Bu bölümü yazdım ve çok beğendim😍umarım beğenirsiniz hemen yayımlamak istedim oylarınızı bekliyorum....
Gözleri kapalı bir şekilde oturuyordu. Bende onu seyre dalmıştım. Telefonu çaldı. Arayan kim acaba? Gözlerini hızla açtı. Cevap verdi. " E bu harika bir haber!" Fikrim işe yaradı desene .. Yarın detaylı konuşuruz"
Telefonu masaya bırakırken yüzü oldukça güleçti. Yüzüyle oynuyordu.
Bana gülümsedi. " Güzel olan ne ?"
" Sorunu hallettim"
" Nasıl yani bu kadar kısa sürede ?"
" Karşı firmayla görüştüm. Tabi bu haber kulaklarına hemen gitti. Bizimle yollarını ayıramazlardı çünkü en çok parça alan firma bizimkisi. Bu yıl babam lansmanı öne çekti
. Bu yüzden anlaşmazlığa düştük. Fakat kar payının bir kısmını işçiliğe ayıracaklarını ve 6 ay sonra teslim edeceklerini söylemişler"
" Süper bir haber bu! Kutlamalıyız"
" Neden olmasın"
" Peki pizzaya ne dersin?"dediğimde
İşte bu şeklinde hareketlerde bulundu. Tabi pizzayı söyledi. Sonra ben şımarmak söz konusu olunca hemen aklıma dondurma almak geldi . Onu zorla markete gönderdim. Bu soğukta yiyemezmiş de yok prensiplerine uymazmış da paşamızın.
Bir sürü meyvede almış. Çilek bile var düşünün. -Karpuz bu mevsimde olmadığı için şimdi onuda istemesem daha iyi-
" Sinan teşekkür ederim"
" Ne için"
" Herşey"
Bana baktı gülümsedi.
" Asıl varlığın için ben şükrediyorum. Burda olman bana güç veriyor. Babamla bir yıldır görüşmemiştim. Sen yanımdayken daha kolay oldu benim için. "
" Hadi ya onu neden görmüyorsun sinan yinede o senin bir parçan"
" Onu görmek bana acı veriyor eski günleri hatırlıyorum"
" Eski günlerde takılı kaldığın için olabilir mi?"
" Nasıl yani?"Aynı zamanda pizza yiyorduk mutfakta.
" Öfke bir nevi sevginin tezatıdır. İnsan sevdiği insana öfkelenir. Hala annene ve babana öfkelisin.. Eğer onlara bir duygun olmasaydı umursamazsın. Hoş ne kadar umursanmazsa! Onlar senin dalların sinan. Eğer onlardan biri olmazsa kurur gidersin. Seni ayakta tutan gövden ama dalların olmadan eksiksin. Baban hayattayken onun kıymetini bil"
" Sare bu öyle birşey değil. 15 yaşında kalbi kırık bir çocuğun babaya ihtiyacı var. Benim değil! En güzel anılarımda olmayan bir adam. Farklı kadınlarla annemi defalarca aldatan. Kumar oynayan, birde haklıymış gibi annemi suçlayan bir adama ihtiyacım yok. Anneme çok kızgınım beni bıraktığı için ama o mecbur bırakıldı. "
" Sinan 15 yaşındaki çocuk hala orda tam karşımda orası tamamlanmamış ki!"
" Sare bu konuları kapat artık lütfen"
" Peki . Hala bir çok kişiyi sevdiğin aşikar "
" Bu ne demek şimdi?"
" Bilmem içimden geldi" Sustum. Oda sustu. Konuşmayı bana açıklama yapmayı egosuna yediremedi beyfendi. Aman incilerin dökülür! Telefonla ilgilenmeye başlayınca sinirden tüm kanım çekilmiş gibi hissediyordum. Kasten mi yapıyor acaba? Yok yok bu adam beni umursamıyor . Salak sare sende kendini birşey zannedip atladın hemen. Kızım seni küçük bir kaçamak gibi görüyor. Bariz belli hoşuna gidiyor onunla ilgilenmem. Egosu tatmin oluyor ! Pislik!
Kalktım salona geçtim. Televizyonda ne var diye gezinirken, yanıma geldi.
Kafasıyla ne oldu der gibi mimiklere başladı. Hiç oralı olmadım.
Yanlarımda dolanıyor ama pas vermiyorum? Neden benimle ilgilenmediği için...
" Sare , uyuzluk zamanın mı? Neden konuşmuyorsun?"
" Neden konuşmuyorum. Bir sebebi yok"
" Hadi ama sen bana bozulmasan bıcır bıcır konuşursun"
"Ha ben kafanı ağrıtıyorum yani?"
" Yanlış anladın küçük kız çocuğu gibi" derken
" Ha ben küçüğüm mızmızlanıyorum yani"
" Hayır küçük kız çocuğu gibi tatlı tatlı konuşuyorsun!"
Birden dudaklarımı bastırdım. Gülmemek için. Ona füsunu mu seviyorsun diyemem.
" Teşekkür ederim " dedim.
" Barıştık mı?"
" Bilemem dondurmayı yerken düşünürüm"
Bu sefer salonda yiyorduk.
" Sende çok nazlısın! Seni alacak yandı"
" Beni alan bana yanmış olması lazım zaten" deyip göz kırptım.
" Huu iddalıyız kim ne yapsın seni" deyip güldü.
" Kedi uzanamadığı ciğere mındar dermiş" adlı atasözümüzle lafı gediğine koymuş olmanın verdiği galibiyetle dondurmamı yiyordum. Sinanda çaktırmamaya çalışarak kendinden ödün vermiyor tabi.
" Sare nasıl bir sevgi isterdin?"
" Nasıl bir sevgi. Bitmeyen sanırım. Yani beni karşılıksız seven. Benim herşeyime katlanan bir sevgi. Benden nefret edecek duruma gelsede beni seven bir sevgi. Tahammülü kalmasada sevmeli .Bir gün gitsem de bitmemeli!"
" Bitmeyen. Gerçek sevgi biter mi sence"
" Sevginin yorulduğu ve vazgeçtiği anlar var . Yeri geliyor anne babanınki bile yoruluyor .Ya sen nasıl bir sevgi istersin?
" Ben bırakıp gitmeyen! merhametli bir sevgi isterim . Peki bir soru daha!
Hiç aşık oldun mu?"
" Oldum zannetim hep! Ben takıntılı biriyim sinan! Şimdiye kadar hep takıntılarım olmuş."
" Takıntılı! Peki ben? "
" Bilmiyorum sinan! Gerçekten içimde nerdesin bilmiyorum. Eğer bir gün senden vazgeçersem sanırım takıntı olur! "
" Sen benim dallarım oldun ! Yorulma , vazgeçme. Nasıl sevilmek istiyorsan öyle sev beni!"
" Seni sevmek benim canımı yakıyor sinan, sen ve ben hiç imkan vermiyorum bize. Bende ne buluyorsun anlamıyorum. Daha çok egonu tatmin ediyorsun gibi hissediyorum, zaman geçiriyormuş gibi.. Kaçamak gibi!"
" Doğru tek kaçabildiğim mevsim sensin! Tek kaçabildiğim yer sensin. "
" Bence füsuna değer veriyorsun"
" Tabiki de evet. O benim en zor zamanlarımda yanımda olan insan. Herkes gitti ama o gitmedi. Bir ara hiçbir arkadaşım görüşmedi benimle. Yanımda bir tek o vardı.Benim için değerli. Hepsi bu! Ona aşık değilim. "
Benim için yeterli bir sebep değildi. Düşüncelerimi kendime sakladım ve odaya çıktım. Uyumak istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeklerin Öldüğü Saat
Lãng mạnGökyüzü hala onlarındı ,oysa kadın bütün soru işaretlerini peşine takarcasına gitti! Sevmek kelimelerle sınırlı kalmiş ,veda cümlelerine sıkıştırılmiştı! Bir cümlenin başi olmayı hayal etmiştim, noktalar bizi teğet geçer virgülle yaşar gideriz zan...