Siyaha sarılmak

100 11 0
                                    

Arkadaşlar yorum ve
Vote' lerinizi eksik etmeyin lütfen:) Yazmayı çok seviyorum ! Keyifli okumalar..
Sorunlarla baş etmeye ne zaman başladık . Ne ara bu kadar büyüdük? Ne ara yokluk hissini bu denli öğrendik? Kıskançlık, kibir, öfke , yalan bunları gerçekten ne zaman öğrendik?
Bir arkadaşımızı kıskandığımızda mı ? Bende daha güzeli var dediğimiz oyuncaklarda mı öğrendik kibiri? En çok ne zaman kızdık, anne ve babaların ilgisi üzerimizden kaydığında mı öfkelendik? Yalan peki ? Pembe ve beyaz diye ayırt ettiğimiz yalan ne ara siyahlıktan kurtuldu? Buda bir yalan değil miydi başlı başına? Neyin rengi olmuş ki yalanın rengi olsun ...İçimizi rahatlatmak için kendimize bile yalan söylemiyor muyuz? İşimize nasıl denk gelirse hani... Yanımızda tutmak isteyipte tutamadıklarımıza öfkelenip hatta sinirimizi ne ara onlardan çıkarır olduk? Biz ne ara bu hala gelmiştik?
Şimdi sare' ye herşeyi anlatabilseydim... Gerçek sinan gibi davranabilseydim. Haklıydı. Füsunun ve teyzesinin üstü kapalı tehditleri elimi kolumu bağlıyordu. Babamın o hallere düşmesini bir daha kaldıramam..O gün bir kızgınlıkla füsuna geri döndüm? Bunu sareye kızdığım için mi yaptım yoksa kendime mi? Sadece suçlu aradım aslında. Haklıydı, beni tanımıyordu, sonra füsunla baş edemezdi ... Belkide üstü kapalı onuda tehdit etmişti... Onu seviyordum. O ise farkında bile değil... Kendinin bir farkına varsa.. Bana kafa tutması , sonra alttan alışı sözümü dinleyişi. Tıpkı küçük bir çocuk gibi azar işitsede koşup yine bana gelişi . Kendime iki kere küfretmeme neden oluyor..
Mail' ime baktım . Bir seminerden bahsediyor.. Yine mi bir organizasyon..
Hemen detaylı inceledim. İşletmecilerin vereceği bir seminer. Acaba sare nereyi işletmek istiyordu? Sinan onun hayatına dair herşeyi merak ediyor ama direk soramıyordu. Önemli işletmecilere birer mail göndermeliydi. Füsünun teyzesiyle karşı karşıya gelmek istemesede, bütçe için görüşmek zorundaydı. Telefonla bir 10 dk konuşup uygun bir fiyat belirlediler. Ekstra çağırmak istediği biri varmıydı onu da sordu. Aklına birisi gelirse söyleyecekti.
Derse geç kalıyordu.
" Günaydın merhaba arkadaşlar. Bir 5 dk alacağım. Haftasonu bir seminerimiz var. Tabiki işletme bölümü olarak talebin yüksek olması temennimiz. Diğer bölümden arkadaşlarınızda katılabilir. Ancak bizim bölüm için mecburi. Uğultular başladı haftasonu olması pek iç açıcı değil fakat 4 oturumada katıldığınız takdirde + 50 puan ve sertifika . Yoklama alacağım haberiniz olsun. Sınıftan bir kaç kişi daha seçeceğim, sare ve naz arkadaşlarınıza yardım etmek isteyenler evet en arkadaki üçlü siz olabilirsiniz. Sare hanımla görüşün ısize tüm detayları anlatacak. Anlaşıldı mı? " evet" denmesiyle derse geçebilirim..
*************************************

Seminer mi ? Buda nereden çıktı şimdi? Ben bu adamdan uzak kalmaya çalıştıkça evren bize oyunlar oynuyor... Ciddi manada yorulduğumu hissediyorum. Koşuya başlamadan hemde...
En sevdiklerimle baş etmeyi öğrendiğimde henüz 5 yaşındaydım. Kapının arkasına oturmuş tek isteğim kulağımı daha iyi kapatabilmekti. Babamın bağırışmaları, annemin ağlayışları, sonra pat diye düşen vazolar!! Heryer cam parcası .. Heryer kırık! Annem bir daha hiç oraya vazo almadı biliyo musunuz? Bazen birşeylerin yeri yenisiyle dolmuyor.
Kafamda geçmişin izleri sanki parçalar kalkmış gelmiş de sinanın odasında duruyordu. İlk günki kadar keskinler hemde!!
Belkide hepsi benim uydurmam, varsayımlarım olamaz mı? Aslında gerçekten benimle arkadaş olmaktır amacı. Neden bu kadar ön yargılıyım. Aslında yargım kendime!
Çok mu sert daldım mevzuya! İyide bana düşman olmasına da gerek yoktu yani. Dersten sonra sanırım konuşmayalım! Emin değilim ama... Zeynebe danışsam mı ? Yok ya onu dahil edemem. Tüm mimiklerine baktım. Kaşının üstünü avuşturması, yanağına dokunması. Önemli birşeyden bahsederken sesini yükseltmesi ve kaşlarını kaldırması.. Hepsi dikkatimi çekti. Ben ise üç dört kere hapşırmış, öksürmüş tüm iğrençliğimi gözler önüne sermiştim.
Heycanla anahtarı ve çizelgeyi aldım. İlk defa kalbim başka attıyordu. Sabahda gittim halbuki. Sanırım bu onunla konuşma fikrimden doğan bir heyecan.
Kapıyı çaldım..3-2-1 ve girdim. Tam karşımda evrakların içinde kaybolmuş.
Saçlarıyla oynarken buldum.
" Hocam, buyrun"
Kafasını salladı , bana hala tepkiliydi.
" Müsait misiniz sizinle birşey konuşmak istiyorum. "
Nedir kısa kes gibilerinden bana baktığı için" hocam yani sinan dünden sonra önyargılı davrandığımı farkettim, aslına bakarsam arkadaş olmanın bir zararı olmaz. Tabi aynı fikirdeysen ?
Kaşlarını çattı, bana derin derin baktıktan sonra...
" Ne o + 50 puan yetmeyecek sanırım.."
" Bu .. Bu nedemek? Haa yoksa benim not için..." Dediği an gözlerim yaşlandı.
" Bunu bana olan öfkenizden yaptığınızı düşünerek sizin gönlünüzü alacağım" diyerek içimi rahatlattım. -ilk defa - Huzurlu hissetmiştim. Hani yan odada anne ve babanız uyuyordur ve siz korkmazsınız bunun verdiği huzur gibiydi sinanın hayatımdaki yeri. Beni affedecekti ben onu defalarca geri çevirmiş olsamda.
" Fikrin nasıl değişti? Çıkar çatışması mı? Arkadaş olduğumuzda sana daha az iş veririm diye mi? "
" Bu laflar o kadar samimiyetsiz ki helede sizden duyunca.. Hiç inandırıcılığı kalmıyor.. Papatyayı sevdiğimi tahmin eden birine göre fazla kabasınız"
Gözleri açılıverdi. "Ben herşeyi düzeltebilirim zannettim. Öfkeniz sizi ele geçirmeden öncesine kadar!"
" Tamam bekle . Seni affedebilirim belki... Uğraşman gerek! Şimdi seninle plaketleri seçmeye gitmemiz gerek. Dekorasyon , yemek işinede el atmamız lazım, tabi öğrencilerin yaka kartları ve ikramlıklar, birde içecek için bir kafe ile anlaşmamız şart! Hadi.."
" Ta..tabi de iki güne yetişir mi? "
" Yetiştireceğiz"
Kapıyı kilitledi ,inanmıyorum ya!
Cevap vermedi şimdi bu beni affetti mi biraz daha uğraş mı demek istiyor.

Kelebeklerin Öldüğü SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin