En dipte olsakta vazgeçemeyiz bazen , sevdiklerimizden ... Bizde hatrı olanlardan, hayatımıza dokunup kaçanlardan.... Belkide mucizelere inandıranlardan... Kardeşlikten öte bağlardan...
Dip dediğimiz yer tam olarak neresi.. Simsiyah bir kuyu mu? Bir uçurumun kenarı? Yani dip dediğimiz kavram derinlikle veya yükseklikle mi alakalıdır. Kalbinize batan hançer ne kadar derine inerki.. Bir avuç kalp nasıl bu kadar duyguyu barındırır. Ruhumuzun derinliğimidir yoksa önemli kılan herşeyi?
Sevmek .. Sebepsiz .. Karşılıksız. Bu dünyada var mı gerçekten?
Kime dayayacağını bilmediğimiz bu sırtımız .. Bazen en sevdiklerimiz tarafından itildiğimiz gerçeğini kim değiştirebilir? Kursağında lokma mı kalır bir insanın... Bazen sevinçlerin tıkandığı bir kör nokta var mıdır? Umutlara , toz pembeliğe , hayal kırıklığına gelmeden önce durduğumuz durak kırıklıklarla dolu...Daha adım atamadan düştüğümüz gerçeği yadsınamaz..
İçinde bulunduğum durumu bırakın özetlemeyi ... Açıklamaya bile mecalim yoktu. Zar zor tıkıştırılmış hayat bizimkiler. Hep bir köşesi eksik... Beşgen mi altıgen mi belli değil.. Sevmek içimize konulmuş bir duyguysa sevilmeyi ilk ne zaman öğrendik?
Ne zaman hissettik tam anlamıyla? Ne zaman eksik parçalar bir bütün oldu?
Beyazdık renklendik peki ya ne zaman siyaha dönüştük?
Cevap vermekle vermemek arasında kalsamda .. Sanırım şuan tutunmak istediğim bir daldı.-Bir gün kırılacağını bilsemde-
" Herşey yolun da mı derken.. En yakın arkadaşlarım bana gard almış durumda . Ben neyin içine sürüklendiğimi bilmezken kendimi savunamıyorum. Çok kırgınım... Ne ara siyaha dönüştük? "
Makyajımı sildim. Üzerimi değiştirdim. Elimi yüzümü yıkamak beni açmıştı. Kendime bir kahve yaptım. Balkona çıktım... Sanırım temiz hava bana iyi gelirdi. Yıldızlarla paylaştım derdi mi!
Cevap gecikmedi...
" Yanında olmak istiyorum.Kapıyı aç ben gerekli açıklamayı yaparım onlara.Benim yüzümden üzülmeni istemiyorum."
Ne kapıyı aç mı? Ne diyor bu nasıl açıklarım kızlara... Eyvahhh ne yapacağım ben? Düşün sare.. Hemen koştum indim salona birde ne göreyim? Kızlar yoklar! Bide not bırakmış zeyzey... Dışarıya çıkıyoruz geç geliriz diye .. Oh be yırttım. Kapı çaldı o anda elim ayağımı dolandı. Kalbim sakin ol yerinde daha rahatsın!
Aynada kendime baktım. Dağılmış bir vaziyette!!
Derin bir nefes aldım. Makyajsız çıkmasam karşısına. Off ne yapacağım. Neyse gerek yok ya aman..
Gözleri gözlerime değdi. Biraz ürkek bakışlarım onun şefkatiyle buluştu.
" Sare iyi misin?
" Evet .. Tabi.. Şey geçsenize"
Salona oturduğumuzda incelediğini anladığım bakışları sonunda benimle buluştu.
" Ne içersiniz?"
" Bırak şimdi prosedürleri, ben seni merak ettiğim için geldim"
" Anlatabileceğim birşey değil aslında küçük bir sorun yaşadım sadece.. Kahve yapayım olur mu?
" İçeriği ve derinliği benim için önemli.. Kahve mi peki için rahat etmeyecek sanırım"
Mutfağa geçtiğimde önce kavonozu düşürmekle yüz yüze geldim. Ellerim titredi. Ya sinan benim evimdeydi! Resmen benim evimde. Kaç gündür tanıyorum halbuki. Sapık mı katil mi bilmiyorum. Yinede neden güveniyorum?
Kupaları aldım. Terasa çıkabiliriz dedim. En sevdiğim yere çıkardım onu. Salıncağa oturdum.
" Burasını çok seviyorum. Yıldızlara bakabiliyorum. Bazen en siyahta bile renkli olunabileceğinin örneği burası"
" Yıldızın var mı? "
Yıldızımı gösterdim. Onada seçtik bir tane.
Konu istemediğim bir yere kızlarla olan meseleye geldi.
" Seninle gizli gizli görüştüğümü düşünüyorlar. Sevgili gibi. Bende böyle bir düşünceye girdikleri için çok kırıldım. Sen ve ben sadece arkadaşız. Üstelik senin bir sevgilin var! Beni hangi kefeye koyuyorlar ! Ben basit bir ... Yani anlayacağın onlarla arama mesafe koymam gerek... "
Güldü" Sen ve ben ha" bir kahkaha attı. Bu kadar mı imkansızız ya . Yani beni hiç o anlamda düşünmemiş. Demekki ben gerçekten yanlış anlamışım.
Hala gülüyordu. Birden ciddileşti. " Benim bir sevgilim var evet. Biz sadece tesadüfen tanışmış iki arkadaşız. Hem öğrencimsin.. Yani ben yanlış anlaşılacak birşey göremiyorum ortada"
Haklıydı biz sadece arkadaştık...
" İşte bende bana bunu yakıştırdıkları için kırgınım"
" Arkadaş olarak görüşmemizde yanlış mı onlar için?"
" Sanırım .. Emin değilim. Bunlar benim problemlerim kendim halledebilirim. "
" Kısaca sana ihtiyacım yok diyorsun öyle mi?"
" Hayır sadece . Halledebilirim diyorum"
" Geldiğin için teşekkürler faslına geçebiliriz o zaman"
" Aklımı okudun"
" Hayır kalbindekiler gözlerinde yansıyor"
Güldüm. Kafam önde bardakla oynadım. Biraz sallandım.
" Gitme vakti" diyerek beni ızdıraptan kurtardı.Kafamı toparlamaya ihtiyacım vardı. Kapıya doğru ilerlerken oda ne anahtar sesi. Kim ki bu aa kızlar eyvahh. Sinanın elinden tuttuğum gibi odama çıkardım. Nasıl açıklayacaktım.. Üstelik aramızda bozukken.. Nolduğunu anlayamayan gözlerle bana bakıyordu. Elimle sus işareti yaptım.
Kısık bir sesle" kızlar geldi dedim.
" Birşey olmaz derken sesi hala normaldi. Şişş dedim yine ..
Lütfen sinan lütfen dedim .. Yalvarır gözlerle baktım. Ben aşşağı bakıp gelicem. İndim kızlar odakarına çekilmişlerdi. Ortalık sakin gibi duruyordu. Sinanı çıkardığım anda zeynebin ışığı açıldı. Geri girdik hemen. İkinci kez elini tutuyordum. Refleksti sonuçta! Zeynep kapımı çaldı. Eyvahh gözlerim yuvalarından fırlayacak dişerimle dudaklarımı ısırıyordum korkudan. Ses vermedim. Uyudum zannetsin diye. Allahtan ikincide gitti. Yinede kızlar uyumadan çıkaramazdım.
Sinanla kaldık mı odada! - Hiç bu kadar yakınımda olmamıştı-
Korktuğunda, şaşırdığında nasıl baktığını görmek .. Onu yaşamak .. Kafamı kapıya dayadığımda aklımdan tamda bunlar geçiyordu. Oda kenarımda oturmuş kafasını yaslamıştı. Cesaret edip " Sence aşk nedir? " diye sordum. Birden pişman olsamda ağzımdan çıkıvermişti. Sare bunu neden sordun kuzum alacağın cevaptan korkmuyor musun?
" Aşk herhangi bir duyguya benzemez! İnsanı yer bitirir... Gerçekse bitmez, tükenmez. Nasıl küllerden tekrar kıvılcım çıkıyor, nasıl yapraklarını döken ağaç yine çiçek açıyorsa aşkta bitti zannettiğin an tekrarlar kendini, sence aşk nedir? "
Ne cevap verecektim.
" Binlerce duygu olabilir aşk. Bazen endişe, bazen korku, öfke, şefkat merhamet, tüm duyguların genel ismi bence. Aşk onun için endişelenmektir. Kaybetmekten korkmak !Öfkende bile bırakamamaktır. Onu yaşamak ! Onunla yaşamak.. "
Dinlediği belliydi ama gözleri kapalıydı.
Yüzünde acı çeken bir hal vardı sanki.
" Hiç aşık oldun mu? " Bu nasıl bir soru?
" Sanırım kimseyi onunla yaşayacak kadar sevmedim.. Peki sen aşık mısın?"
" Onu yaşamak isteyecek kadar değil! "
Aldığım cevap beni sarsmıştı. Füsuna aşık değilmiydi?
" Belkide cesaretti! "
" Hı " dedim öküz gibi .
Hı ne ya efendim der insan..
" Neyse boşver."
Söylemez işte böyle hı dedim ya ..
" Anlayamadım kusura bakma"
" Sare .. Bazen başka bir gezegende karşılaşmayı dilerdim. "
" Neden? Dünyada karşılaşmamız yetmez mi? "
-Ne dedim ben saçmalama moduna geçtim off beni salak zannetse hakkı var-
" Yeter!"
Güldüm esnemeye başladım .. Saat biri geçmişti bile! Kızlar hala uyumadı mı acaba?
Gözlerim kapanıyor..
**********************************
Başka bir gezegende karşılaşmak isterdim. Füsunla hiç tanışmamak için. Seni üzen bu durumların olmaması için.. Seni yaşamak isterdim. Evini odanı mor ve gri renkleri sevdiğini , peluş terliklerini .. Akşam bile ne kadar güzel olduğunu. Paniklediğinde dudaklarını ısırmanı, sonra ellerinle oynamanı, kocam olmuş gözlerindeki korkuyu. -Kahveyi damla sakızlı sevdiğini-Daha çok çayı sevdiğini..
Seni ezberlemek isterdim.
Özgürce elinden tutabilmeyi! Bir uçurtma gibi sana süzülebilmeyi!
Uyurkende çok güzelsin.
*************************************
Zaman dursun burda . Sinanla kafa kafaya uyuyup kalmışız. Uyandırmaya kıyamadım. Yüzü pürüzsüz, buğday tenli, kocaman kirpikleri var. -Üzerimize pike atmış ne ara yaptı bunu-
Kızlar uyanmadan onu çıkarmalıyım!
Sinan! Hadi uyan gitmen gerek!
Gözleri kısık kısık açıldı.
"Hı ney"
" Gitme vakti!"
"Ha tamam bir dakika" deyip gözlerini ovuşturdu.
Allahtan odamda banyo vardı. Elini yüzünü yıkayabileceğini söyledim. Bende hemen yıkayıp aşağısını kolaçalan ettim, kapıdayken bugünün programını sıraladı. Tamam deyip gönderdim. Derin bir nefes verdim odama çıktım. Hemen pikeye sarıldım kokusu işlemişti. Yanındaymış gibi hissettiriyordu!
-Uyumuş kalmışım-
Telefonla uyandım- Tembel çok iş var! -
-Haa... tamam geliyorum!-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeklerin Öldüğü Saat
RomanceGökyüzü hala onlarındı ,oysa kadın bütün soru işaretlerini peşine takarcasına gitti! Sevmek kelimelerle sınırlı kalmiş ,veda cümlelerine sıkıştırılmiştı! Bir cümlenin başi olmayı hayal etmiştim, noktalar bizi teğet geçer virgülle yaşar gideriz zan...