" Sare anı yaşasak birer kelebek gibi?"
" Kelebeklerin ömrü birgün olur sinan! Gün sonunda bitecek miyiz?"
....
" Zorla güzellik olur derler ilk dafe bunun tezatlığı içerisindeyim sare"
" Sevmek tek başına herşeye yetmez! Benim sevgim o kadar kuvvetli değil henüz! Sabretmeyi bilmiyorum. Paylaşmayı ! Heleki sevdiğimi asla.. Şimdi bana her saniyeni füsunla paylaşmamı istiyorsun. Üstelik o da seni severken bu haksızlığı ona yapamam! Yuva üstüne yuva misali yıllardır seni seven birinin aşkını çiğneyip geçemem sinan! Vicdanıma bunun hesabını veremem!"
" Benden ne farkın kaldı sare! Ben babam için koşup gelemiyorum ! Sen füsun için gelme diyorsun. Senden sadece beni kalbine sıkıştırmanı istiyorum. Ömrünün kuytu köşesine benide al."
" Unuttun mu biz en derindeyiz"
Yol boyunca ağzımızı açmadık.
Ben senin eksikliğini söyle neyle doldurayım sinan!
Sessizliği yine o bozdu. Gizli bir anlaşma var sanırım aramızda . Yada benimle konuşmadan duramıyor!
" Uçağın kaçta? "
" 11 de. Sen hala geleceğine emin misin?"
" Süha' ya birkaç gün kalmasını söyledim. Ablasına göz kulak olacak"
" O ne demek? "
" Füsun ... Neyse boşver sen "
" Öğrenmek istiyorum"
" Zamanı değil sare. Hep böyle sabırsız mısın?"
" Kısmen. Belki.. Tamam kabul. İçim içimi yer muhtemelen meraktan çatlarım oldu mu? "
Gülüyordu. Yaptığı en güzel şey.. Şehir şehir gezdim güzel bir kare için. Bazen çok yakınında durduğunu geç farkediyorsun..
" Sare unutma; yağmurdan sonra çıkar gökkuşağı."
" Biliyo musun? Küçükken gökkuşağının altından geçersem dileklerimin kabul olacağını söylemişlerdi. Hep koşardım. Bir türlü geçemezdim. Eve geldiğimde üstüm başım çamur olurdu. Annem çok kızardı. "
İkimizde güldük..
" Dengesizsin biliyorsun değil mi? "
" Dengem şaştı . Tersim döndü ben ne yapabilirim? "
" Ben dengelerim seni merak etme"
Yine işe bir romantiklik kattı . Bu adam beni delirtmek istiyor sanırım.
" Bu arada istanbuldaki evimin adresini mesaj olarak attım. Aklında bulunsun. "
" Teşekkür ederim ama sanırım buna ihtiyacım olmayacak"
Eve geldiğimizde biraz geride indim. Tabi beni takip etti beyfendiler. Eve girdiğimi görmeden gidemezmiş. Odama girdiğimde mesaj atacakmışım. Oldu paşam! -Tabiki attım-
Uyandığımda saat 9' a geliyordu. Hemen kalkıp duşa girdim. Saçlarımı kurutup giyinmeye başladım.Kot giydim üzerine salaş bir triko. Saçlarıma küçük bukleler attım. Hemen gri tonlarında bir göz makyajı yaptım. Çantamı alıp çıkacakken... Durdum zeyzeye veda etmeden gidesim yoktu. Hemen bir not bıraktım.
" Sarişin kendini iyi hissettiğinde gelecek... Kendine iyi bak zeyzey"
Hafiften içim buruk çıksamda buzdolabına yapıştırmıştım.
Saat 10:30 oldu hala sinan beylerden haber yok.
Bu beni kekledi herhalde. Pislik .. Uyuz Herif ya..
İç sesim sinana ağzına ne geldi sayarken gözlerim felek felek sinan arıyor! Hayır yani neden beni umutlandırıyorsun anlamadım ki?
Bekleme salonunda kahve mi içiyordum. Bir yandan telefonuma bakıyor bir yandan da etrafıma.. Sonra annemle konuşmaya başlayınca sinan çıkmış benim aklımdan. Meğer öküz gelmiş benim arkamdaki banka oturmuş. Kafasını tam omzuma doğru yasladı beklenen kişi gelmedi sanırım demesin mi? Ben rezilliğimle yerin dibine iniş yaparken adamın kafası göğe değdi. Omzumu çekmemle kafasını vurması bir oldu. Bir inilti duysamda oralı olmadım. Kafasının acıyan yerini ovuştururken ters ters baktığımı farketmedi. " Ne yapıyorsun sarecim" Sarecim kısmını dişlerinin arasından söylesede aldırış etmedim.
" Aynı soruyu ben soracaktım ne tesadüf"
" Haha çok komik bayan çok bilmiş"
" Bay sinir epey kızgın gözüküyorsunuz"
" Dengem şaştı"
Oh olsun sana sinan ! Biran kıyamasam da acıma sare rezilliğini düşün. Neyse kendimi çokta gaza getirmeyeyim şimdi!
" İstanbul yolcularımız uçaktaki yerlerinizi alınız"
Ayağa kalktım hala oturuyordu.
" Gelmiyorsun sanırım. Yoksa arkamdan su dökmeye mi geldin?"
" Bizzat bu görevi kimselere kaptıramazdım!"
" Benimle takılmak sana çok yaradı espiri yeteneğin gelişti cicim"
" Hadi sare uçağı kaçıracağız. Başımı uçakta ütülersin olmaz mı? "
" Olur neden olmasın çift mi tek mi?"
Bu arada turnikelerden geçiyorduk. Güvenlik üzerimizi aradı.
" Tek yada çift olan ne ?"
" Çizgi"
Güldü. " Komik değildi"
" Çabam yok"
" Ona ne şüphe!"
Kinayeli bir laftı ama üzerime alınmadım.
Koltuklarımız yanyanaydı. Pencere kenarını bana verdi öküz -düşünceli öküz- kemerlerimizide takmanın ardından telefonla oynamaya başladı.
Beni hiç takmıyor tabi. Bende onu hiç takmıyorum- çalışıyorum- tamam biraz sinir oldum. Ne alaka ya öfke falan.. Sabret sare.. Dudaklarımı kemirmeye hatta tırnaklarımla oynamaya başladım. Sinir olduğumda bacağımı sallarım - istemsizce sallamaya başlayınca- farketti. Dışarıyı seyrediyordum. Hala birşey demedi. Kulaklığımı taktım. Şarkı dinliyordum ki- kolumun sallanmasıyla irkildim-
Başımızda dikelen hostes bana bakıp gülüyor. " Ekstra istediğiniz birşey var mı?"
" Ekstra ? "
" Beyfendi kahvaltı istedi ."
" Yok teşekkürler"
" Sare " bu arada kolumu sarsmakla meşguldü. Ters ters bakınca pardon dedi. " Efendim " dedim soğuk bir sesle.
" Bana kızgın mısın"
" Yoo ne münasebet, genelde kafa ütülerim ve dengesizlik yaparım"
Kırıldığımı anlasın diye üstüne basa basa söylemiştim.
" Tatlı bir dengesiz " diyerek gülümsedi. Ya ben bu çocuğun gamzesini karantinaya mı alsam kimseler görmese..
" Yinede özür dilerim"
" Affedildin " dedim gülümseyip. Oda gülmüştü. Ne yapıp edip yüzümü güldürüyordu. -Yüzümü güldüren adam sen hiç gitme-
Kahvaltımı yapmıştım. Hostes başka birşey isteyip istemediğimizi sordu. Sinan kendine türk kahvesi istemişti. Ben ise sadece uyumak! Erken kalkmak hiç bana göre değildi.
Uyandığımda uçak inişe geçmek üzereydi. " Geldik" demesiyle kocaman gülümsemem bir oldu. " Sormayı unuttum kim alacak seni? "
" Taksiyle dönerim"
" Ben bırakırım,şirket arabamı gönderdi"
" Sen geç artık ben kendim ..." Gidebilirim demeye kalmadan " Ben bırakacağım nokta " demesiyle kendimi sinanın arabasında buldum. İstanbulum ne çok özlemişim seni. Özellikle denizi , kokusu herbişeyi farklı memleketim.
" Teşekkür ederim sinan , döneceğinden haberim olsun lütfen"
" Duruma göre konuşuruz sende beni merakta bırakma arada bir aklına geleyim" -hiç çıkmıyorsun ki-
" Görüşürüz"
" Görüşeceğiz" dedi ve güldü.
İçeriye girene kadar gitmedi.
Anneeeeeeeeee diye bağırdım. Kızımmm diye bir karşılık gelince . " Sarenin annesi. Dünyanın en güzel ressamı" diyerek boynuna atladım.
" Dünyadaki en güzel resmim de sensin"
" Şımartıyorsun beni sultanım"
" Nasılsın canım yolculuk nasıl geçti?"
" Anne babam geldiğimi duymadı mı? "
" Davası vardı kızım"
" Her zaman ki gibi desene! "
" Uyumak mı istersin , yemek yemek mi?"
" Annecim dur sakin ol, odamı özledim. Üzerimi değiştirip geliyorum. "
" Kızımın sevdiği tartinilerden hazılatayım"
" Süper bir anne"
Öpücük gönderip çıktım.,hizmetçimiz ayşen abla valizimi yerleştirmeye başlamıştı. Kocaman rengarenk yatağım. Tül çemberli prenses yatağım, ahşap renki dolaplarım. Odamdaki Salıncağım... Tekli sallamalı koltuğum . Ahşap renklerinde makyaj masam.. Ve herşeyin gri oluşu.. Banyoda bebek şampuanımla elimi yüzümü yıkayıp, bebek kolanyağımı sürdüm. Bu kokuyu çok seviyorum. Marka eşofman takımımı giyip pufuduk terliklerimi ayağıma geçirdim. Odamın her gün temizlendiği belliydi. Annem ve kuralları. Sare ve kuralları saymakla bitmez. Babam sadece işte değil evde de bir sürü kurala uyuyor ne yazıkki! - Anneciğimle biraz titiziz-
Mutfaktan gelen harika kokular.. Masaya geçtim. Yuvarlak sade masamızın sandalyeleri fiyonkluydu. Daha çok ahşap füme gri tonlarından oluşan mutfağımız, kocaman bahçeye bakan penceresiyle aydınlık ve ferahtı.
Annem kendine özenli evde dahi şık giyinen bir kadındı . Bana hep kızardı. Aniden gelen misafirini böyle karşılayamazsın diye öğütler verir.. Her seferinde tamam der yinede bildiğimi yapardım. Babam da evde eşofman giymeyi severdi. Sanırım ordan alışkanlık.
" Kızım gel bak cup keklerden aldırdım . "
" Teşekkürler canım"
" Anlaşılan evdesin bugün"
" Sanırım karar vermedim henüz"
" Anneannen aradı. Birkaç günlüğüne onlara gelmemi istiyor"
" Anne bu harika bir haber"
" Henüz nedenini bilmiyorum kızım"
" Buda bir gelişme"
" Haklısın"
" Sence ne olabilir"
" Miras diye düşünüyorum"
" Hadi ya"
Annem okulu bırakıp babamla evlendiği için yıllardır görüşmüyorlardı. Arada annemle anneannem telefonla konuşuyorlardı. Ben doğduğumda dahi barışmamışlar. Dayımla ben görüşüyorum hatta yiğenlerimlede.
" Anne , o parayı ne yapmak istediğini biliyorsun"
" Biliyorum kızım"
Annemle keyifli geçen sohbetimizin ardından sinanın artığı mesaja takıldım" Şirkete geldim merak etmesende haberin olsun"
Bu nasıl mesajdır ya tabiki cevap vermedim.
Telefonum çaldığında arayanın vişnem olduğunu gördüğümde sevinçle açtım" Vişneeee diyerek haykırdım"
" Sarelleeee diyerek bana karşılık verdi.
" Demek istanbuldasın ve bu saate ben aranmıyorum. "
" Annemle sohbet ediyorduk canım aslında dinleniyorum belki akşam görüşürüz!"
" Seni ararım sarelle"
" Vişo bekleyeceğim" diyerek kıkırdadım. Annem bana bakıp gülüyordu.
"Kızın ismini vişne koydun sare"
" Hatırlıyorsundur anne vişne kasasına nasıl düştüğünü !"
Dayım o yaz bana bir sürü taze meyve göndermişti. Çünkü meyve bahçelerinde anneminde hakkı vardı. Çiftlikte onunda payı var. Bir kasa vişne bir kasa kiraz bir sürü karpuz !
7 yaşında falanız ; Afra ile koşuşturmaca oynarken buna dikkat et dememle mutfaktaki kasanın içine düştü. Hatta kaşı patlamıştı. Bir yandan kan bir yandan vişne manzarayı siz düşünün!" Ben biraz uyuyacağım anne, babam gelince beni uyandır olur mu?"
Cevap vermedi. Araları bozuk mu acaba. Hem bana belli etmiyor ama canı sıkkındı.
Yatağıma huzurla bıraktım kendimi.Kaç saattir uyuyorum bilmiyorum bir kırılma sesi işittim. Çat diye düşüverdi birşey. Babamın sesi" bıktım senden , sizden"
" Öyle mi metreslerin eğlendirmiyor mu artık seni"
" Yeter sare büyüdü artık ona boşanacağımızı söyleyeceğim"
Boşanmak... Korktuğum başıma gelmişti. Tek hatırladığım kapının arkasında oturmuş kulaklarımı kapatmaktı. Çantama ne bulduysam attım. Tek istediğim kendimi dışarıya atmaktı. Nereye gidecektim. Sanırım senden kaçarken yine sana tutuldum sinan kapının önünde oturmuş ağlıyorum. Ağlamaktan gözlerim kan çanağına dönmüştü. Soğukta heryerim uyuştu. Tek hatırladığım karanlık!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeklerin Öldüğü Saat
RomanceGökyüzü hala onlarındı ,oysa kadın bütün soru işaretlerini peşine takarcasına gitti! Sevmek kelimelerle sınırlı kalmiş ,veda cümlelerine sıkıştırılmiştı! Bir cümlenin başi olmayı hayal etmiştim, noktalar bizi teğet geçer virgülle yaşar gideriz zan...