Düğün Yolunda ...

578 38 19
                                    

Annem ve babam bana karşı suçlu hissettiklerinden Rana kapıya dikilip hadi düğüne gidelim dediğinde kötü bakışlarım altında ezilerek mecburen bana izin verdiler. Rana ben izin alır almaz beni odama sürükleyip, zorla kolumu acımasını umursamadan moda katliamının öncüsü olabileceğim bir kıyafetin içine soktu. Siyah deri dar bir tayt, üzerine bedenimi saran siyah sıfır kollu ve son olarak ceket ve elbise niyetine kullanabileceğim babamın ekose gömleği ile gece kulübüne gitsem beni baş dansçı olarak sahneye çıkaracaklarını hissediyordum. Rana kol askılığımı çıkardığı için babam fena sinir oldu, zaten gömleğini çaldığım için bana kızmıştı üzerine bunu yapınca az kalsın kapının önünde beni kucağına aldığı gibi seni eve hapsediyorum diyerek beni yeniden içeriye götürecekti. Annem bütün sorumluluğu babama bırakıp kendini yeniden mutfağa atmıştı, son günlerde teyzem yüzünden sinirleri fena halde gergindi ve ben bu duruma hala müdahale edememiştim. Sanırım teyzemi dizime yatırıp sen ne yaramaz kızsın diye dövmem filan gerekiyordu. Bunun düşüncesi bile çok güzeldi. Neyse işte bir şekilde evden çıkabildik ama sorunlarım bununla bitmedi. Rana beni zorla ölüm tehlikesini bile bile Nihat’ın arabasına bindirdi. Yola çıkalı on dakika olmadan benim bütün iç organlarım yer değiştirmişti.

‘Yavaş git biraz’

Beni dinlemedi ve sinir olayım diye biraz daha hızlandı. Sağlam elimle Rana’nın kolunu sıkıca tuttum. Pis arkadaş bozuntusu sırıtıp duruyordu. Bu iki kardeşin elinden bir gün öleceğim ama ne zaman.

‘Ya kendini araba yarışçısı mı sanıyorsun, havan kime be. Şimdi peşimize polisleri takacaksın hiç yoktan ortalığı polisiye filmlerine döndüreceksin. Neden bu kadar hızlı gidiyorsun, ya önümüze bir çocuk çıkarsa, kediler de var tabi yani onları pek sevmesem de sonuçta onlarda canlı onları öldürsen ne olacak. Yavrularına yiyecek götürmek için yuvasına uçan bir kuş pencereye yapışırsa ne olacak Nihat. Hayvan katili misin sen, bütün hayvanları öldürmek mi istiyorsun. Yavaş git yaaaaa!’

Tonlarca para ödeyip aldığı arabayla hava atmak için –kime olduğu da belli değil- beni ve dünya üzerinde tüm hayvanları öldürecek.Yanından geçtiğimiz ağaçların oksijenini çalarak dünyayı kuraklığa sürükleyecek.Bütün bunlar olunca arabacığına koyacak benzin bulamayacak sonunda yalnız kalacak.Ah dünyayı kurtarmam lazım.

‘Nihat …’

Ben söze başlar başlamaz Rana benden önce davranıp konuştu.

‘Yavaş git artık düğün de yeterince başım ağrıyacak, şimdiden Verda yüzünden başımın ağrımasını istemiyorum. Hızlı gitmeye devam edersen muhtemelen seni dünya üzerinde en kötü adam ilan edecek haberin olsun’

Nihat kahkaha atınca suratımı astım. Şu anda kendimi dırdırcı koca karılar gibi hissediyordum. Ben dünyanın iyiliğini düşünürken onların benimle dalga çekmesi çok acımazcaydı.

‘Haklısın galiba, tamam yavaşlıyorum’

Rana tamam mı dercesine bana baktı, kolunu bırakıp başımı pencereye doğru çevirdim. Kimse beni anlamıyordu. Rana’nın güldüğünü görebiliyordum bu beni daha çok sinir etti. İyice suratımı astım, dışarıdan beni görenler Karadeniz de hamsi sürüsüne çarpıp Titanik adındaki çakma gemimin battığını düşünebilirdi. Kolumun acısını da bu durumun içine katarsak olmayan krallığım yıkılmış, prenses olan ben sürgüne gönderilmiş, sürgüne gönderildiğim yerde bir kaplumbağa ile evlenmeye zorlanmışım gibi hissetmekten kendimi alamıyordum.

‘Verda küsmedin değil mi?’

Rana’ya baktım. Gülümsüyordu. Eğer erkeklere de bu şekilde gülseydi, ona aşık olan erkek sayısı daha çok artardı. Şimdi bunu düşününce Levent aklıma geldi. Konser de bir şeyler olmuştu, Rana her zamankinden biraz daha uysal ve düşünceliydi. Levent ile ayrıca kendi platoniğim Mehmet ile konuşmam gerekiyor diye kendimi hatırlatıp, Rana’ya güldüm.

Çikolata ve KışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin