12. Bölüm

29.5K 657 22
                                    

Hatırlatma..

" benim bacım kuma gidemez"!

Yazar'dan

Mirhan ağa'nın sesi ile tüm konak inlemişti.
Herkes donmuştu sanki. Yaprak dahi kıpırdamıyordu. Mirhan'ın gözleri ateş saçıyordu. Bir hışımla ayağa kalkmış
" bu evin kızı kuma olarak çıkamaz , ben bacımı kimsenin kapısına kuma diye yollamam baba" demiş ellerini sertce sofraya vurmuş dikilmişti ayağa. Gözleri babasına kitlenmiş onun cevap vermesini bekliyordu.
" sen nasıl kızını layık görürsün baba böyle bir şeye. Meleğin suçu ne" mirhanın sesi git gide gide sertleşirken babası masadan destek alıp tüm heybeti ile mirhanın karşına geçmişti.
" oğul niyetlerini söyledim istişare yapacağımızı söyledim. Melek istemesse ben meleği zorlamayacağım o benim kızımdır canımdır ben o mutlu olsun isterim" demişti.
" bu iş olmayacak benim bacım bu kadar küçülmeyecek!"

Mirhan masada oturan kuma olan karısını fark etmemişti bile. Zine'nin gözleri dolmuş taşmaya yer arıyordu. İçinden kendine babasına mirhana ve diğer kuma olması için çanak tutanlara lanet okuyordu.
Boğazını temizleyip
" baba müsaden varsa odama çıkmak isterim" demişti zayıf bir sesle.
O an mirhan zine'yi fark etmiş onu kırdığını anlamış fakat çok geç olduğunu fark etmişti.
"Müsade senin buke".

Usulen masadan kalkmış mirhana katti suretle bakmamıştı. Dilber onun bu haline çok üzülmüştü. Kocasına çok kızmıştı nasıl olurda zine'yi ezerdi? Bilmezmiydi koskoca mirhan ağa laflarının nereye varacağını? Bu kadar mı değişmişti bu adam?
Dilber ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Melek usulen müsade istemiş masadan kalkmıştı. Dilber fırsattan istifade masadan uzaklaşmış merdivenleri çıkıp zine'nin odasının önüne gelmişti. Kapıyı tıklatmıştı. Ses yoktu. Tekrar tıklattı. " gelll" diye ağlamaklı bir ses çıkıvermişti.
Dilber içerdeki manzarayı hiç beğenmemişti ama tamda beklediği manzaraydı bu. Zine'nin gözleri kıp kırmızı olmuş gözyaşları birbirini kovalar hale gelmişti. Bu manzaraya dayanamamış oda yaşlarını serbest bırakmıştı.
Koşar adımlarla varmıştı kumasının yanına. Bir anne abla şevkati ile sarmıştı zine'yi. Kafasını göğsüne yapıştırmış saçlarını okşuyor teselli vermek istercesine " şşşt tamam tamam zine üzülme " diyebilmişti.
Zine hıçkırıklarına hakim olamıyor sesli sesli ağlıyordu. Dilber de ona eşlik ediyordu.

"Abla ben istemedim ki b-ben ba bamın yüzü yere gelmesin la fını çiğnemesin di diye "
Derdini anlatmaya çalışıyordu. Ilk defa böyle ağlıyordu zine. İlk defa bu kadar küçük düşürülmüştü. Sahi o kime ne yapmıştı?
O bir misyonu üstlenmişti. Boyundan büyük bir yük almıştı sırtına.
" senin suçun değil gule sen çok cesursun ben senin yaptığını yapmazdım. Ben kimseye düşünemezdim."
Zine'nin saçlarına bir öpücük kondurmuştu.
Kapı bir hışımla açılmıştı.
İçeri giren gökhan'dı. Çok sinirli gözüküyordu
Zine ye yaklaşıp
" bana bak zine sakın başını eğme dik tut dilber benim için neyse sende osun. Kuma muma bilmem ben. Sende benim yengemsin. Bu evde seviliyorsun. Abim ne söylediğini bilemedi. İnan oda pişman oldu. Kendini hırpalama sen bayki aşiretinin gelinisin"
Son sözlerini sert bir şekilde vurgulamıştı.

" doğru söyledi gökhan benim konumum yüz kızartıcı. Allah razı olsun ikinizdende ikinizide seviyorum ama kimse bana sen bayki'lerin gelinisin demeyecek. Herkes bana sen bayki aşiretinin kumasısın sen çocuk doğurmak için varsın diyecek. Bu ölüm anlayamassınız. Ben hergün ölüyorum. Size bakınca aileme bakınca o- ona bakınca."

Ağlaması şiddetlenmişti.
Gökhan ve dilber birşey diyemeden odadan çıkmalarını rica etmiş yalnız kalmanın ona iyi geleceğini söylemişti.

◇♡  Kördüğüm ♧♤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin