Mahsur

262 30 62
                                    

Elimdeki bir lirayı tekrardan havaya atıp avucumun içine düşmesini izledim. Aslında korkuyordum fakat bunu belli etmemek için ıslık ta çalıyordum.

Eğer sizinde anneniz marketlerin kapanmasına 10 dakika kala çikolata aşkının tutuşmasıyla sizi markete gönderiyorsa bir sorun var demekti. Ya sen annesin. Ne bu sınav vaktı strese girip nutella kavanozu kafasında gezen ergen havaları?

Sokağı aydınlatmayı tek tük sağlayan lambalar biri beni 32 yerimden bıçaklayınca görgü tanığı olabilecek tek maddelerdi.

Kazasız bir şekilde markete ulaştığımda girişi kapatmış olduklarını görüp bir aç ayı misali çıkış kapısına yapıştım ve içeride kalan tek görevliye beni içeri almasını söylemeye başladım.

Sanırım ağzım cama fazla yapışmıştı ve bu yüzden adam dediğimi anlamamıştı. Beden diliyle kapıyı açmasını söylediğimde kapıya geldi "sadece iki dakikanız var hanfendi marketimiz kapanıyor" başımı olumlu anlamda sallayıp içeri doğru koşmaya başladım.

Annem krize girmişti evet. Ama buraya annem krize girdiği için gelmemiştim tabiki. Evde nutellada bitmişti ve benim markete gitmem karşılığında nutella almama izin vermişti. Çıkar ilişkisi anlıyacağın.

Abur cuburların reyonuna geldiğimde reyonu kesercesine bir bakış attım ve annemin istediklerini bulmaya çalıştım.

Bir yandan kolumun altına tıkıştırıp bir yandan da reyonu gezerken birine çarpmamla yere kapaklanmam bir oldu.

Kafamı kaldırdım.

Vay benim amcamın güzel oğlu.

Bilirmisiniz arkadaşlar. Dünya çok küçük ve tek şehir. Tek şehirin içinde tek bir market var. O tek markette bizim mahallede. Ve o tek markette de gecenin saat onunda sadece ben ve enes olabiliriz. Başka bi ihtimal mi var?

Yere düşenleri toplayıp tekrar kolumun altına sıkıştırdım ve ayağa kalktım. "Sen belamısın ya?"

"Asıl sen belamısın panda?"

"Ne arıyosun bu mükemmel markette?"

"Evde yiyecek bitmiş bende yakın diye buraya geldim. Sen ne arıyosun bu saatte?"

"Bende annemin zoruyla geldim" diyerek açıklama yaptığımda marketin için de anons sesi duyuldu. "Sayın müşterilerimiz. Kepenklerimiz kapanmak üzere. Lütfen marketi boşaltınız."

Bunu duyduğumda koşarak nutella reyonuna geldim. Marketin ışıkları aniden kapandığında gözlerimi pörtlettim. Olamaz!

Çığlık atıp koşarak çıkışa geldim fakat daha yeni beni içeri alan adam arkasını dönmüş uzaklaşıyordu. Etraftaki tüm evlerin ışıkları yanmıyordu. Bu da demek oluyorki elektrikler kesilmiş!

Yani adam beni kameradan da göremezdi. Hay anasını?!

Arkamdan bir tıkırtı geldiğinde tekrar çığlık attım ve sırtımı kapıya yasladım. Karanlığın içinden biri fener tutup bana yaklaştığında da çığlığım hala devam ediyordu.

Ne varki fener tutan kişi yanıma geldiğinde ışığı kapatmıştı.

"Kızım senin benim kulağımla bir sorunun mu var?"

Gözlerimi yavaşca devirdim. Markette kala kala ikimizmi kalmıştık? Dünyanın küçük ve tek marketin bizim mahallede olmasını mahsetmişmiydim? Güzel o zaman sıkıntı yok.

"Elektrikler kesilmiş" dediğimde aynı anda da kapıdan yavaşca kayarak yere oturdum.

"Bu da demek oluyorki sabaha kadar burdayız"

SırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin