Kötü şans...

1.7K 54 49
                                    

İki bölümü birleştirdim,geç yazdığım için özür hediyesi olarak kabul edin :) yazım hataları yüzünden şimdiden özür dilerim.Keyifli okumalar.

♥♥♥♥

Bu yaşıma kadar yani on yedi sene boyunca-bebeklik dönemlerini atlarsak-bir sürü rezilliğe imza attım. Bazı anlarda evden çıkamayacak kadar rezil oldum. Hatta günlerce ağladım, ama şu anda yaptığım şeyi kendime yediremiyordum. Rezillikte seviyeye atlayıp, en baş sıraya yükselen yaptığım bu şey cidden iğrençti. Hatta kusulacak derecede berbattı. Annem bu yaptığımı görse üç gün beni azarlar, dört gün boyunca pis kız diye bağırırdı. Teyzem ise beni tehcir edilecek bir mikrop olarak görüp, beni ev kapatıp karantina altına alırdı. Bunları bilip, kendimden iğrenmeme rağmen şu anda gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

Saçımı yüzüme doğru çekip, gülümsememi sakladım.

‘Sen ne yaptın’

Cevap vermedim, suratının ortasına hapşırıp, gözlüğünü tükürüğümle kapladım desem-iğrencim-kesin beni öldürürdü. Gerçi, suratına hapşırmasaydım da bunu yapacaktı ama olsun, riske girmeye gerek yoktu. Gülümsemeye devam edip, dudaklarımı ısırdım.

‘Gülüyor musun sen?’

‘Hayır’

Lanet, sesimden güldüğüm, kabak gibi belli oldu. Ama kendime engel olamıyorum ki, hele suratında oluşan o şaşkınlık ifadesini düşündükçe ha ha  …

‘Bana bak’

Dişlerini sıkarak söylediğini sezdiğim sözleri yüzünden dudaklarımı birbirine bastırıp ona baktım. Gözlüklerini çıkarmıştı, açık kahverengi rengine sahip gözleri öfkeyle parlıyordu. Gülümsemem şu anda donması ve korkuyu en yakınımda hissetsem lazımdı, fakat olmuyordu. Hala o anın görüntüsü gözlerimin önündeydi.

 Bu durum nedense bana altıncı sınıfta yaşadığım bir olayı hatırlattı. Okul çıkışında yanlışlıkla köpek pisliğine basmıştım, üstelik platonik olarak hoşlandığım çocuğun önünde bu saçma şeyi becermiştim. Hayır, yolda, okul kapısının önünde, onca insan dururken, ben nasıl olurda o pisliğe bastım, işte bunu hala çözememiştim. İşte o an yaşadığım utanç, şu an yaşadığım şeye benziyordu. Hem utanıyordum, hem de bu saçma olaya gülüyordum. Ciddi anlamda ruhsal sorunlarım olduğunu şu anda daha iyi anlamıştım.

‘Temizle şunu’

Gözlerine dalıp gittiğimi yeni fark ederken aynı anda bana doğru uzattığı gözlüğe iğrenerek baktım. Yüzümü buruşturup, onu daha fazla sinirlendirmeden, gözlüğün çerçevesinden tutup, havaya atom bombasını elimde tutarcasına dikkatlice kaldırıp, gözlüğü kendimden uzaklaştırdım.

‘Lavabo nerede?’

‘Ne yapacaksın’

‘Lavaboda ne yapılır’

‘Tuvaletini yapmanın sırası mı şimdi’

Ağzım açık bir şekilde ona baktım. Terbiyesiz, öyle bir şeyi bana nasıl söyler. Pislik.

‘Sen tuvaletini lavaboya yapıyor olabilirisin-bu konu nereye gidiyor-ama ben lavaboyu elimi yüzümü yıkamak için kullanıyorum ve şunda da gözlüğünü yıkamak için kullanacağım’

Bana akşam eve gelirken, yolda kızını bir erkekle el ele gören babanın, yaşadığı şok yüzünden, suratının biçim değiştirmiş hali gibi bakarken gözlerimi devirdim.

‘Nesin sen böyle’

Bu sorusuna cevap vermedim, çok salakçaydı çünkü. Nesin sen nedir yani, sanki oradan bakınca uzaylıya benziyormuşum gibi… Arkamı dönüp, elimde tuttuğum gözlüğe iğrenç bu ya, gibisinden bir bakış atıp odadan çıktım. İş başa düşmüştü, hayır adam gibi söylese şu lavabonun yerini, beni de uğraştırmasa olmaz mıydı?

Çikolata ve KışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin