♥♥♥♥♥♥
Babamın sağlam kolumu tutarak yaptığı destekle hastaneden çıkarken kendimi ölü gibi hissediyordum. Hatta doktora beni direk morga atın gitsin bile demiştim, annem bunu duyunca kafama vurmuştu. Doktorun anneme bakışını görünce bayağı bir gülsem de hala kendimi bir ceset gibi hissetmekten kurtulamıyordum. Arabanın kapısını açan anneme nefretle baktım. Babam beni çığlıklarım eşliğinde hastaneye kattığında annem de ardımızdan gelmişti. Sonra işler daha çok karıştı. Çok zeki annem ‘Hazır seni hastaneye getirmeyi başardık, şu biriken kontrollerini de yaptıralım’ diyerek babamla bir olup resmen canıma okudu.
Yaşadıklarımı düşündükçe başıma ağrılar giriyor. Arabaya binip annem kapıyı kapattığında gözlerimi kapatıp, koltuğa iyice yaslandım. Akşam girdiğim hastaneden ancak öğlen sonra çıkmayı başarabilmiştim. Tüm bu süreç içinde altı kez bayıldığımı, üç kez kustuğumu, beş kez de sinir krizi geçirdiğimi düşünüce, sanki yıllardır hastanede kalmışım gibi hissediyordum. Koluma baktım, Rana’nın tahminin aksine kırılmıştı. Bir aya yakın bir süre bu alçıyla yaşamak zorunda kalacağımı düşündükçe ruhum daralıyordu.
Ağrı kesicilerin ve kolumdan kan almaya çalışırken ayılıp, bayılmalarım yüzünden iyice sersemlemiştim. Annem ve babam suçlu olduklarını bildikleri için susup, yola odaklanmışken, araba motorunun sesi ban ninni gibi gelmeye başladı. Koltuğa iyice yayılıp bacaklarımı olabildiğince ileriye uzattım. Babam ile bakışlarımız dikiz aynasında buluştuğunda, ilk önüne dönen o oldu. Şu yorgunluğu üzerimden bir atayım ben ikisine de bu yaptıklarının cezasını ödetecektim. Ama ilk önce biraz uyumam lazımdı. Gözlerimi kapatıp, babam arabanın hızını biraz azalttığında uykuya dalmaya başardım.
Peşimden koşan, elinde kocaman iğne tutan hemşire yüzünden korkuyla gözlerimi açtım. Nefes, nefese etrafıma bakıp nerede olduğumu anlamaya çalışırken her an bir yerden o hemşire fırlayacakmış gibi hissediyordum. Yatağının altına doğru eğilip, yatak örtüsünü kaldırarak aşağıda kimsenin olmadığına emin olunca rahat bir nefes aldım. Sırt üstü uzanıp ne zaman odama geldiğimi sorgulayarak tavana gözlerimi diktim. Artık bir hafta boyunca o lanet hastanenin baş mekan olduğu kabuslar görecektim. Başımı bir sağa, bir sola hızlı, hızlı sallayıp geçmişi unutmaya çalıştım. Baktım işe yaramıyor oflayarak durup, tavana doğru döndüm. Saçlarımı yüzümden çekip, beyaz tavanı izlerken bir süre içinde bir şey dikkatimi çekti. Uyumaktan şişmiş gözlerimi kısıp beyaz tavandaki siyah noktaya odaklandım. Daha iyi görebilmek için sağlam elimden destek alıp doğrulduğumda neşeyle gülümsedim. Tavanda minicik, çok sevimli bir örümcek vardı. Şu dünya da en sevdiğim hayvanı görmek moralimi yerine getirmişti. Hemen zar zor yatakta ayağa kalkıp örümceğe daha yakından bakabilmek için parmak uçlarımda yükseldim. Yatağımın sert olması sonunda bir işe yaramıştı. Sol elimi yukarıya doğru uzatıp bir örümceğin nasıl çağırılacağını bilmediğim için sadece tavana doğru uzandım.
‘Örümcek, örümcekçik gel buraya. Örüm, örüm…’
Yok ya bu olmadı.
‘Örl,örl gel buraya…’
Bu da yabancı ismi gibi oldu,aynı Earl der gibi….
‘Örüm, Örüm…’
Iyy iyice saçmaladım ya. Neyse devam edeyim bari.Biraz daha kolumu uzatmaya çalıştım ama yine de tavana yetişmedim. Boyum birazcık daha uzun olsaydı süper olacaktı. Örümceğe yetişmeye çalışırken duyduğum ses ile olduğum yerde kaldım. Pozisyonumu hiç bozmadan başımı kapıya doğru çevirdiğimde içeriye giren kişiye şaşkınlıkla baktım. Kolumu aşağıya indirip, parmak ucunda durmayı keserek bir kez daha tam karşımda duran hayal olduğunu düşündüğüm insana baktım. İki gündür görmediğim için beynim bana oyun mu oynuyordu. Zaten beynim bir tuhaf çalışıyordu bir de hastanede yaşadığım o olaylar beynimi iyice bozmuş olmalıydı. Hala rüya mı görüyorum ki. Tamam, biraz merak ettim de hayalini kuracak kadar da değil, ama işte tam karşımda. Pamir’i baştan aşağıya süzünce hayalet olabilir mi diye düşünmeye başladım. Bembeyaz surat, koyu halkalarla çevrelenmiş gözler, ifadesiz bakışlar, her an düşecekmiş gibi duran bir beden. Tövbe, tövbe ciddi, ciddi hayalet gibi…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çikolata ve Kış
ComédieYeni yıla kimin yanında girersen öyle geçer diye bir inanç var ya işte ben ona inanmadım.İnansaydım belki bunlar başıma gelmezdi,zaten ben ne çektiysem hep çift sayıyla biten yıllarda çektim.Hepsi çift sayılar ve yeni yılın laneti yüzünden evet heps...