Gönül yorgunluğu

78 8 0
                                    

Kelebeklerin ömrü uzun olsun sevdiceğim. Tamamlanmayı beklediğim bir yar var bana , şimdi kalbime hiç olmadığı kadar hakim. Şimdi kalbine hiç olmadığım kadar yakınım. Şimdi bir adım ötemdesin koşsam sarılabileceğim mesafedesin. Sinan desem duyar gelir misin?

" Sare .. Dedi gözlerime gözlerini diktiği sırada, tam devam edeceği sırada çalan telefonla irkildim. Yüzünü buruşturarak açtı. Gözleri hala bendeydi . " Efendim füsun! "
.....
" Tamam bekle beni alırım seni madem"
....
" Görüşürüz"
Telefonu hızla cebine tıkıştırdı.
" Pardon ! Akşam geliyorsun değil mi?
" Kararımı vermedim henüz, neyse sen geç kalma sevgiline" sevgiline kısmını bastırmıştım.
" Geç kalmak istemediğim bir sevgi varken.. ' sevgilim ' o kadar da önemli değil! "
Bana iltifat mı etti. Aman Allahım burası bir sıcak oldu sanki. Yüzüm yanakları sıkılmaktan kızarmış çocuk yanağı halini aldı . Çok çirkin oldum sanırım.
Sessiz kaldım.
" Giyinmem gerekiyor bu yüzden gidiyorum akşam seni orda görmek istiyorum. Yoksa bizzat gelir seni alırım pijamalı falan dinlemem! "
" Hayhay efendim " diyerek gülümsedim.
" Sana bir sır vereyim mi "
Başımı olumlu anlamda salladım.
" Gülmek sana çok yakışıyor"
Yine utandım. İltifat edilmesi çok hoşuma giderdi hep. Aslan burcuyum malum pohpohlanmak damarlarımda var.
" Biliyorum ama hatırlattığın için saol "dedim şımarık ve cool bir şekilde. Güldü .
" Mütevazilikten kırılacaksın"
" Huyum kurusun"
" Herşeye bir cevabın var maşallah annen gil neyle besledi seni"
Güldüm laf sokuştursada umursamadım.
" Gitmeliyim. "
" Peki"
Kapıdan uğurlarken, " Sare çok süslenme"
Dedi ve gözlerimin önünden kayboldu.
Peki sare ne yapacak? Tabiki çok süslenecek..
Hemen duş aldım. Maskeler , kremler... Vücut spreyleri... Bebek kolanyağı ile ön hazırlığım tamamlandı.
Elbiseye karar veremiyordum. Kabul ediyorum çok kararsız bir insanım.
Gri tonlardaki elbisemi daha önce giydim. Düşün sare düşün... Lacivert elbisemi giydim. Triko dizlerimin altında bitiyordu. Saçlarımı küçük kıvırcıklar haline getirdim. Bir nevi bonus kafa olmuştum. İyice kabarttım saçlarımı. Kumral saçlı yeşil gözlü bir kızdım ben. Her zaman gülüşüm çok beğenilirdi. Dişlerimin güzelliğini annemden almışım. Babam hep gülüşüne vuruldum derdi. Göz makyajımı bej tonlarında yaptım. Kiremit rengi bir ruj sürmüştüm. Lacivertle uyumu harikaydı. Rujumla aynı tonlarda harika kısa bot giymiştim. Kalın topuklu çok yüksek olmayan . Harika görüntüme bakıyordum. Havaların soğumasıyla-ağaçların yaprak döktüğü mevsim- üzerime bej trenç'imi aldım.

Yemek yemeğe gittiğimiz kafe- sinanla oturduğumuz- kafeydi. Burayı seviyordu anlaşılan. Belkide arkadaşlarıyla yada süs biberi ile geliyordur. Neyse ya ...

Kapıdan girdiğimde kalp atışım hızlanmakla birlikte ellerim titriyordu aynı zamanda.
Kahve telvesi gözler beni süzüverdi baştan aşşağı. Kafasını salladı bu ne dercesine. Omuz silktim kimse farketmeden. Elimden tutup yürümeme yardım etti Süha. Tabiki ölümcül bakışlar altında. Ne ara bu denli kıskanıyordu. Aslında kıskanıp belli mi etmiyordu. Belkide şimdi özgürce davranabildiği içindi. Sinana yapışan kobra misali füsun da beni süzmüştü. Benim aksime o da kırmızı bir elbise giymişti. Kırmızı sana değil bana yakıştı bu sefer canım.
Saat bir hayli ilerlemiş herkes sohbet etmeye başlamıştı. Hatta bir ara millet dansa kalktı. Sinan füsunu kaldırmayınca o da Süha ile kalkmak zorunda kalmıştı. Klası bozulur hanfendinin..
Sinan ile neredeyse baş başa kalmıştık. Son kişilerde kalkınca bana bakmaya devam etti. " Çok güzel olmuşsun güzellik "
Güzellik mi? Sevdim bunu..
" Teşekkür ederim- kısaca tenks- "
" Süha' dan uzak dur sare , sana yaklaşmasına izin veriyorsun.." Bu sırada öfkeli öfkeli bakıyordu.
" Beraber istanbula gitmeyi teklif etti. Henüz cevap vermedim. "
" Ben de gideceğim Süha ile ama onunla gidemezsin biliyorsun değil mi?"
" Yarın gideceğimi biliyor"
" Bunu ben neden şimdi öğreniyorum? "
" Sormadığın için"
" Sen tamam de ben ayarlayacağım"
Nasıl yani Süha ile gönderecek mi?
Eh sinan aklında ne var ki anlamıyorum. Sülük gibi yapışmasın sonra füsunda peşimize. ..
" İyide sen neden istanbula gidiyorsun?"
" Şirketle ilgili katılmam gereken bir yemek var babamın emri.."
Demekki babasını dinliyor.. Hayatını heba edecek derecede!
" Peki."
Sitemim sinanaydı. Kararlarına .. Saygı duymayışım mecburluklarıydı.

Kelebeklerin Öldüğü SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin