Cici köpek...

1.5K 62 27
                                    

Tüm işlerimi bitirip, ayıcığımı odama bıraktıktan sonra bir zamanlar babamın aldığı galiba dün gece kullandığım telefonumu aramaya başladım. Sözde teknoloji çağında yaşıyoruz, hayır neden kedi köpek gibi çağırdığın zaman gelen telefon icat edip beni bu sıkıntıdan kurtarmıyorlar anlamıyorum. Şöyle ‘telefoncuğum gel annene hadi kızım ‘dediğim an yanıma doğru titreye titreye gelen bir telefon yapıp beni yerlerde süründürmeseler olmaz mı yani.

Saçmalama konusunda kendimi aşarak yatağın altına doğru eğildim. Nerede bu telefon ya, yer yarıldı içine girdi sanki...

‘Telefoncuk, gel hadi yanıma, seni bulduğum an boynuma asacağım, bir daha benden ayrılamayacaksın’

Telefonu bulamayınca yerden sinirle kalkıp, telefonumu en son nereye koyduğumu düşündüm. Beynimi ne kadar zorlasam da hiçbir şey hatırlayamadım. Rana ile konuşmam gerekiyordu, bu yüzden beni terk edip bir köşede gizlenen telefonumu boş verip sarıp sarmalanıp koşar adım aşağıya indim. Ayakkabılarımı uzun uğraşlar sonunda giydikten sonra anahtarımı alıp evden çıktım. Güneş yavaş yavaş giderken bende koşar adım evden çıkıp, Rana’nın evine gittim. Bizim evin benzeri sadece biraz daha bakımsız evin kapısının önüne gelip umarım evde sadece Rana vardır diye dua etmeye başladım.

Kapı ziline beni çarpmasından korkar gibi usulca dokunurken nefesimi tuttum. Lütfen Nihat evde olmasın lütfen sadece Rana olsun.

‘Merhaba güzelim’

Neden ya neden hiçbir zaman şans benden yana olmuyor. Başımı yukarıya doğru kaldırıp bir doksan boyundaki, fazlasıyla yakışıklı, bir zamanlar platonik olarak sevdiğim, esmer, kahverengi gözlü Nihat’a baktım. Gamzelerini ortaya çıkartıp gülümseyince yanaklarım alev aldı. Sakin ol Verda sen çoktan onu unuttun, hem sen asla aşık olmadın ki, sadece birazcık ondan hoşlanıyorsun bu yüzden arkadaşının abisine bakmaktan vazgeç. İç sesimi dinleyip derin bir nefes aldım. Nihat’ın süper baştan çıkarıcı bakışlarını görmezden gelerek gülümsedim.

‘Nihat abi kapının önünde daha ne kadar durmayı düşünüyorsun, biraz daha dışarıda kalırsam soğuktan donacağım’

‘Merak etme ufaklık ben seni eritirim’

Çok komik cidden, ne kadar güzel espri yapıyorsun öyle, içimden onunla dalga geçip yüzüme ciddi bir ifade yerleştirdim. Ben iğrenç esprisine gülmeyince biraz bozulan Nihat önümden çekildi. Ona dokunmamaya çalışarak koşarak merdivenleri çıktım. Küçükken çok salakmışım ben, gerçi şu anda çok akıllı sayılmam ama küçükken daha betermişim. Neden kendimden sekiz yaş büyük birinden hoşlandım ki, şimdi düşünüyorum da bir keresinde de matematik öğretmenimden hoşlanmışım, ayy bende zevk denilen şeyden yok ya. Kısa boylu, gözlüklü, çirkin öğretmenimin nesinden hoşlanmışım ki…

‘Verda ne yapıyorsun orada ‘

Rana beni kendimi sorgulamaktan kurtarınca ona gülümsedim. Koşarak aramızdaki mesafeyi kapattım. Boynuna atlayıp onu kucakladım.

‘Beni öldüremeye mi çalışıyorsun’

Gülümseyerek geriye gittim, bazen hak etse de onu öldürmeyi hiç düşünmemiştim. Bu yüzden gülümsememi artırıp bir kez daha ona sarıldım. Rana beni geriye doğru ittikçe ben ona daha sıkı sarıldım. Tüm gün beni aramamasının cezasını ve o Pamir olacak pis adamı başıma bela etmesinin cezasını çekmesi için en nefret ettiği şeyi yapmayı sürdürdüm.

‘Tamam, özür dilerim, yeter artık bırak beni’

Rana ona ceza verdiğimi anlamıştı, ama bir özürle onu bırakmayacaktım.

Çikolata ve KışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin