daha sıkı sarıldı bana. Kemiklerim kırılacak sandım bir an. Kendimi tuhaf hissetmiştim bana sarıldığında. Ve kokusu başımı döndürmeye yetiyordu. Sigara kokusu ve parfüm. Bu ikisi ona çok yakışıyordu. Benden pek haz etmediği ortadaydı. Ama buna rağmen ben korkuyorum diye gecenin bir vakti üşenmeden gelmişti. Bunu ilk başta istemesem de geldiği için minnettardım. Beni yalnız bırakmamıştı. Melis'e gelecek olursak da gerçekten sinirliydi. Akın onu geçmişte gerçekten üzmüş. Gerçi bana önceden anlatmasını isterdim ama yeni yeni yakın arkadaş olmuştuk. Önceden anlatmaması normaldi.
Gözlerimi Yankı'nın yeni çıkmaya başlamış sakallarına diktim. Birdenbire onlara dokunmak istemiştim. Ama uyanacağından korktuğum için bu fikri hemen yok ettim.
"Biliyorum çok tatlı ve çekiciyim. "
"N-ne tatlısı be! Uyanmanı bekliyordum, " diye hızlıca cevabımı verdim. Yakalanmıştım! Demek dokunsam daha kötü rezil olurdum. İçimden bir oh çekerek kollarını ittim.
"Niye yanımda yatıyorsun. Başka yer mi yok. "
"Hatırlatırım ki gece korkudan 'Gitme Yankı çok korkuyorum. Uyuyamıyorum. Kaslı kollarına ihtiyacım var. ' diye başımın etini yedin, " diyerek beni taklit etti. Sonra da aklına gelmiş gibi ekledi. "Ayrıca ben senin yanına gelmedim sen geldin. "
"Hadi be oradan! Öyle şeyler söylemedim. Nerenle dinliyorsan artık beni. "Ama diğer söylediği şeyi anlamamıştım. Ben uykumda buraya gelmiş olamazdım ki. Kesin o getirmişti. Pis sapık!
"Tam olarak böyle demesen de bunu demek istedin. Ben anladım. "
"Tabii öyledir, " diye mırıldandım. Ve lavaboya gittim. Çıktıktan sonra da mutfağa gidip kahvaltı hazırladım. Melis de uyanmıştı.
"Kanka kusura bakma ya. Dün sana söyleyip öyle gitmeliydim. Çok aptalım. "
"Önemli değil. Hem sana bir şey olmadı ya önemli olan o. Ya sana kötü bir şey yapsaydı? "
"Ondan nefret ediyorum. Gelmiş çok pişmanım diyor orospu çocuğu. "Dedikten sonra da masaya oturarak karnımızı doyurmaya başladık. Evde fazla bir şey yoktu ama yine de ortaya güzel bir kahvaltı çıkarmıştım.
"Günaydın canım. "
Ağzımdaki zeytin nerdeyse boğazıma kaçıyordu. Öksürerek su içtim hemen.
"Canım falan noluyo? " diyerek benden önce davrandı Melis. Yankı 'nın kim olduğunu hâlâ anlatamamıştım. En iyisi uygun bir zamanda söylemekti.
"Aramızda... " diyerek otuz iki diş sırıttı. Umarım Melis yanlış anlamamıştır.
"Ben sana sonra anlatırım, "diye Melis'e kaş göz işareti yaptım. O da beni anlayarak soru sormadı. Üçümüz de kahvaltimizi bitirdikten sonra okula gittik. Yankı'nın arabasında geldiğimiz için okuldaki çoğu kız yiyecekmiş gibi baksa da umurumda değildi.
"Sonra görüşürüz kızlar. "
Melis "Görüşürüz, " diye benim yerime de cevap verdi. Bu arada babama da okulda olduğuma dair kısa bir mesaj göndermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Fısıltısı
Teen FictionAşk hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı... Yağmur, daha küçük yaşlarda annesini gözleri önünde öldürülürken görmüş, bir parçası hep eksik olarak büyümüş bir genç kız. Babasının işi yüzünden İstanbul'a taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul ve yeni...