Gözyaşı

271 37 11
                                    

Omuzumun üzerinden bir kere daha boş sokağa baktım. Enesin peşimden gelmesini istemiyordum. 5-6 kişiden soruşturduğum kadarıyla adresin yazılı olduğu elime tekrar baktım ve sokağı bulmaya çalıştım.

Doğru sokağı bulduğumda evi aramaya başlamıştım. Tüm sokak aynı evlerden oluşuyordu. İki katlı villa tarzı evler belirli bir düzen içinde dizilmişti.

Sokak sabahın ilk ışıklarınında yollara vurmasıyla garip bir şekilde sakin ve huzurlu görünüyordu.

Huzur kelimesinin aklıma hemen Tahayı getirmesiyle gözümde oluşan yaşı sildim. Bu kadar çabuk teslim olmayı hiç sevmiyordum ama karşı koyabilecek birşeyim yoktu.

Aradığım evi bulduğumda sessizce bahçe kapısından geçtim. Zili çalmadan önce burnumu son kez çektim ve titrek parmaklarımla zili çaldım.

Buraya gelmiştim çünkü bunu bana neden yaptığını soracaktım. Niye bunları yaşattığını.

Kapıyı hizmetli olduğu belli olan bir kadın açtı. "Kimi aramıştınız?"

"Tahayla görüşeceğim" dedim.

"Taha bey burada değil" dedi kadın. O sırada evin içinde bir hareketlilik oldu ve biri merdivenlerden inip kapıya doğru gelmeye başladı.

"Nerede?" Diye sordum.

"İtalyada" diyerek bir cevap aldım ama bu cevabı hizmetli kadın değil daha yeni merdivenlerden inen, bu saatte bile saçları yapılmış ve giyimi oldukça düzgün olan kadın yanıtlamıştı.

"Ne?" Diyerek titrek sesimle bir soru sordum. İtalyada neyin nesiydi?

"Duyduğun gibi. Bundan sonra eğitimine orada devam edecek" dediklerinden Tahayı ne kadar önemsediklerini anlayabilmiştim. Kadının sesindeki  otoritesi bile annelik kavramını aşacak derecedeydi.

Kulaklarım bunu algılamak istemesede beynimde cümleler dönmeye başlamıştı bile. Son iki gündür hissettiğim kırgınlık,kızgınlık ve acıyı tarif edemezdim.

"Anladım" diye mırıldandım ama sesim o kadar az çıkmıştı ki duyduklarını sanmıyordum. Tahanın anneside içeri girdikten sonra görevli kadın bir süre daha cevap vermem için bekledi.

Gözlerim dolduğunda görmemesi için arkamı döndüm. O sırada da kapı ardımdan kapatıldı.

Yürüyüp bahçenin dışına çıktım ve bahçeyi çevreleyen duvarın hemen önüne oturdum. Aslında gözyaşlarından birşey göremediğimden yığıldımda diyebilirdim.

Orada ne kadar bekledim ne kadar ağladım bilmiyordum ama bilindik bir araba önümde durduğunda güneş tamamen doğmuştu.

Kafamı kaldırma gereksiniminde bulunmadım çünkü gelen Enesten başkası olamazdı. İki gündür beni hiç yalnız bırakmamıştı. Eve bile gelmişti. Babamla sohbete geldiğini söylüyordu ama bunun koca bir yalan olduğunu ikimizde biliyorduk.

Önümde diz çöktü. Elini saçımda gezdirdikten sonra başımı kaldırmam için hafifçe baskı uyguladı.

Başımı kaldırıp ona baktığımda "neden geldin?" Diye sordum.

"Daha fazla ağlamanı istemiyorum" dedi.

Bir süre daha baktıktan sonra dayanamadım ve 2 gündür sıkça yaptığım şeyi tekrar edip kollarımı boynuna doladım ve kafamıda boynunun girintisine yerleştirdim.

Enesin kolları ise hemen sarmalanmıştı bana.

Sarılmamız bittiğinde enes geri çekildi ve çömeldiği yerden kalkıp yanıma oturdu.

SırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin