____________________________
İyi okumalar;
Dolulaşmış kar sicim sicim yağarken, o da ince ve narin cüssesiyle koca bir beden taşıyordu.
Önünü görmeye çalışırken hem aralıksız yağan kar hemde aralıksız ağlaması önünü görmesini zorlaştırıyordu.Kızarmış yüzünü, buz tutmuş ellerindeki zorla çekiştirdiği adama çevirdi.
Adamın başından süzülen kanlar beyaza bürünmüş yeri kırmızı bi yola çeviriyordu.Soğuk...ayaklarına çivi misali batarken zorlukla olduğu yere çömelip bir kaç kere daha hıçkırdı.Kısa bir zaman önce tanıştığı adamı inceledi biraz ve yüzünü buruşturdu. Sessizce peşinden sürükledikçe kendi değil, ruhu yoruluyordu. Kabanının cebini titreyen elleriyle zorla açıp küçük bir kumaş mendil çıkarttı.
Dizlerinin üstünde sürünerek adama ulaştı ve mendili yarasına bastırdı.
"Kendine gel pislik herif! Ölüp benim başıma kalıcaksın!"
Güçlü fırtınada bağırdıkları rüzgara karışıp giderken adamda hiç bir etki bırakmamıştı belliki.
Kanlı başındaki gözleri yüzüne döndüğünde tepkisi değişmiş tavırları sakinleşmişti.
"Ölüceksin! Ölme ama.."
Dediklerine karşın aldığı cevap bi kez daha sessizlik olduğunda sinirle soluklanıp tekrar ayaklandı, hareket bile edemiyorken gözlerini açmak için bile büyük bir çaba sarf ediyordu. Başındaki şapkayı biraz daha yüzüne çekti ve kabanını biraz daha sarmaladı. Ellerinin tersiyle hala durmaksızın akan göz yaşlarını silip tekrar adamı tuttu ayaklarından ve bomboş ağaçlık ormanda büyük bir yavaşlıkla rasgale yürümeye başladı yine.
Nasıl bu hale geldiğini düşünürken bir yandanda çaresizlikle geziyordu koca bir kar fırtınasında. Üstündeki kıyafetler hiç bir işe yaramıyordu artık. Tir tir titremeye devam ediyordu.
Kararan gözleriyle birlikte dev bir ardıç ağacının altına attı kendini.Yere kadar uzanan yaprakları, karları ve rüzgarı biraz engellerken adamı yanına yatırdı ve ağacın gövdesine sığındı iyice.Mendili tekrar kafasına tutarken bi yandanda mırıldanıyordu.
Adamın kafasını kendisine çevirdi ve bacaklarına koydu.Mendili bastırırken bi yandanda nabzını kontrol etti.
Çevik ve güçlü biriydi. Bu soğuğa kızıl saçlı kadın gibi dayanıyordu yaralı haliyle.
Çaresizce etrafa bakındı ve biraz daha kendine çekti adamı.
Kar hızından hiç bir şey kaybetmeden yağarken saçma düşüncelere dalmıştı.
Şuan da kucağındaki adamı yaptıklarından dolayı orda bırakıp çeker giderdi istese.
Sonra da zaten haddinden fazla duygusal olan bünyesi katil olmayı kaldıramayıp vicdan azabı çekerdi.
Üstelik yaşadığı iğrenç şeylere rağmen ona bağlanmanım verdiği vicdan azabıyla.
Kaşları çatılmış yüze baktı ve büyükçe yutkundu. Ölmek üzereyken bile kaşları çatıktı.Duran göz yaşları kana bulanan karlarla karşılaşınca tekrar akmaya başladı.
Yüzü adamın yüzüne takıldığında şefkatlice baktı ve sert bir dille fısıldadı.
"Öleceksin!"
Titreyen ellerini hızlıca ve korkakça saçlarında, sakallarında gezdirdi.
"Çok kan kaybettin."
Ağlaması tekrar hıçkırıklara dönüşürken mırıldanıyordu kendi kendine.
"Öleceksin! Ölme.."
"Yalvarırım dayan.. Kurtarıcam ben seni!"
Biraz daha okşadı yüzünü ve mendili sabitleyerek kaldırdı başını dizlerinden.
Hızlıca kalktı ama ayaklarına vuran keskin soğukla yalpalayarak bi kaç adım atabildi.Ayakları ve elleri uyuşmuştu artık.
Ağacın biraz ilerisinde durup bağırdı tüm gücüyle."Yardım edin!"
Yakarışına karşı boş bir rüzgar uğuldaması cevap vermişt sadece.
Biraz daha ilerledi..
Tekrar bağırdı..
İlerledi..
Bağırdı...
Yalpaladı..
Seslendi..
Düştü..
Fısıldadı..
Artık ne takati kalmıştı ne de gücü.Son kuvvetleriyle biraz daha dayandı ve arkasında kalan ardıç ağacına geri gitti.
Onu azda olsa koruyan yaprakların arasına girip cansızca yatan adamın yanına vardı.
Hızla üstünü kurcaladı. Nabzına baktı, soğukluğunu inceledi.
Başındaki şapkayı çıkarıp mendilin üstünden başına geçirdi kanı çekmesi için.
Göz kapaklarındaki yaşlar adamın yüzüne düşerken elleriylede yüz hatlarını okşuyordu delirmişce.
"Lütfen.. Lütfen dayan. Ölme n'olur."
Kızıl saçları adamın yüzüne, başına, yerlere değip pislenirken umursamıyordu bile üşüyen başını ve kirlenen saçlarını.
Bi mucize gibi uyanmasını bekliyordu adamın.
"Açsan gözlerini.. Böyleyken yaşadığına inanamıyorum ki."
"Ölü gibi yatıyorsun..Ama yaşıyorsun."
"Bide gözlerini açsan..İyiyim falan desen."
Adamın suratını izledi bi müddet. Söyledikleri gerçekleşebilirmiş gibi.Hiç bi şey olmamış da kalkıp iyiyim diyebilirmiş gibi.
Sonra pes etti;üzüntüye anlını adamın gövdesine koyup hıçkırıklarla ağlmaya devam etti.
Hafif yumruklarla karnına vurmaya başladığında mırıldanıyordu kendi kendine.
"Birlikte ölelim o zaman.. Beni vicdan azabıyla tek bırakamazsın sen."
"Ama güçlüsün sen..Dayanırsın ki."
Kızarmış gözleriyle başını tekrar kaldırdı ve etrafa bakındı.
Dediklerine göz devirip kızaran burnunu sildi ve umutsuzca başını salladı.
"Yok...Mucizelerde bi yere kadar demi ama..."
"Bu sefer kurtulma şansı yok galiba."
"Dağın ortasında, ıssız ve sessiz, kimsesiz ve kar fırtınası...Bu sefer mucize yok."
Tekrar kaldırdı adamın başını ve dizlerine koyup kendini ağacın gövdesine yasladı.
Pes etmişti.Buz kesilen her yeri sızlıyordu artık.Kapanmamak için savaş veren gözleri dayanamamıştı.İyice küçüldü oturduğu yerde.Gözleri kapandığında bi yandanda adamın yüzünü okşuyordu.
Zorlukla fısıldadı durduğu yerde...
"Bana kalmayacaksın, burda seninle birlikte can vericez zeytin gözlü esmer adam.."
^°^°^°^°^°^°^°^°^°^°^°^
Beğenmeniz dileğiyle.. kısa bir tanıtım yaptım hikayeden..🙏
Destek ve yorumlarınızı bekliyorum...💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kar Tanelerinden Aşka
FanfictionHavada savrulan kar tanelerini, onlar gibi savrularak takip ederken aslında seni aşkına doğru götürdüklerini bilebilir misin? Sadece hayallerini süsleyen kar tanelerinin, bi zaman sonra hayallerinde yer açtığın aşka götürebilir mi? Peki o masum tane...