Yılbaşı özel

140 12 5
                                    

Kapıyı bir kaç kere daha tıklattıktan sonra bir adım geri çekilip açılmasını bekledim. Gri dış kapı bir kaç uzun saniyeden sonra açıldığında montumun cebindeki elimi çıkarıp kaldırdım ve sadece parmak uçlarımı kıvırarak karşımdaki Selim'i selamladım. Bir elinde jöle kutusu,üstteki bir kaç düğmesinin açık olmasından belliydi aceleyle hazırlandığı. "Bukre sabah 7'den beri hazırlanıyor" dedim gülümseyerek. "Senin son dakika hazırlanman onu pek memnun etmez"

"Sorma ya uyuya kalmışım" dedi gülümseyerek. "Sen içeri gel bende tam çıkıyordum" diyip geri çekildiğinde içeri girdim. Selim tekrar koşarak odasına koşturduğunda kapının hemen yanında bulunan askıya montumu çıkarıp astım. Etrafı incelerken tek elimle de başımdaki şapkayı tek hareketle çıkarmıştım. İlk olarak siyahla döşenmiş salona göz ucuyla baktım. Şu siyah halıda bile anılarım vardı. Sarhoş olup kedi yürüyüşü yaptığım anılarım..

Tekrar yürümeye başlayıp sırayla odalara baktım. Selimin odasına bakarken onunda koşarak odadan çıkması bir olmuştu. "Enes nerde?" Diye sordum. Diğer odaları daha gezmemiştim ama çok vakit kaybetmek istemiyordum. "Odasındaydı en son. Ben çıktım iyi eğlenceler size" dedikten sonra kapıyı hızla çarparak çıktı. Arkasından bir süre baktım. "Umarım eğleniriz"

Odasının kapısına geldiğimde bir süre içeriyi dinledim. Ses gelmiyordu bu yüzden kulpu olabildiğince en yavaş şekilde açarak aralıktan içeri süzüldüm. Tamamen siyah olan oda beni karşılamıştı. İçerisinde siyah üç kapaklı bir gardırop,siyah puflar film cdleri ve köşeyi kaplayan siyah koca bir L koltuktan başka birşey yoktu. Enes L koltuğu açıp yatak haline getirmişti ve elindeki bilgisayarla uyuya kalmıştı.

İlk önce uyandırmayı düşünsemde sonradan bu fikrimden vazgeçip dolabına yöneldim. Önce kapağını açıp birkaçını kokladım daha sonra orayı kapatıp çekmecesine yöneldim. Komidinin üzerine sıralanmış içki şişeleri ve kutu kutu sigara dikkattimi çekmemişti bile. İlk çekmeceyi açtığımda karşıma siyah orta büyüklükte bir kutu çıktı. İçerisine dizilmiş saatlere baktıktan sonra kapağını tekrar sessizce kapattım.

"Karıştırmak hoş bir davranış değil"

Yüzümde yakalanmanın verdiği pişmanlıkla oluşan ifadeyle arkamı döndüm. Kalçamı komidine yasladıktan sonra gülümsedim. "Sanırım özür dilemem gerekiyor ama dilemiyorum" dedim kollarımı göğsümde bağlayıp. "Demek kötü kızı oynuyorsun" dedi bana bakmayarak. O görmese de alt dudağımı dişleyip başımı salladım.

Yattığı yerden hafifçe doğrulup oturur pozisyona geldi. Birkaç küçük adımla yanına ulaşıp koltuğun kenarına oturdum. "Dışarı mı çıksak?" Dedi bana bakıp.

"Hayırr. Tüm gün birlikteyiz çok güzel planlarım var" dedim. Gözlerim bile parlamış olabilirdi yani. Sessiz kalıp yüzüme baktığında "bişey mi oldu?" Diye sordum. Evde kalmamızı söylediğimiz de modu düşmüş gibiydi çünkü. "Yo-yok hayır" diye geveledi. Bu kadar gevelemek boşuna değildi ama bunu biliyordum.

"Aç mısın?" Diye sordum. Başını salladığında ayaklanıp odadan çıktım ve yerini iyi bildiğim mutfağa girdim. Yemek yapacağımdan değil,yapıyormuş gibi yaparak vakit öldürmeyi düşünüyordum. Dolaptaki işime yarayabilecek olanları çıkarıp mermere koyduktan sonra sebzeleri yıkamaya başladım.

Parmağımdaki acıyla gözlerim daldığı yerden kurtuldu. Kabuklarını soyarken dalmak hep yaptığım şeydi. Bıçağı mermere hızlıca atıp sol elimin tüm parmaklarıyla sağ elimin kesik kısmını sardım.

Arkamdan gülme sesi geldiğinde gözlerimi kapadım. Kapıya yaslanıp beni izlediği düşüncesi tamamen aklımdan çıkmıştı. Yanıma geldiği ayak seslerinden anlaşılırken "cidden şu etkileme işini yemekle yapabileceğini mi düşündün?" Diye sordu. Alay mı vardı sorusunda yoksa banamı öyle gelmişti?

SırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin