Kıskanç babam...

1.2K 52 21
                                    

♥♥♥♥

Televizyondan ilk defa nefret ettim, hatta elimde ve olsa babamdan çekinmesem şu anda elimdeki kumandayı ekrana fırlatıp, zevkle ekrandaki amcaların tuzla buz olan suratını izlerdim ama işte yemiyordu. Babamın bir sürü para harcayarak aldığı dev ekran televizyon ve sinema sistemi, ha bir de beyaz perde… Babamda gerçekten film kolikmiş ya, bunu nedense şu anda fark ettim.

Dün oraya buraya koşturmaktan ve can derdine düşüp bir psikopatla boğuşmaktan bayağı bir yorulmuşum. Bu yorgunluğun verdiği uyuşukluk ile yatağımı tekmelerken uyuyup kalmışım. Kalmışım diyorum çünkü ne zaman uyuduğumu bile bilmiyorum. Resmen kış uykusuna yatar gibi dünyadan soyutlanıp, bir kez olsun pozisyon değiştirmeden uyuduğum için, yüzüm gözüm şiş, sol kolum kimsi felç, ağzım yana doğru kaymış, suratımda yastık deseni ve Arapları kıskandıracak karışıklıkta bir saç yığını ile uyandım. Uyandığımda bırak kargalarının kahvaltı etmesini henüz horozlar bile uyanmamıştı. Geri yatmak için büyük çaba harcasam da uyku denilen çağırdığında gelmeyip, olduk yerde seni esir alabilen o canavar kaçıp gittiği için, yatakta bir yarım saat debelenmekten öteye geçemedim.

Debelen, debelen bir yere kadar yani, zaten her yerim uyuşmuş bir de akşam yemeği yemediğim için karnım zil çalıyor mecburen kişisel bakımımı yapıp aşağıya inmek zorunda kaldım. Ama mutfağın önüne geldiğimde karanlıkta led ışıklarının üzerine vurarak korkunç bir havaya bürünen o tavalar yüzünden korkup koşarak salona kaçtım. Hayatımda doğru düzgün korku filmi seyretmeyen biriyim, kan gördüğüm an televizyon ekranındaki sahte kan bile olsa direk bayılıyorum. Ama işte korkunun verdiği o garip tadı hissetmek için cinayet romanları okuduğumu göz önünde bulundurursak şu anda korkudan koltuğa yapışmış durumdayım.

Hayır bir de sabahın köründe tüm televizyon kanallarında korku filmi var, nasıl bir iştir bu ya, millet sırf zevk amacıyla bu saatte kadar oturup manyak gibi korku filmi mi seyrediyor, onu da geçtim bu saatte evlendirme programının ne işi var ya. Nasıl bir şeydir bu, insan iki çizgi film koyar izleyip biraz korkumu dağıtırım ama yok, her yerde bir kanlı kol-bana bir şey oluyor-her yerde bir evde kalmış insan. Ufff uyumak istiyorum…

Evin, araban, emekli maaşın var mı diye devam eden ekrandaki sohbete odaklanmaya çalışıp yine içimden kızdım. Kısa boylu, hafif göbeği olan amca, paravanın arkasında ki yirmili yaşlarda ki kıza talip olup, emekli maaşıyla, paragöz kızımızı etkilemeye çalışırken nasıl sakin olabilirim. Yani şimdi bu kız bu amcayla evlense kesin bir hafta içinde kendine bir sevgilisi yapar, onu da geçtim amcayı soyup soğana çevirir, belki öldürür gerçi öldürse ne yapacak bunu ölüsü işine yaramaz, dur ya belki de amcanın oğlunu sever, bir aşk’ı memnu baş gösterir Bihter ve Beylül…

‘Ne saçmalıyorsun sen, açlık başına vurdu’ iç sesim, benim en yakın arkadaşım pislik şey beni kendime getirdi. Biraz daha aç kalırsam kafayı sıyırıp tekrarı yayınlanan evlilik programına katılmaya çalışacaktım o derece kötüyüm şu an…

Kumandayı sıkmaktan vazgeçip koltuğun üzerine bıraktım. Bir elim garip sesler çıkaran karnımda tutup, ayakta salonun unutulmuş köşelerindeki ışıkları bile açtığım için bir sahneden daha parlak salona göz gezdirdim.Sonra tüm dolap çekmecelerine hatta bir yerde yemek kırıntısı bulma umuduyla masanın altına bile baktım ama yok, ne bir kırıntı nede kokusu…

‘Açım’

Annem, babamda ne uykucuymuş arkadaş, yapmadığım gürültü, çıkarmadığım ses kalmadı biri de inip hırsız mı bu, neler oluyor diye kontrol etmeye gelmedi. Birde bu ikisine güvenip, uyuyorum cık, cık insan yan odada kızımız yatıyor onu korumamız lazım diye düşünüp tüm gece başımda nöbet tutar be, bırak nöbeti evi soyup soğana çevirseler, yan odada böbreğimi beni uyutmadan çalıp gitseler hiç haberleri olmayacak. Son zamanlarda hırsızın kulaklarını çok çınlattım, hadi hayırlısı…

Çikolata ve KışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin