Böyle olsun istememiştim.

61 12 7
                                    


♥♥♥♥♥♥ 52.♥♥♥♥♥♥♥

Levent'in kucağından bana tuhaf tuhaf bakan bavul taşıyan adama – başka bir adı vardı sanki- göz kırptım. Eğer ellerim ve ayaklarım bağlı olmasaydı, ağzıma yapıştırılmış bir bant- çıkarırken fena acıyacak- olmasaydı daha fazlasını yapabilirdim.'Yapma bir şey Verda, lütfen' diye benimle dalga geçen iç sesimin ensesine hayali bir tokat yapıştırdım. Bu tokadı beni haksız yere paketleyen Rana'nın ensesine yapıştırmak isterdim aslında. Fakat bunu yapacak durumda olmadığım gibi böyle bir şeyi yapmaya cesaretim olduğundan da şüpheli olmama rağmen bunu yapmayı gerçekten istediğimi de saklayacak halim yoktu.Levent'in omzunun üzerinden Rana'ya kötü bir bakış atıp aklımdan geçenleri öğrenmesini sağladım.Benzinlik rezilliğinde ben Levent'in kollarında saklanırken Rana peşimden koşan manyak adamın kolunu kırmıştı.Ki bence adam bunu hak etmişti.Fakat adamın nereden çıktığı belirsiz ucube tipli oğlu ortaya çıkıp bizi polise şikayet edince ortalık daha çok karışmıştı.Apar topar bizim mahallenin polis amcalarından oldukça farklı – acımasız- polisler tarafından karakola götürülmek,ardından peşimizden geldiğini çoktan unuttuğum Nihat'ın bizi kurtarması resmen dört saat sürmüş üstüne bir saatte ifade vermekle uğraşınca otele yarım gün geç gelmek zorunda kalmıştık.Ve bütün bu olaylar benim başıma patladı.Peşimde baltayla koşan adam suçlu değilken,onun kolunu kıran Rana suçlu değilken,az kalsın bir polis memuruna kafa atacak Mehmet suçlu değilken,baltalı katilin çoğuna yanlışlıkla yumruk atan Ramazan suçlu değilken masum ben suçlu konumuna düşmüş ve bu cezaya laik görülmüştüm.Tam anlamıyla haksızlık !

Rana kollarımdaki bantları nasıl sardıysa artık kollarım uyuşmaya başladı.Üç saattir bir mumya edasıyla kucaktan kucağa dolaşmakta oldukça rezil bir durumdu açıkçası.Fakat bu kucaktan kucağa taşıma olayı da benim olayım oldu gibi.Prensesler bile bu kadar kucakta taşınmamıştır.Gerçi prenseslerin kucakta taşındığını da düşünmüyorum.Sonuçta o bir prenses.Bir nevi kamu malı sonuçta.Bir yeri çizilse ülkede olay olacak birine dokunmak cesaret ister.Annesi babası bile uzaktan seviyordur kesin.Acaba şu havadan öpme şeyini Kraliyet ailesi mi buldu.Böyle Kral tam kızını öpecekken köşeden fırlayan muhafız 'Durun Kral'ım öperseniz yanağı kızarır' diye çıkışınca Kral'da muhafıza kötü bir bakış atarak 'Vurun şunun kellesini ' dedikten sonra kızına yeniden dönüp,yanağı kızarmasına kıyamayıp havadan öpmesiyle bu gelenek ortaya çıktı bence.Başımla kendimi onaylarken 'Ne saçmalıyorsun yine' diyen iç sesimle kendime gelip etrafıma baktım.Asansöre ne ara bindiğimizi de nasıl bu saçma konuya geldiğimi de tam anlamayarak başımı çevirdiğimde asansördeki iki yabancının biraz ileride bana tuhaf tuhaf baktığını gördüm.Fakat ilginç olan hemen yanımızda dikilen Rana'dan olabildiğince uzak durmalarıydı.Kız resmen etrafına bana bulaşmayın bakışları attığı için olsa gerek adamlar duvar kenarına iyice yapışmış resmen asansörle bütünleşmişti.Gerçi haksız da değillerdi hani.Oldukça geniş asansörün içinde- babam kaç para verdi bu otele – sağımda Rana gibi bir psikopat,solumda Mehmet ve Ramazan gibi ergenlikten direk mafya babalığına atlamış gibi duran kaslı,baklavalı iki adam-çocuk ve tam bir mafya babası gibi duran Levent ile bir film sahnesi çeviriyor gibi duruyorduk.Bende şu kötü çocuk kitaplarındaki durmadan kaçırılıp orası burası deşilen,dayak yemeyi aşırı seven mazoşist kız gibi durarak bu sahneyi tamamlayınca insanların bizden kaçması daha mantıklı geliyordu.Fakat ben bu rolü hiç sevemedim ya.

Asansör durunca koşar adım kaçan garip yolcuların ardından bizde çıkarken Levent beni Mehmet'in kucağına attı. Ciddiyim resmen fırlattı. Hop diye Mehmet'in kucağına düştüm. Beni tutmasaydı asansör ile popom arasında kişisel bir bağ kurulurdu kesin.Levent'in bu hareketine karşı homurdandım.Zaten ağzımdan çıkan cümleler anlaşılmayacağı için homurdanmak daha mantıklı gelmişti bana.

Çikolata ve KışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin