Melis 'in Ağzından
Beynimdeki hücrelerin yer değiştirdiğini hissederken gözlerimi ararladım. Açtığım anda ise başıma giren ağrıyla elimle ovuşturmaya başladım. Yattığım yatak çok rahat ve yumuşaktı. Ama artık kalkmam gerekiyordu. Oturur pozisyona geçtim ve gözlerimi kocaman açtım. Yanımda yatan kişi tanıdık gelmişti ama hatırlayamıyordum. Biraz daha yüzüne eğilip baktığımda ise Emre olduğunu anladım. Emre mi dedim ben?! İlk önce etrafıma sonra da üstüme baktığımda çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Tanımadığım bir evde, tanımadığım bir odada ve üstümde onun kazağıyla uyumam dışında her şey yolunda gibiydi. Ta ki bacaklarıma bakana kadar. Kazak dışında hiçbir şey yoktu üzerimde. Emre 'nin ise görebildiğim kadarıyla üstü çıplaktı. Sakin olmaya çalışarak hemen elbisemi bulmaya çalıştım. Panik yaptığım için ilk başta görememiştim ama sonra tekli, gri bir koltuğun üzerinde bulup hemen giyindim. En son neler olduğunu hatırlamaya çalıştım ama tek hatırladığım şey Yağmur 'la bara gitmem ve çıkışta Emre 'yi görmemdi. Ama onun evinde ne işim olduğunu bilmiyordum. Birdenbire aklıma gelen şeyle donup kaldım. Yoksa... Yoksa... Yok canım birlikte olmuş olamazdık değil mi?
"Lütfen olmasın, lütfen gerçek olmasın! "
Mırıldana mırıldana evden hızlıca çıktım. Ama bu sırada da gözlerimin dolduğunu hissettim. Hayır ağlamamalıydım. Burada böyle olmaz. Saçım başım dağınık bir şekilde eve gidiyordum ama umurumda bile değildi. Şu an düşünebildiğim tek şey Emre 'nin evinde ne yaptığımdı. Allah kahretsin ki hiçbir şey hatırlamıyorum!
***
Yağmur 'un AğzındanTabağımdaki zeytinlerle oynamayı bırakıp masadakileri topladım. Kahvaltıda tek başımaydım. Babam bir arkadaşına gideceğini söyleyip erkenden gitmişti. Dünkü olanlardan sonra bidaha asla Melis 'i dinleyip barlara gitmeme kararı almıştım. Gittik de ne oldu sanki! Bize yavşadılar, Yankı ve Emre de çıktı ortaya. Sıkıntıyla nefes verip televizyonun karşısına geçtim. O sırada zil çaldığı için ayağa kalkmak zorunda kaldım. Ofluyorak puflayarak kapıyı açtığımda karşımda Melis'i görmeyi beklemiyordum. Üzerinde dünkü kıyafetler ve dağılmış makyajıyla nefes nefese kalmıştı. Hemen kolundan tutup içeri aldım.
"Melis, bu ne hâl ? "Dedim şaşkınlık içinde. Eliyle zaten bozulmuş olan saçını karıştırdı ve gidip koltuğa oturdu. Ben de yanına oturarak konuşmasını bekledim. Gözlerine korkuyla açarak konuşmaya başladı.
"Yağmur ben çok kötü bir şey yaptım sanırım. "
"Ne yaptın? "
"Hani biz bara gitmiştik ya, orada ne oldu anlatsana, "dedi mırıldanarak. Şüpheyle bakıp tek kaşımı kaldırdım.
"Hatırlamıyor musun yani? "Kafasını hayır anlamında salladı. Bende anlatmaya başladım.
"İçeri girmemize yardım eden çocuklarla birlikte oturuyorduk. Sen içmeye başlamıştın. Sonra Yankı ve Emre olay çıkardılar. Emre seni eve bırakmıştı en son. "Gözleri birden bire dolunca konuşması için elini tutum.
"Ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama...Ben galiba... Emre 'yle yattım. Dedi ve gözlerinde tuttuğu yaşları serbest bıraktı. Ben ise donup kalmıştım adeta.
"Ne saçmalıyorsun öyle ne dediğinin farkında mısın?
"Bilmiyorum. Tamam mı? Bilmiyorum. Lanet olsun! "Elini saçlarına daldırdı. "Birkaç saat önce kendimi bu halde Emre 'nin yatağında buldum. Hiçbir şey de hatırlamıyorum. "
Kollarımı hiç düşünmeden ona doladım. Bunu yapmamla birlikte ağlaması şiddetlendi. "Şşş sakin ol güzelim. Bilip bilmeden hemen kendini bırakma. Eminim mantıklı biraçıklaması vardır. Kötü şeyler düşünme. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Fısıltısı
Novela JuvenilAşk hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı... Yağmur, daha küçük yaşlarda annesini gözleri önünde öldürülürken görmüş, bir parçası hep eksik olarak büyümüş bir genç kız. Babasının işi yüzünden İstanbul'a taşınırlar. Yeni bir hayat, yeni bir okul ve yeni...