19. Bölüm -Melis elden gitti! -

35 5 0
                                    

Multimedia: Melis (Melis karakterini Emma Stone olarak değiştiriyorum )
~~~~~~~~~~~~~~~
Karanlık her yere hakimdi. Çok korkuyordum. Nerede olduğumu da bilmiyordum. Etraf karanlık ve tek bir ışık bile yok.

"Heyy! Beni duyan var mı? "Sesim ürkütücü ormanda yankılanıyordu. Ben buraya nasıl gelmiştim ki? Hızla koştum, koştum, koştum... Önümde beliren patikayla o tarafa koşmaya başladım. Yerlerde kırmızı bir sıvı görünce donup kaldım. Eğilip elimle dokununca kan olduğunu fark ettim. Dehşetle geri çekildim hemen. Ormandaki fısıltılar bana bir şeyler anlatmaya çalışıyordu sanki. Uğultulu sesler, kulak tırmalayıcı yakarışlar...Yalnızdım bu ormanda. Bir başıma. Ay 'ın ışığı parlaklığını artırarak patikayı aydınlattı. Koşmayı bırakıp yavaşça yürümeye ve etrafıma bakınmaya başladım. Ağaçlar çıplak kalmış kuru dallarıyla lanetli sesler çıkarıyordu. Başka bir ağaçta ise baykuş gözlerini benden ayırmaksızın izliyordu. İçim ürperdi bir anda. Patikanın sonunda bir siluet gördüm. Bu bir erkekti. Sonunda bir insanla karşılaştığım için sevinerek ona doğru koşmaya başladım. Ama ters giden bir şeyler vardı. Ben koştukça o benden uzaklaşıyordu.

Korkuyla "Gitme! "Diye bağırdım ama beni duymuyor gibiydi. "Kimsin sen? "Dedim son bir umutla. Artık koşmaktan ayaklarım ağrımaya başlamıştı. Yerdeki kanlar kurumaya, rüzgar ise şiddetli bir şekilde esmeye başlamıştı. Olduğum yerde durup bana dönmesini bekledim. O da benimle eş zamanlı olarak durdu ve bana döndü. Olamaz bu Yankı 'ydı! Kıyafetleri parçalanmış, yüzü yara içindeydi.

"Seni bu işe hiç karıştırmamalıydım, "dedi ve gözlerimle takip edemeyeceğim bir hızla yanıma geldi. Elini yanağıma yerleştirerek sözlerine devam etti.

"Bu masum ve temiz ruh kirlenmemeliydi. Çok aptalım, çok... Ama kendimi öldürürsem bu sorunlar ortadan kalkar, "dedi ve elini çekip Ay 'a baktı. Bu haliyle bile kusursuz görünüyordu. Masmavi gözleri ve elmacık kemikleriyle ölümsüz bir varlığı andırıyor. Onu büyülenerek izlerken elinde birdenbire bıçak belirdi. Loş ışıkta gördüğüm kadarıyla bıçağın üstünde kan vardı. Elimi onu durdurmak ister gibi öne uzattım.

"Bunu sakın yapma Yankı! Ne dediğin hakkında hiçbir fikrin yok. Ölemezsin sen, "dedim gözlerimde yaşları silerek. Ne zaman anladığım farkında bile değildim.

"Artık çok geç... "Bıçağı tam kalbine sapladığında soğuk, bedenimi ele geçirerek yavaş yavaş kaybolup. Yok oldum...

Nefes nefese kalmış bir şekilde uyandım birden. Elimle terlemiş yüzüme dokunup etrafa baktım hızlıca. Odamdaydım, yatağımda. Eşyaların hepsi kendi yerinde sessizce olması gerektiği gibi duruyordu. Derin bir oh çekip yataktan kalktım. Sadece bir rüyaymış. Yok yok bu rüya bile değil, kâbustu. Başımı sağa sola sallayarak banyoya girdim. Soğuk suyu yüzüme çarptıkça kendime geliyordum. Saçlarımı da tarayarak sıkı bir atkuyruğu yaptım. Üzerimi de değiştirerek salona gittim. Bugün cumartesiydi. Ben evdeydim ama babam için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. O bugün de çalışıyordu. Kafamı dağıtmak amacıyla mutfağa gidip sandviç hazırladım. Elime alarak televizyonun karşısındaki yerimi aldım. O nasıl bir rüyaydı öyle? Aklım çıkıyordu az kalsın. Yankı 'nın söyledikleri ve bıçağı kalbine saplaması gözümün önüne gelince kendimi çok kötü hissettim. O bir mafya ve katil olabilirdi. Ama onun zarar görmesi bana acı veriyordu. Ölmesi söz konusu bile değildi. O anı gerçekten hissetmiştim. Soğuğu, korkuyu ve acıyı... Belki de dün telefonda söylediği şeyler yüzündendi. Bilemiyorum. Dünkü hâli aklıma gelince aramak istedim. Telefonumu elime alarak aradım. "Aradığınız kişiye şu-" umutsuzca telefonu kapattım. Sonra da arayabilirim diye düşünerek sandviçimi yemeye başladım.

***
"Olmaz Melis. Kafayı mı yedin sen, ne barı? "Dedim sitemle. Melis 'i eve çağırmıştım ama tek başına gelmek yerine kafasında çılgınca bir fikirle gelmişti. Ve iki saattir beni ikna etmeye çalışıyordu. Neymiş efendim çok sıkılmış, bara gidip biraz eğlenmek istiyormuş. Hiç bara gitmemiştim ve açıkçası gitmeye çekiniyordum. Çünkü orası farklı ve televizyonlarda gördüğüm kadarıyla da iğrenç, sapıklarla dolu bir yerdi. Ama gel de bunu Melis 'e anlat!

Karanlığın Fısıltısı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin